Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim
Bu Çağda Böyle Ders Olmaz!
İnkılâp Tarihi, eğitimin bütün kademelerinde kaldırılmalı...
Taraf′ın haberine göre, YÖK, 12 Eylül ürünü olan İnkılâp Tarihi dersinin üniversitelerde okutulması uygulamasının kaldırılması üzerine çalışma yapıyor. Üniversitelerde Türk Dili ve Edebiyatı dersiyle birlikte bütün öğrencilerin alması zorunlu olan Atatürk İlkeleri dersinin yasal dayanağını 1981 tarihli yükseköğretim yasası oluşturuyor. Yasada öğrencilerin "Atatürk İnkılâpları ve ilkeleri doğrultusunda Atatürk milliyetçiliğine bağlı" yetiştirilmesi yer alıyor.
ÇAĞIMIZA TERS BİR ANLAYIŞ
Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Halil Berktay, âNe ilk ve orta öğretim, ne üniversite düzeyinde Atatürk ilkeleri diye bir ders olamaz. Çağımızda hiçbir ülke gençlerini, ama Kemalizm, ama Marksizm şu veya bu tür bir nasyonalizmin ilkelerine göre yetiştirmeyi, böyle tek tip bir ideolojik yapılanmayı bütün gençliğine empoze etmeyi tasavvur edemezâ dedi. Berktay öncelikle, anayasada ve YÖK yasasında Atatürk ilkelerine bağlılık ifadelerinin çıkarılması gerektiğini söyledi.
Atatürk ilke ve inkılâpları
BİZİM ülkede eğitim sistemi, insanları donanımlı, çağdaşlarıyla rekabet edebilecek düzeyde bireyler hâline getirmek için değil, bilinçaltlarına zehir enjekte edip sakatlamak için kurulmuştur.
Evrensel gerçekler değil, yerel yalanlar öğretilir.
Çünkü yönetimde kim varsa, o, insanları kendine itaat edecek kullar olarak biçimlendirmek ister.
Çocukların bütün yaratıcılıklarını, özgürce düşünebilme yeteneklerini kırarak onları dar kalıpların içine tıkıştırır.
On dokuzuncu yüzyılda küçük ayakları olsun diye âayaklarına dar gelenâ ayakkabılar giydirilen Çinli kadınların ayakları gibi insanların beyinleri de sakat ve küçük bırakılır, o Çinli kadınlar nasıl yürüyemezse bizim eğitim sisteminden geçenler de özgürce düşünemezler.
Bu sistemli sakatlama çabaları ilkokuldan başlar ve üniversiteye kadar sürer.
Düşünün ki zaten kendisi bir âköleleştirmeâ kurumu olan YÖKâün kanununda çocukları âAtatürk milliyetçiliğine bağlı olarakâ yetiştirmek gibi bir amaç vurgulanmıştır.
âAtatürk milliyetçiliğiâ Kenan Evren gibi darbecilerin hayalindeki ülkenin insanlarını kalıplara dökmek için uydurulmuş bir klişe.
Ne demek Atatürk milliyetçiliği?
Bu Atatürk milliyetçiliğinin diğer âmilliyetçiliklerdenâ nasıl bir farkı bulunuyor?
Başına hangi insanın adını koyarsanız koyun milliyetçilik milliyetçiliktir ve üniversite eğitimiyle hiçbir alakası yoktur.
Kimya fakültesinde nasıl bir Atatürk milliyetçisi yetiştireceksiniz?
Atatürkâün bulduğu kimya formülleri mi var?
Ya da Türklere ait, bizim gezegenin ve evrenin yasalarından farklı yasaları bulunan bir kimya bilimi mi bulunuyor?
Peki, doktorları nasıl Atatürk milliyetçisi yapacaksınız?
Atatürkâün tıptaki yeri ne?
Böbrek transplantasyonunun Atatürk milliyetçiliğine uygun bir ameliyat biçimi mi bulunuyor?
Hipokratâı, Kopernikâi, Edisonâu, Madam Curieâyi hangi âmilliyetçilikâ kriterlerine uygun olarak okutacaksınız?
Üniversitelerde bütün insanlığın birikimi öğretilir çocuklara, onlar bu birikime bir katkıda bulunabilecek düzeye gelsinler diye yetiştirilirler.
