Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Kötülükleri Yapmamakla İş Bitmez...

Kötülükleri Yapmamakla İş Bitmez...

İslam'ın kesinlikle yasak etmiş olduğu şeyleri sadece yapmamakla Müslümanın vazifesi bitmiş olmaz... Bu gibi kötülüklere karşı olmak, bunların yapılmaması için çalışmak, bunların aleyhinde bulunmak, bunları önlemek, ortadan kaldırmak için çalışmak gerekir.

İçkiyi ele alalım... Ben içmiyorum demekle kendimizi kurtaramayız. İçki içilmesi münker bir iş olduğundan onu engellemek için çalışmamız gerekir. Nasıl çalışacağız?.. Yasal yollardan, yapılabilecek her tür protestoyu, muhalefeti, kösteklemeyi, propagandayı yapmalıyız.

İçki satan marketlerden alış veriş yapmamalıyız.

İçkili lokantalarda yemek yememeliyiz.

Ramazanda lüks içkili otellerin restoranlarında iftar ziyafeti vermemeliyiz.

Tabiî ki, içki aleyhinde çalışırken şiddete, teröre, kırıp dökmeye baş vurmamalıyız.

Bugünkü sistem/düzen yasal genelevler çalıştırılmasına izin veriyor. Bazı kadınların TC başlıklı vesikalarla vücudunu satmasına, bu hizmet karşılığında KDV ve gelir vergisi alınmasını uygun görüyor. Bu legal hanelerin kapısında resmî devlet polisi bekletiliyor. Müslüman böyle şeyleri doğru bulmaz, bunlardan razı olmaz.

Biz bütün bunlara muhalefet etmekle, bunları protesto etmekle vazifeliyiz.

Bana ne demekle sorumluluktan kurtulamayız.

İslam'da emr-i mâruf ve nehy-i münker farzı vardır. Bu bir farz-ı kifâyedir. Ümmet bu farzı terk ederse her Müslüman (sorumluluk derecesine göre) sorumlu ve günahkar olur.

Bazı cahiller ve gafiller "Şimdiye kadar kâfirler çok yedi, bundan sonra Müslümanlar haram yesin..." mealinde laflar ediyormuş. Bu söz mazAllah küfürdür. Müslüman haram yemez, çirkin işler yapmaz.

Müslüman ne Darülislam'da, ne de Darülharb'te zina edebilir.

Müslüman, İslam'ın yasak kıldığı bütün kötülüklere karşı olmakla, muhalefet etmekle yükümlüdür.

Dinimiz, insanların gizli ayıp, kusur ve günahlarının tecessüs edilmesine, araştırılmasını, öğrenildiği takdirde faş edilmesine izin vermez ama günahlar, kötülükler, münker şeyler, fısk, fücur ve fuhşiyat alenen, âşikâre, açıkta küstahça yapılırsa buna sessiz kalınamaz, mutlaka önlenmesi için çalışmak gerekir.

İslam'ın, Kur'anın, Sünnetin, Şeriatın haram kılmış olduğu çirkin şeyleri güzel görmek küfre yol açar.

Küfre rıza küfürdür.

Beş vakit namaz kılmak farzdır, mâruftur... Namazın terki haramdır, münker bir şeydir. Müslüman, namazırn kılınması için çalışmakla mükelleftir.

Emr-i mâruf ve nehy-i münker farzı tek başına yapılamaz.

Müslümanlar tek bir Ümmet olacaklar, başlarına ehliyetli ve muktedir bir İmam-ı Kebir seçip ona biat ve itaat edecekler, teşkilatlanacaklar ki bu fariza yapılabilsin.

Geçenlerde yazdım, Feribotta yüzlerce yolcunun içinde, iffetli kadınların, mâsum çocukların, hayâlı vatandaşların arasında iki saygısız yolcu, biri kadın biri erkek, tam bir saat boyunca çılgınlar gibi sevişmişler, öpüşmüşler, birbirlerini mıncıklamışlar, herkesi rahatsız etmişler. Güvenlik memuruna şikayet edilince "Bizim elimizde yetki yok, karışamayız... Beğenmiyorsanız feribota binmeyin..." gibi bir laf etmiş. Bu hadiseyi milyonlarca Müslümanın (yasal sınırlar içinde) enerjik şekilde protesto etmesi gerekirdi. Yazık ki edilmedi...

Ayasofya camiinin ana binasının ibadete kapalı olması münker, kötü bir şeydir. Müslüman bunu protesto etmekle yükümlüdür.

Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) haber veriyor: Müslüman bir toplum emr-i mâruf ve nehy-i münker vazifesini yerine getirmezse onun üzerine azap iner.


Mehmet Şevket Eygi
araştırmacı yazar

Mahallelerimizde Cami merkezli bir çalışma yapmak gerekir. Camiinin etrafındaki evlere ziyaretler yaparak evin reisini camideki boş saflarda yerini alması için davet vermek gerekir. Evin reisi dini yaşarsa ehlinide dindar yetiştirir.
Fazîlet Tabloları

Komşu haklarının en mühimlerinden biri, onlara mânevî yönden yardımcı olmaktır. Dînî ve mânevî meselelerdeki eksiklerini tamamlamak, yanlışlarını düzeltmeye çalışmaktır. Bu husustaki dikkat çekici bir misâli Ebzâ el-Huzâî -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:

“Birgün Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- minbere çıkarak bir konuşma yaptı. Müslümanlardan bâzı kişileri hayırla yâd ettikten sonra şunları söyledi:

«–Bâzılarına ne oluyor ki komşularına meseleleri anlatmıyor, bilmediklerini öğretmiyor, onları anlayışlı hâle getirmiyorlar? Onlara mârûfu emretmiyor, onları münkerden

(dînin hoş görmediklerinden) sakındırmıyorlar.

Birtakım kimselere de ne oluyor ki, bilmediklerini komşularından sorup öğrenmiyor, anlayışlı olmaya çalışmıyorlar? Allâh’a yemin ederim ki, bilgi sâhibi olanlar ya komşularına öğretir, onları anlayışlı hâle getirir, mârûfu emreder, münkerden sakındırırlar; diğer taraftan bilmeyenler de komşularından sorup öğrenir, dînî meseleleri kavramaya çalışırlar, ya da onları (her iki grubu da) mutlaka dünyada cezâlandırırım.»

Allah razı olsun Vahit hocam.


Mehmet Şevket Eygi

MollaCami.Com