Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Merhum Nezih Uzel Nezih Uzel bey fânî dünyaya veda etti

Merhum Nezih Uzel
Nezih Uzel bey fânî dünyaya veda etti, baqî âleme göçtü ve Karacaahmet toprağına sırlandı. Sıradan bir cümle değildir bu, yeri boş kaldı. Bir daha bir Nezih Uzel gelmez. Çünkü o Osmanlı'dan kalan üstadlara, şeyhlere, ricâle yetişmişti. Bu dünyaya onlar gelmeyeceğine göre bir Nezih Uzel de gelmez.

Merhum Nezih beyin, benim neslimin talihli taraflarından biri Osmanlı'dan kalan kıymetlere yetişmiş olmamızdır. Onların bir ayakları Saltanat devrinde, bir ayakları Cumhuriyet devrindeydi. Zülcenaheyn idiler. Köprü vazifesi gördüler. Gerçek dindarlığı, irfanı, İstanbul kültürünü ve âdab-ı muaşeretini, tarihî devamlılığı, Osmanlı boyutunu temsil ediyorlardı.

Öğrenme kabiliyeti olanlar onlardan çok şey öğrendi, çok sırlar kaptı...

Ah o eski rical, onlar bilinmeyen hazinelerdi.

Galatasaray mektebini bitirdikten sonra Nezih bey onlardan nicesine mülazemet etti ve feyz aldı.

Siz şeyh nazarı nedir bilir misiniz? Hakikî bir şeyh, kâmil bir mürşid mânevî bir silsile ile Resullerin Seyyidine bağlıdır ve onun bakışlarında on dört asır ötesinden gelen bir cazibe vardır. Öyle nazarlara uğrayanlar mes'ud ve bahtiyar olur.

Nezih bey dostumuz çok beyefendilere, çok hanımefendilere, çok alim ve fadıl kişilere, çok meşayihe yetişti ve nazarlandı.

Dünya ve tasavvuf kültürlerine sahipti. Mevlevî meşrebli idi.

Gazetelerde makaleler yazdı, kitaplar tercüme etti, tasavvuf musikisi ile ilgilendi, nice ülkede konser verdi, ilm ü irfana, sanata hizmet eyledi.

Heyhat ki, kadr ü kıymeti hayatında bilinmedi.

1987 yılların ikinci yarısında Zaman gazetesinde üç ay genel yayın müdürlüğü yapmıştım. Nezih beyi muharrirler kadrosuna almıştım. Gördüğün, tanıştığın din, tasavvuf, kültür, sanat, musiki ricaliyle ilgili bildiklerini, hatıralarını yaz diye çok rica etmiştim. Yazmamıştı... Ne büyük kayıp...

Nezih bey Üsküdar'da Selamsız'ın üst taraflarında ikamet ederdi. Ne güzel ruhaniyetli bir evi vardı. Devlethanesinin bir odasınız mescid yapmıştı. Kitapları, evrakı ne olacak?

En son Sapanca'ya, Fransa'dan mühtediye bir komşu gelmişti ona. Hattat Hakikat hanım...

Nezih bey... Kalem kağıt... Kitaplar... Neyler bendirler... İlahîler, saz semaîleri... Sohbetler... Hazret-i Ömer, belinde kemer, Hû deyip döner, aşk meydanında...

Bir bardak çay demeyin... Çay vardır çaydan içeru... Nezih bey âhirete intikal etti, artık onun çaylarını içemeyeceğiz...

Cenaze namazı Üsküdar Fıstıkağacı Selami Ali Camii'nden kaldırıldı. Tabutunın üzerinde bir Mevlevî tacı vardı. Musalla taşındaki bir anlık saltanat... Cemaat içinde başında sikke, sırtında sema entarisi ve cüppesiyle bir İtalyan mühtedisi göze çarpıyordu... Nezih bey tekbir ve tehlil sesleri içinde arabaya bindirildi ve Karacaahmet'te anne toprağa sırlandı. Kabir edebî istirahat yeri değildir. Muvakkat kalınacak bir âlemdir. Sûr üfürülünceye kadar.

Âşıkların Sultanı Monla-i Rûm Mevlana Celalüddin kaddesallahü sirrehu hazretleri şefaatçisi olsun. Allah Rahmetiyle ve Keremiyle muamele buyursun. Gidenlere selam olsun...


Mehmet Şevket Eygi
araştırmacı yazar


Mehmet Şevket Eygi

MollaCami.Com