Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Titanic'te İyi Şeyler Yok muydu?

Titanic'te İyi Şeyler Yok muydu?

1912'de daha ilk seferinde buzdağına çarparak batan dev Titanic'te dünyevî bakımdan hayran olunacak şeyler yok muydu?.. Hiç olmaz olur mu? Bu gemi o zamanın tekniğine göre bir şaheserdi. Lüks salonları saraylar gibiydi. Süitleri, birinci sınıf kamaraları harika şekilde döşenmişti. Makinelere fennin harikasıydı. Gemide maharetli müzisyenlerden oluşan orkestralar vardı.

Yemek salonları dillere destandı.

Porselen, gümüş, kristal yemek takımları pahalı ve değerli idi.

Gemi bir lüks, ihtişam, şaşaa, debdebe meşheriydi.

Tarihte o zamana kadar böyle bir gemi görülmemişti.

Yeniliyor, içiliyor, dans ediliyor, kumar oynanıyordu.

Gemi ışıklar, müzikler, şen ve şuh kahkahalar, kadeh çınlamaları içinde okyanusta hızla ilerliyordu.

Gemide bir de kilise vardı. İsteyen birkaç ihtiyar orada ibadet ediyordu.

Bu gemi ilk yolculuğuna çıkmadan önce biri ne demişti:

"Bu gemiyi -hâşâ- Allah bile batıramaz!..."

İşte bu lüks, bu ihtişamlı, bu şaşaalı, bu yüzen saray gibi, bu orkestralı, bu gümüşlü, kristalli, porselenli gemi buzdağına çarparak ilk seferinde batmıştı.

Gemide güzel süitler, kamaralar, halılar, her biri birer sanat ve zanaat şaheseri mobilyalar vardı ama batmıştı işte.

Titanic'te bir uğursuzluk vardı.

Şu fânî dünyanın lüks meskenleri, lüks eşyaları, lüks orkestraları batışları engellemez.

Üzerinde lüks otoların rüzgar gibi uçtuğu lüks yollar.

Tayyarelerin konup uçtuğu lüks havaalanları.

Lüks meskenler, lüks siteler, lüks bahçeler.

Lüks hızlı trenler.

Lüks mutfak eşyaları, lüks sofralar, lüks giysiler.

Lüks cep telefonları., lüks televizyonlar.

Lüks yemekler, lüks tatlılar.

Lüks eğlence yerleri.

Denizlerde lüks yatlar.

Bütün bunlar batışları durdurmaz. Aksine hızlandırır.

Eski Roma'nın, Bizans'ın, Sodom ve Gomore'nin lüksünden, ihtişamından geriye ne kaldı? Birkaç taş, birkaç freskten başka...

Bütün lüks meskenler harap olmaya mahkumdur.

Bütün lüks arabaların sonu hurdalıktır.

Bütün lüks kişilerin dünyevî son durağı iki metrelik çukurdur.

Şu güzelliği dillere destan şuh, şen, şakrak genç kadın ne olacak?.. Cesedi mezarda çürüyecek, kuru bir iskeleti kalacak.

Lüks sofralarda tıkınanlar birkaç saat sonra lüks tuvaletlerde ıkınacak.

Lüks telefonlarla vıcır vıcır konuşan diller tutulacak.

Titanic bazen bir gemi gibi görünür, bazen karada sâbit görünür.

Gemi dalgalara gömülerek batar.

Karaları zelzeleler, sarsarlar yıkar atar.

Gururlar, kibirler,ihtişamlar hep batar.

Kanun böyledir:

Azanların sonu iyi olmaz.

Hayatın bin bir şehveti vardır.

Para şehveti, mal şehveti, lüks şehveti, israf şehveti... Mobilya şehveti, otomobil şehveti, markalı pahalı giyim eşyası şehveti. Lüks cep telefonu şehveti.

Ün, alkış, riyaset şehveti.

Bunları hep batışa götürür.

Titanic buzdağına çarpar çarpmaz batmamıştı, batış birkaç saat sürmüştü. Çarpmadan sonra çalgılar yine çalmış, danslar yine edilmiş, yemekler yenilmiş, kadehler tokuşturulmuştu. .

Gemi yana yatmaya başlayınca orkestra neşeli havaları kesmiş, Tanrim Bizi Korur ilahisini çalmaya başlamıştı.

Lakin çok geç kalınmıştı.

Titanic, içindeki dünyevî harikalara rağmen denizin dibini boylamıştı.

Mehmet Şevket Eygi
araştırmacı yazar


Mehmet Şevket Eygi

MollaCami.Com