Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Türkçeme Dair

Türkçeme Dair

Bendeniz edebiyatçı değilim, tumturaklı derin laflar edemem. Ahmet Cevdet Paşa'nın kaba Türkçe dediği çok sade ve açık bir dille yazarım.

Merhum üstad Necip Fazıl bir keresinde, "Şevket, sen konuşur gibi yazıyorsun" demişti.

Bazıları ağır ve anlaşılması güç bir dil kullandığımı iddia ediyor. Tamamen haksız ve yersiz bir iddiadır bu.

Bundan daha açık, bundan daha sade, bundan daha yalın bir Türkçe ile yazamam. Zaman zaman bugün fazla kullanılmayan bazı kelimeler kullanırım. Bunun iki sebebi vardır: Öğretmek. İkincisi: Zaruret olduğu için.

Okur-yazar bir Türkiyelinin ne mal olduğu yazılı edebî Türkçesinden anlaşılır... Herkes elbette büyük şair ve edip olamaz ama lise ve üniversite bitirmişlerin yazılı ve edebî Türkçeyi gramer, imla ve noktalama hatası yapmadan kullanmaları gerekir.

Bugün Fuzuli'nin Türkçesiyle konuşup yazmıyoruz ama kültürlü bir Türkiyelinin Fuzuli'nin Türkçesini anlaması gerekir.

Kültürlü insan, günlük şifahî iletişim ihtiyaçlarını birkaç yüz kelimeyle halledebilir ama en az on bin kelimelik zengin Türkçe de bilmek zorundadır.

Maddî imkânım olsa, hacimleri küçük de olsa edebî Osmanlıcayla gazeteler, dergiler, kitapçıklar yayınlarım.

1928'den önceki Türkçe kitapları, evrakı, mezar taşlarını, kitabeleri okuyamamak bir Türkiyeli için büyük kültür ayıbıdır.

Bugün başbakan diyoruz. Daha önce başvekil deniyordu... Osmanlılar sadrazam, veziriazam diyorlardı. Kültürlü insanlar bunları bilecektir.

Dış İşleri Bakanı... Hariciye Vekili...

Sağlık ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı... Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâleti...

Genelkurmay Başkanlığı... Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti...

Din Görevlileri... Hademe-i Hayrat...

Temyiz Mahkemesi... Yargıtay...

Danıştay... Şura-yı Devlet...

Sayıştay... Divan-ı Muhasebat...

Kabine... İcra Vekilleri Heyeti...

Büyükelçi... Sefir-i Kebir...

Lise ve üniversite mezunuysan zengin ve edebî Türkçeyi bileceksin, anlayacaksın.

Mektubunun başında "Lütufnâme-i âlileri vâsıl-i dest-i âcizî oldu..." diye yazmasan bile bu cümlenin mânasını bileceksin.

A muhterem Abdülgani bey, mahdumunuza İngilizce hocası tutmuşsunuz; ona bir de ehliyetli, muktedir ve liyakatli bir Türkçe ve edebiyat hocası tutsanız ne iyi edersiniz.

Başta tenkit edenler olmak üzere herkese ihtirâmat-ı fâikamı ve selamlarımı arz u takdim ediyorum.

Mehmet Şevket Eygi
araştırmacı yazar

Tuvalet kağıdı.......: Beyt'ül Hela Evrak :=D:


Mehmet Şevket Eygi

MollaCami.Com