Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Yasaklarla Türkiye bir yere varamaz

Yasaklarla Türkiye bir yere varamaz
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, anayasal sorunların çatışmayla değil, hukuk kuralları çerçevesinde karşılıklı diyalog ve uzlaşma yoluyla çözülmesi gerektiğini söyledi.



46. yıl resepsiyonuna Kılıç'ın açıklamaları damgasını vurdu

Mahkemenin 46. kuruluş yıldönümü töreninde konuşan Kılıç, siyasî kutuplaşmaların ülkeye ağır bedeller ödettiğini hatırlatırken demokrasi ve özgürlüklerin sınırının genişletilmesini istedi. Şiddet içermeyen ifade özgürlüğünün insanlığın onuru olduğunu vurgulayan Kılıç, "Bireylerin kendilerini ifade edebilmeleri, konuşabilmeleri, uyuşmazlık ve kavga değil çözüm ve barış getirir." dedi.

Yeni anayasa çalışmasında 'Meclis'in Anayasa Mahkemesi'ne üye seçmesi' hükmüne tam destek veren Kılıç, sivil anayasa ihtiyacının toplumun tüm kesimlerinin talebi olduğunu kaydetti. Kılıç'ın dikkat çektiği bir diğer husus 'yargının tarafsızlığı' oldu: "Hukukun üstünlüğü yargıcın üstünlüğü anlamına gelmez. Yasaların bağlayıcılığı vatandaşlardan önce devlet organları ve yargı mercileri için geçerlidir." Anayasa Mahkemesi Başkanı darbe girişimleri ve Ergenekon terör örgütü gibi yapılanmalar için de net mesajlar verdi: "Hukuk dışı yollardan güç alarak rejimi ya da ülkeyi kurtarma girişimlerinin ülkenin batışını hızlandırmaktan başka işe yaramayacağı bilinmelidir."

Anayasa Mahkemesi'nin 46. kuruluş yıldönümü sebebiyle Yüksek Mahkeme'de düzenlenen törene Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Sayıştay Başkanı Mehmet Damar, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok ile eski Anayasa Mahkemesi başkanları katıldı. Törene CHP lideri Baykal ile AK Parti'ye kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya gelmedi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, törende yaptığı konuşmada çarpıcı mesajlar verdi.

Kılıç, yeni anayasa arayışının Sened-i İttifak'tan bu yana iki asırdır sürdüğünü belirtti. Bunun temel nedeninin, olağanüstü dönemlerde yapılan aşırı tepki anayasalarının ardından siyasetin ve toplumun normalleşmesi olduğunu ifade etti.

'Demokratik, lâik, çoğulcu, katılımcı insan onuru ve hukukun üstünlüğü temeline oturan, katı ideolojik dogmalardan arınmış, değişime açık, toplumun değerleriyle bütünleşmiş ve uzlaştırıcı bir anayasa' özleminin tüm toplum kesimlerince talep edildiğini vurguladı.

Kılıç, "Hukukun üstünlüğü yargıcın üstünlüğü anlamına gelmez. Anayasanın ve yasaların bağlayıcılığı vatandaşlardan önce devlet organları ve yargı mercileri için geçerlidir." uyarısında bulundu. Yargının belirli bir dereceye kadar değil, mutlak anlamda tarafsız olması gerektiğini anlattı.

Tarafsızlığını yitiren yargıcın, o noktadan itibaren artık yargıç olamayacağının altını çizdi. Kılıç, "Tarafsızlığın olmadığı yerde adâlet yoktur. Yargıç, kendisine anayasa ve yasalarla verilmiş görevler dışında misyon üstlenemez. Unutulmamalıdır ki, hukukun dışına çıkmakla korunabilecek bir sistem esasen korunmaya değer değildir." şeklinde konuştu.

Sarsıcı görüşlere de izin verilmeli


Anayasal sorunlar, çatışmayla değil, hukuk kuralları çerçevesinde uzlaşmayla çözülmeli.


Siyasî kutuplaşmaların bu ülkeye ağır bedeller ödettiği herkesin malumu. Tek Türkiye var.


İfade özgürlüğü insanlığın onuru. Bireylerin konuşabilmesi, kavga değil barış getirir.