Üniversite milliyetçilikle taban tabana zıt bir yerdir.
Adına ister Atatürk milliyetçiliği deyin, ister Nehru milliyetçiliği deyin, ister Mao milliyetçiliği deyin, ister Hitler milliyetçiliği deyin, ister Tito milliyetçiliği deyin, milliyetçilik oldu mu üniversite olmaz.
Milliyetçilik yereldir.
Üniversite evrenseldir.
Buranın bütün yöneticileri de evrensel değerlerden, bu değerleri kavrayacak, bunlara yenilerini ekleyecek özgür beyinlerden korktukları için çocukları içine dökecekleri bir demir döküm fırını gibi kullanmak isterler eğitimi.
Kenan Evren YÖK denen saçmalığı kurdu ama otuz yıl boyunca hiçbir yönetici de bu kurumu değiştirmedi.
Hâlâ da olduğu yerde duruyor.
Yöneticiler çocukları kalıba dökme fikrine hiç karşı çıkmadılar, sadece kalıbın şeklini değiştirmek isteyenler çıktı.
İnsan beynini bir kalıba göre şekillendirmek istediğinde, onun yaratıcılığını örselersin, düşünme yeteneğini iğdiş edersin.
Amaç da zaten budur.
İnsanlar düşünmesinler, bir kalıbın biçimini alsınlar ve kendilerine ezberletilenleri tekrar etsinler.
Zaten elindeki insan malzemesini bu kadar kötü kullandığı için Türkiye âgelişmişlikâ düzeyine hiç ulaşamadı, yaratıcılıkları, yeni düşünceleri, özgürlükleri olmayan insanlarla bir toplum nasıl gelişecek?
Niye dünyanın en iyi üniversiteleri, çocuklarını herhangi bir âmilliyetçiliğeâ bağlı olmadan yetiştiren ülkelerden çıkıyor da, âAtatürk milliyetçiliğineâ göre insan yetiştiren Türk üniversiteleri bu kadar geri kalıyor?
Niye âAtatürk milliyetçiliğineâ göre adam yetiştiren üniversitelerimize Amerikaâdan akın akın çocuk gelmiyor da, Türkiyeâden âAtatürk milliyetçiliğini hiç duymamışâ Amerikan üniversitelerine akın akın çocuk gidiyor?
Ve, bu gerçek böylesine açık biçimde önümüzde dururken niye hiçbir hükümet YÖKâü kaldırmıyor?
Bir ülkenin insanları Atatürkçü olur, dindar olur, sağcı olur, solcu olur, faşist olur, demokrat olur, bütün gerçekleri özgür bir ortamda öğrendikten sonra ne olacağına kendi karar verir.
İnsanların ânasılâ olacağına bir otorite karar verdi mi o Ortaçağ olur, tek bir inançla kalıplaştırılmış, yeniliklere bakması yasaklanan, yaratıcılıkları cezalandırılan bir dönem demektir bu.
Zaten bu yüzden, en gelişmiş teknolojik aletleri kullanırken bile zihinsel bir Ortaçağâın bütün geriliklerine sahip sıkıntılı bir ülkede yaşıyoruz.
Düşünce dünyamız o yüzden böylesine sığ.
Şimdi YÖK, üniversitede Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi derslerini kaldırmayı düşünüyormuş, dünyanın başka hiçbir üniversitesinde okutulmayan, okutulmayacak, okutulması düşünülemeyecek bir dersi kaldırmayı âdüşünmekâ bile bu ülke için önemli bir adım olarak gözüküyor.
Ortaçağâdan kurtulmak için küçük bir kıpırtı.
Ne yazık ki buna bile şükredecek kadar geri bir düzende yaşıyoruz.
Ahmet Altan,
Taraf, 31 Ağustos 2012
Bu çağda, böyle ders olmaz
Ünİversİtelerde Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi dersinin kaldırılması gündemde. Taraf Gazetesiânin haberine göre, YÖK, 12 Eylül ürünü olan İnkılâp Tarihi dersinin üniversitelerde okutulması uygulamasının kaldırılması üzerine çalışma yapıyor.
