Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Bu Memlekette Birkaç Yüz Aydın Olsaydı

Şu satırları, okur yazar Türkiyeli bir insan sıfatıyla yazıyorum. Kendimi aydın saymam... Şu yetmiş küsur milyonluk ülkede yedi adet aydın bulunduğunu bile sanmıyorum. Üniversite diplomasına sahip kimselere aydın denilmesine, onların da kendilerini aydın sanmasına gülerim.

Gerçek aydın olmanın, olabilmenin en az on temel şartı vardır. Bunların birincisi genel kültür ve millî kültür konusunda yeterliliktir. Sahih inançlara, doğru bilgilere sahip olmaktır.

İkincisi ahlak ve aksiyondur. İyi olması, iyilikten yana olması, iyilik yapması, iyilik sergilemesi gerekir.

Üçüncüsü: Muhalif olmak aydın olmanın olmazsa olmaz şartıdır. Ülkesinde, çevresinde, siyasette, medyada, toplumda bunca kötülük olacak ve aydın bunlara muhalif olmayacak... Böyle aydın yok demektir.

Dördüncüsü: Fazilet ve hikmet sahibi olacak.

Beşincisi: Okur yazar olacak. 1928'den önce basılmış, yazılmış Türkçe kitapları, belgeleri, atalarının mezar taşlarını, eski eserlerin kitabelerini okuyamayan bir Türkiyeli nasıl aydın olabilir. İlle de aydın denilecekse bari "Atatürkçü aydın", "İslamcı aydın", "Marksist aydın" desinler ama tek başına aydın demesinler. Kendilerini aydın sanan, aydın sanılan sözde aydınlar gerçek aydın değildir, anti aydındır.

Soyunu sopunu, atalarını inkar eden soysuz aydınlar.

Millî kimlik ve kültüre düşman zibidi aydınlar.

Yağlı kemikler, haram rantlar elde etmek için zalimlere yağcılık ve yalakalık yapan, kuyruk sallayan köpek aydınlar.

Bir kimsenin aydın olabilmesi için önce vasıflı insan olması lazımdır.

İçinde yaşadığı topluma ve millete taqiyye yapan kişi, iki üniversite diplomasına sahip güçlü bir uzman olabilir ama asla aydın olamaz.

Dolandırıcının, aldatanın kültürü ve ihtisası olabilir ama o asla aydın değildir.

Aydın olabilmenin temel şartlarından biri adalettir.

Başka bir şart cesur ve şeci' olmaktır. Korkaktan, pısırıktan, mıymıntıdan, ödlekten aydın olmaz.

Benim gözümde Mehmed Âkif aydındı. İstiklal Marşı'nı yazdığı zaman ona Meclis bir ödül verilmesine karar vermişti. Almak istememiş, alamam demişti. Kanun çıktı, para geriye konamaz denilince zarfı alıp bir fakire vermişti. Mevsim kıştı, sırtında palto yoktu.

Profesör Ali Fuat Başgil aydındı. Nicelerinin sıçan deliğine saklandığı askerî darbe zemherisinde cesur yazılar kaleme almış ve zindana atılmıştı.

Nurettin Topçu aydındı.

Çok rica ediyorum şu aydın lafını ve kavramını ayağa düşürmeyiniz, düşürtmeyiniz. Bu memlekette birkaç yüz hakikî aydın olsaydı devlet, ülke, halk bu hallere düşmezdi.

Mehmet Şevket Eygi
araştırmacı yazar


Mehmet Şevket Eygi

MollaCami.Com