Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Görmeyen Gözler İşitmeyen Kulaklar

ÜLKEMİZDE olup bitenleri doğru anlayabilmek, doğru yorumlayabilmek için aşağıdaki soruların doğru cevaplarını bilmek gerekir:

1. Sabataycılar ne yapıyor, ne istiyor?

2. Kripto Yahudiler ne yapıyor, ne istiyor?

3. Kripto Hıristiyanlar ne yapıyor, ne istiyor?

4. Kürt Yahudileri ne yapıyor, ne istiyor?

5. İsrail ve Siyonizm ne yapıyor, ne istiyor?

6. Pakraduniler ne yapıyor, ne istiyor?

7. İran ve Safevî Şiîler ne yapıyor, ne istiyor?

8. (Samimî, muhlis ve sâlih Sünnîleri kasd etmiyorum...) Sünnî kılıklı din sömürücüsü münafıklar ne yapıyor, ne istiyor?

9. Cinnî ve insî şeytanlar ne yapıyor, ne istiyor?

10. İlluminatiler ne yapıyor, ne istiyor?

11. Bilderbergler ne yapıyor, ne istiyor?

12. En büyük düşmanımız olan nefislerimiz ne yapıyor, ne istiyor?

İki önemli soru daha var:

13. Muhbir-i sâdık olan Peygamberimizin (Salat ve selam olsun ona) haber verdiklerine, bazı evliyaullahın keşiflerine göre ülkemiz, halkımız, devletimiz nereye gitmektedir; bizim ve dünyanın bu gidişiyle geleceğimiz parlak mıdır, karanlık mıdır??

14. İslamî, Kur'anî, Nebevî Sünnet ve Şeriat-ı Garra-i Ahmediyye ölçülerine göre iyiye mi gidiyoruz, kötüye mi?

Bu soruların bir kısmının doğru cevapları ancak yüksek kültürlü ve vicdanlı uzmanların yapacakları ilmî araştırmalarla öğrenilebilir. Bir kısmı ise gerçek din alimlerinin, kamil mürşidlerin beyanlarıyla...

Kendilerine doğru, aydınlatıcı, uyarıcı bilgiler verilse de geri zekalılar, kalpleri mühürlü olanlar olup bitenleri yine anlayamayacaktır.

Türkiye'de ABD'nin, AB'nin, Almanya'nın, Rusya'nın, Fransa'nın, İngiltere'nin, İsrail'in tesirleri nelerdir?

Türkiye'de Süfyanîlerin, Deccal ve Kezzab taifesinin durumu, gücü, planları nelerdir?

Cahillik, gaflet ve hıyanet ile onlara hizmet eden Müslümanlar var mıdır?

Bizde konuşmak ve yazmak hürriyeti (bir dereceye kadar) var ama gerçekler düzgün, açık, seçik, derli toplu beyan ve ifade edil(e)miyor.

Ortada binlerce gerçek mozaik parçası var, bunları bir araya getirip gerçeğin tablosunu yapacak on kişi çıkmaz şu yetmiş milyon içinden.

Zaten gerçekler kişilere göre değişir.

Müslümanların gerçekleri başkadır.

Kemalistlerin gerçekleri başka.

Marksistlerin başka.

Siyonistlerin başka.

Birinin ak dediğini öteki kara der.

Müslümanlar kendi aralarında bin parçaya ayrılmıştır, gerçekler konusunda aralarında oy birliği yoktur.

Çok kıymetli bir elmas parçasını çöplükteki cam kırıkları içine atsalar, yanından geçen herkes onu göremez, fark edemez.

Türkiye halkı bu eğitimsizlikle, bu kafa karışıklığı ile kendisini yakından ilgilendiren hayatî gerçekleri göremez.

Bugünkü ortamda neler yapılmalıdır, bu sorunun cevabını da veremez.

Kargaşa, kaos, anarşi sürer gider.

Her kafadan ayrı bir ses çıkar.

Bir İmam-ı Kebir seçip ona biat etmesi gereken mü'minler paramparça vaziyette kalır.

Şuursuzluk o hale gelir ki, bir şehre dokuz bin cemaatlik büyük bir cami yapılır, ibadete açılır ve sabahları namaza ancak dokuz kişi gelir. Camiyi yaptıranlar bu korkunç hıyanetin farkına bile varmazlar.

Siyonistler, Haçlılar, çeşit çeşit Kriptolar, münafıklar Müslümanların birleşmemesini, tek bir Ümmet olmamasını istiyor, Müslümanların büyük kısmı da bu konuda onlara zımnen "Başüstüne" demiştir.

Müslümanların çoğunluğu birleşmemek konusunda ittifak etmiştir.

Bu korkunç gerçeği onlara anlatmak mümkün müdür?

İslamın Ümmet, Hilafet, İmamet konusundaki gerçeklerini onlara anlatıp kabul ettirmek ne kadar zor.

İslamın beş vakit namaz ve (hür ve mukim erkekler için) cemaat emrini onlara kabul ettirmek ve bunu hayata geçirmek deveye hendek atlatmaktan daha zordur.

Münafıklara, fâsık ve fâcirlere, paraya tapanlara, her ne pahasına olursa olsun zengin olmak için çıldırıp kuduranlara haram kazancın ateş olduğu gerçeğini nasıl anlatabiliriz?

İsrafın Kur'ana, Sünnete, İslam ahlakına göre büyük bir günah olduğu gerçeğini milyonlarca müsrife anlatamayız.

Ekmeğin, Allahın aziz bir nimeti olduğu gerçeği güneş gibi parlak bir gerçektir ama gel de, günde altı milyon ekmeğe çöpe atan şu güruh-i lâ yüflihûna bunu anlat.

Gözler vardır, bakarlar ama görmezler.

Kulaklar vardır, gerçekleri işitmezler.

Kalpler vardır nasır tutmuştur.

Zekalar vardır, dumura uğramıştır.

Yazık çok yazık...

Ey gören göz sahipleri, ey duyan kulak sahipleri, ey vicdanlı kalp sahipleri, ey keskin zekalılar, ey selim akıl sahipleri, ey ağlayanlar, ey titreyenler, ey uykuları kaçanlar, yâ ulü'l-elbab!.. Söyler misiniz nereye gidiyoruz? Selam size...

Mehmet Şevket Eygi
araştırmacı yazar


Mehmet Şevket Eygi

MollaCami.Com