Kılıç, düşünce ve ifade özgürlüğünün önemine dikkat çekerken demokratik rejimlerin, yalnızca ilgi uyandırmayan, tedirgin etmeyen düşüncelere değil, tersine, toplumu inciten, sarsan görüşlerin sergilenmesine de izin verdiği için yüceltildiğini söyledi.

Başkan, şöyle devam etti: "Düşünceyi ifade özgürlüğünün 'içinden düşün' mantığına indirgenerek hapsedilmesi, bu özgürlüğün ortadan kaldırılması ile eşdeğerdedir. Herkesin aynı şekilde düşünmeye ve inanmaya zorlandığı bir ülkede çoğulcu demokrasiden bahsetmek mümkün değildir."

Toplumun kutuplaştığına işaret eden Kılıç, kişisel, toplumsal ve kurumsal uzlaşmaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.

Kılıç şu ifadeleri kullandı: "Demokrasi ve hukukun üstünlüğü temelinde çözülemeyecek hiçbir sorun yoktur. Unutmayalım ki tek bir Türkiye var. Kaptanından güvertedeki yolcularına kadar hepimiz aynı geminin içindeyiz. Gün, ayrılıkları öne çıkarma, toplumsal ve siyasal kutuplaşmaları körükleme günü değildir. Gün, farklılıklarımızı zenginlik kabul edip bir arada, refah ve özgürlük içinde yaşamak için elimizden geleni yapma günüdür."


Hukuk dışı yollardan güç alarak rejimi ve ülkeyi kurtarma girişimleri ülkeyi batırır.


Çağın kenar mahallesinde yaşamamak için uygar dünyayla bütünleşmek zorunluluk.


Tarafsızlığın olmadığı yerde adalet yoktur. Yargıç, yasalar dışında bir misyon üstlenemez.

Kılıç, Türk milletinin demokrasi ve lâiklikten birinin diğerine tercih edilmesinin bilimsel açıdan yanlış, siyasal yönden de tehlikeli olduğunu kaydetti. Anayasa Mahkemesi, gündemindeki bazı davaların siyasi tartışmaları beraberinde getirdiğini anlatırken mahkeme kararlarının eleştirilebileceğini dile getirdi.

Kılıç, "Demokratik hukuk devletinde bunun aksi düşünülemez. Yargı kararlarının eleştirilmediği yerde, yargının kendisini yenilemesi ve geliştirmesi mümkün değildir." dedi. Kılıç, yasama, yürütme ve yargı organlarının anayasal yetkileri çerçevesinde hareket etmesinin önemli olduğuna işaret etti. Üç erkin hareket alanlarını genişletme çabalarının güçler arası çatışmanın en belirgin sebebi olduğunu ifade etti.

Kılıç, mahkeme kararlarına yönelik eleştirilerin hakarete ve güven zedelemeye varmaması gerektiğinin de altını çizdi. Bu bağlamda, Anayasa Mahkemesi'ndeki davalarla ilgili gerek ulusal gerekse uluslararası çevrelerce mahkemeyi yönlendirme, etkileme ve baskı altında tutma girişimlerini üzüntü ile takip ettiklerini sözlerine ekledi.

Sivil Anayasa'da 8 üyeyi Meclis atıyordu


Mahkemenin oluşumunda Meclis'in devre dışı bırakılması demokrasi açısından tartışmalı.


Katı ideolojik dogmalardan arınmış bir yeni anayasa ihtiyacı, toplumun tüm kesimlerinin talebi.


Hukukun üstünlüğü yargıcın üstünlüğü değildir. Kararlar eleştirilmezse yargı kendini yenileyemez.

Haşim Kılıç'ın 'Meclis, Anayasa Mahkemesi'ne üye seçsin' önerisini Türkiye uzun süredir tartışıyor. Kılıç, mahkemenin oluşumunda Parlamento'nun devre dışı bırakılmasının anayasa yargısının demokratik meşruiyeti açısından tartışmalı olduğu görüşünde. Egemenlik yetkisini kullanan anayasa yargısının millet iradesiyle bağlantısının kurulması gerektiğini vurguluyor. Bu görüşler Prof. Dr. Özbudun'un başkanlığında hazırlanan sivil anayasayla örtüşüyor. Taslakta, mahkemenin yapısında değişiklik yapılarak, Kılıç'ın "1961 Anayasası'nda bile vardı" dediği Meclis'in üye seçmesi sistemi getiriliyor. Üye sayısı 11'den 17'ye çıkarılıyor. 8 üyenin TBMM tarafından seçilmesi öngörülüyor. Türkiye Barolar Birliği'nin 2001'de hazırladığı çalışmada da 7 üyenin Meclis tarafından seçilmesi isteniyordu.
Rusya ve Türkiye dışında örneği yok