Yükseköğretim kanunundaki âAtatürk milliyetçiliğine bağlıâ öğrenciler yetiştirme hedefi doğrultusunda konulmuş olan dersin kaldırılmasıyla ilgili, âDersin ve üniversitelerdeki Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüleriânin kaldırılması için çalışmalar yapılıyor muâ sorusuna YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, âYükseköğretim yasası değişikliği kapsamında bu konular gündemimizde, tartışılıyorâ cevabını verdi.
Üniversitelerde Türk Dili ve Edebiyatı dersiyle birlikte tüm öğrencilerin alması zorunlu olan Atatürk İlkeleri dersinin yasal dayanağını 1981 tarihli yükseköğretim yasası oluşturuyor. Yasada yükseköğretimin amaçları sıralanırken öğrencileri, â Atatürk İnkılâpları ve ilkeleri doğrultusunda Atatürk milliyetçiliğine bağlıâ yetiştirmek ilk sırada yer alıyor. Çetinsayaânın açıklaması, bu ifadenin de değişebileceğine işaret ediyor.
NE İLK VE ORTA ÖĞRETİM, NE DE ÜNİVERSİTEDE BÖYLE BİR DERS OLAMAZ
Konuyla ilgili Taraf âa değerlendirmelerde bulunan Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Halil Berktay, âNe ilk ve orta öğretim ne de üniversite düzeyinde Atatürk ilkeleri diye bir ders olamaz. Çağımızda hiçbir ülke gençlerini ama Kemalizm ama Marksizm şu veya bu tür bir nasyonalizmin ilkelerine göre yetiştirmeyi, böyle tektip bir ideolojik yapılanmayı bütün gençliğine empoze etmeyi tasavvur edemezâ dedi.
Öncelikle, anayasada ve YÖK yasasında Atatürk ilkelerine bağlılık ifadelerinin çıkarılması gerektiğini söyleyen Berktay âBunlar olmadan da YÖKâün bu tartışmayı yapmasını son derece hayırlı görüyorum.
Üniversite gençliğinin zihinlerini cendereye alma çabalarının bir halkası da kırılmış olacaktırâ ifadelerini kullandı. Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç Dr. İsmet Akça da âÜniversite düzeyinde Atatürk İlke ve İnkılâpları Tarihi dersi diye bir ders abesle iştigâl.
İnsanlık Tarihi, Türkiye Tarihi dersi olur. Ama De Gaulle İnkılâp Tarihi, Lincoln İlke ve İnkılâp tarihi olamayacağı gibi böyle bir ders de olamazâ dedi. Akça, öte yandan bu tür ufak iyileştirmeler yapılırken üniversitenin ticarileştirildiğini, asıl meselenin gözden kaçırılmaması gerektiğini de söyledi.
Yeni Asya Gazetesi
"BİZİM ülkede eğitim sistemi, insanları donanımlı, çağdaşlarıyla rekabet edebilecek düzeyde bireyler hâline getirmek için değil, bilinçaltlarına zehir enjekte edip sakatlamak için kurulmuştur.
Evrensel gerçekler değil, yerel yalanlar öğretilir."
Ağzına yüreğine sağlık. Ahmet Altan eğitim sistemini çok güzel ifade etmiş...
"On dokuzuncu yüzyılda küçük ayakları olsun diye “ayaklarına dar gelen” ayakkabılar giydirilen Çinli kadınların ayakları gibi insanların beyinleri de sakat ve küçük bırakılır"
Minyatür ayakkabı giyen çinli kadınları daha önce görmüştüm hayret etmiştim burada okuyupta merak edenlere yardımcı olmak adına bir fotoğraf.
[ATTACH=CONFIG]134[/ATTACH]
Çin'de yıllar önce geleneksel olarak giyilen minyatür ayakkabılar bu ayakkabıları kim giyiyor sorusunu akıllara getirdi. 86 yaşındaki Zhou Guizhen adlı kadın da bu ayakkabıları giyebilmek için 4 parmağının kırılmasına razı olmuş bir yaşlı.Yürümekte zorluk yaşayan bu küçük ayaklı kadınlar güzellik unsuru kabul edilen ayaklarıyla gurur duyuyor.
Fotoğraf ve açıklama: facebook (bunları biliyormuydunuz) sayfasından alınmıştır.