Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Mısır Müftüsünün Haklı İsteği

Mısır Müftüsünün Haklı İsteği

Yıl 1923, Cumhuriyet ilan edilmiş... Anayasada "Devletin dini, İslâmdır" yazılı... Dolmabahçe Sarayı'nda Millet Meclis'i tarafından tayin edilmiş bir Halife oturuyor. Hafta tatili Cuma günü... Bütün Müslüman kadınlar tesettürlü... Cumhurbaşkanı M . Kemal'in karısı Latife Hanım tam sımsıkı tesettürlü...

M. Kemal Ankara'dan İzmir'e trenle giderken Balıkesir'e uğramış, orada öğle namazını Zağanos Paşa Camii'nde kılmış, namazdan sonra minbere çıkarak bir hutbe okumuştu.

Cumhuriyetin bu ilk yılında ve onu takip eden 1924'te polis, Ramazanda açıkta oruç yiyenleri tutukluyordu.

Dahası da var: Başına şapka geçiren Müslümanlar da tutuklanıyordu. Çünkü şapka küfür alametiydi ve bir Müslüman bu serpuşu başına geçiremezdi.

Sonra her şey tersine döndü...

Mısır baş müftüsü yeni Cumhurbaşkanından, açıkta oruç yiyenlerin uyarılmasını ve cezalandırılmalarını istemiş. Bizim bazı Kemalist medyacılar da buna pek şaşmışlar ve öfkelenmişler.

Hiç şaşmaya lüzum yok. Bir İslam devletinde, Ramazanda alenen oruç yiyenlerin uyarılması ve direndikleri takdirde cezalandırılması haktır ve çok normaldir.

Zaten gayr-i Müslimler ve medenî dinsizler böyle bir saygısızlık yapmazlar.

İsmet Paşa, cumhurbaşkanı iken, çok dindar bir hanım olan annesi Cevriye Hanımın korkusundan veya onu üzmemek için Köşkte açıkça oruç yemezdi.

Yıl 1960, Çemberlitaş'ta Vezir Hanın altında küçük bir koltuk meyhanesi vardı. Gayr-i müslim bir vatandaş işletirdi. Ramazanda önünden geçerken dükkânın kapalı olduğunu, kapısında şöyle bir levha asılmış bulunduğunu görmüştüm: "Mübarek Ramazan dolayısıyla dükkânımız bir ay kapalıdır." (Haftalık Yeni İstiklal gazetesinin birinci cildinde fotoğrafı vardır.)

Müslüman bir memlekette iç barışı, sosyal mutabakatı sağlamak için oruç tutmayanların, oruç tutanlara saygılı olmalarından daha tabiî bir şey olamaz.

Mısır müftüsünün isteği dine uygundur, son derece yerindedir.

Türkiye'de böyle bir şey olabilir mi?

Bizim rejimimiz buna müsait değildir.

Bizde agresif, kırıcı, hoyrat, kaba, hoşgörüsüz, terörist bir dinsizlik vardır. Resmî ideolojili vesayet rejiminin beli henüz kırılmamıştır.

Başı örtülü avukat hanımları adliyeye sokmayan yobaz zihniyetten incelik ve anlayış beklenemez.

En ufak bir şiddete başvurmamak şartıyla mahalle baskısı yapılabilir.

Alenen oruç yiyenleri sözle uyarmak bile fitne ve fesada sebebiyet verir. Kesinlikle tevessül edilmemelidir.

Ramazan günlerinde, Müslüman komşu ve vatandaşlarını üzmemek için kendi arzularıyla, hiçbir baskıya maruz kalmadan açıkta yemeyen içmeyen medenî ve kibar gayr-i Müslim vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum.

Mısır müftüsünü protesto eden hoşgörüsüz yobazlara da "Yazıklar olsun size, biraz medenî ve anlayışlı olsanıza..." diyorum.

Sosyal barışı korumak, ayakta tutmak, pekiştirmek için ne yapılmalıdır?.. Elbette, oruç tutmayanların, oruç tutan halka saygılı olmaları, anlayışlı olmaları, onları üzmeyelim, kırmayalım demeleri gerekmez mi?

Oruç tutmayanların, parmaklarını oruç tutan milyonlarca vatandaşın gözüne sokarcasına inadına, göstere göstere alenen (açıkta ve açıkça) oruç yemeleri mi daha medenice bir harekettir, yoksa saygılı olmaları mı?

Cevabı oruç tutmayanlar versin.

Oruç Allah ile kul arasındadır... Kimseye zorla oruç tutturulamaz. İstenen şey, tutmayanların tutanlara saygılı olmasıdır.

Bunun tersi olabilir mi? Yani oruç tutanlar, tutmayanlara saygı için oruçlarını mı bozsunlar?

Daha yakın tarihlerde oruç tutan imanlı öğrencilere zorla su içirilerek oruç bozdurulduğunu unutmadık? Hangi okullarda?.. Tahmin edin.


Mehmet Şevket Eygi
araştırmacı yazar


Mehmet Şevket Eygi

MollaCami.Com