Anayasa Mahkemesi'ne Türkiye ve Rusya dışında tüm ülkelerde parlamentolar üye seçiyor. Almanya, Belçika, Polonya, Macaristan ve Moğolistan'da üyelerin tamamı parlamentolar tarafından belirleniyor. Karma sistemin kabul edildiği Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz, Romanya gibi ülkelerde üyelerin bir kısmı meclis tarafından, diğer kısmı devlet başkanı, hükümet ve yargı kurumları tarafından seçiliyor. Portekiz'de 13 üyenin 10'u, İspanya'da 12 üyenin 8'i, İtalya'da üyelerin 3'te 1'i bu ülkelerin parlamentoları tarafından seçiliyor. ABD'de ise anayasa mahkemesi olarak işlev gören Federal Yüksek Mahkeme'nin üyeleri Başkan tarafından Senato'nun onayıyla atanıyor.
Hukukçular, Haşim Kılıç'a destek verdi

Kılıç'ın Meclis'in üye seçmesiyle ilgili teklifi, yeni anayasanın tartışıldığı sempozyuma damgasını vurdu. Prof. Dr. Mehmet Turhan, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de mahkemeye Meclis'in üye seçmesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Yavuz Atar, 61 Anayasası'nın Meclis'e bu yetkiyi verdiğini hatırlatırken üyelerin görev sürelerinin sınırlandırılmasının demokratik meşruiyet açısından önemli olduğunu vurguladı. Dr. Bahadır Kılınç ise bireysel başvuru konusunu işledi. Dünya örneklerinden bahseden Kılınç, mahkemeye bireysel başvuru hakkının verilmesinin insan haklarının korunması adına önemli bir adım olacağını söyledi. Bu görüşe Prof. Turhan da destek verdi: "Mahkeme bu düzenlemeyle devletin hak ve özgürlüklerinin değil, vatandaşın hak ve özgürlüklerinin kalesi konumuna gelecektir."

46. yıl resepsiyonuna Kılıç'ın açıklamaları damgasını vurdu

Anayasa Mahkemesi'nin kuruluşunun 46. yıldönümü dolayısıyla dün akşam bir resepsiyon düzenlendi. Sheraton Otel'deki resepsiyona, Yüksek Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç'ın sabahki törende yaptığı demokrasi ve özgürlük merkezli konuşma damgasını vurdu. Sohbetlerin ortak konusu Kılıç'ın yaptığı açılımlardı. Davetlilerin büyük bölümü konuşmadan beğeni ile söz etti. TBMM Başkanı Köksal Toptan, Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt, Yüksek Mahkeme üyesi Ferruh Kaleli ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Kılıç'ı tebrik etti. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, "Başkan güzel bir konuşma yaptı. Konuşmayı bir bütün olarak beğendim." dedi. Bazı gazeteciler de Kılıç'a, konuşmasını gazete için kısaltırken zorlandıklarını ifade etti.

Resepsiyona katılan isimler şunlar: TBMM Başkanı Köksal Toptan ve eşi Saime Toptan, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker ve eşi, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Sayıştay Başkanı Mehmet Damar, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, Anayasa Mahkemesi'nin eski başkanları Tülay Tuğcu ve Mustafa Bumin, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve eşi Nevin Gökçek, Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz ve eşi ile Anayasa Mahkemesi üyeleri, raportörleri ve yüksek yargı organlarının üyeleri. Haşim Kılıç ile Osman Paksüt ve eşi Ferda Paksüt, davetlileri salonun girişinde karşıladı. Ferda Paksüt, Cemil Çiçek'i karşılarken, "Eşli davetiye göndermiştik, siz yalnız gelmişsiniz." diye sitemde bulundu. Ankara, Zaman

bu ülkede herkes hukuktan şundan bundan bahsediyo.ama yeri geldgnde herkes işine geldigi gibi yapıyo.yani kendi söylediklerine kendileri bile inanmıyo,gülüp geçiyolar


Güncel Haberler

MollaCami.Com