Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Suça eğilim gösteren gençler

Yapılan araştırmalar, suç işleyen gençlerin ağırlıklı olarak, yirmi beş yaşın altındaki kimselerden oluştuğunu gösteriyor. Suç işleyen erişkinlerin çocukluk öykülerine bakıldığında ise bu kişilerin geçmişte de suç işlediği ortaya çıkıyor.


Çocuk aile içinde ya da dışarıda dışlanıyor, olumsuz rol modelleriyle birlikte büyüyorsa bunu modelleyebiliyor. Suç faktörleri genellikle şu başlıklar altında toplanıyor:

Yalan söylemek: Genç, çeşitli nedenlere bağlı olarak yalan davranışını öğreniyor ve bunu sürekli kullanıyor.

Akşam eve geç gelmek: Gençlerin büyük bir çoğunluğu vaktin büyük bir kısmını arkadaşlarıyla dışarıda geçirdiklerinden eve geç geliyorlar.

Evden kaçmak: Öncelikle şunu ifade edelim, evinde mutlu olan hiçbir çocuk kolay kolay ortamdan uzaklaşmaz. Burada ebeveynler çocuğu evden uzaklaştıran ve böyle bir suça sürükleyen nedeni bulmalı ve bu sorunu ortadan kaldırmalıdırlar.

Gençlerin içine düştüğü sorunlar arasında madde bağımlılığı ve çalma davranışı da sıklıkla görülüyor. Bu çocukların da yardım almaları ve doğru davranış modelini öğrenmeleri gerekir.

Şiddet eğilimi tetikleyen unsurlar:
Aile içi şiddet

Boşanmalar

Aşırı baskı ve katı tutum

Olumsuz rol modelleri

Televizyon, internet



Ortak özellikler taşıyorlar
Araştırmalarda, suça bulaşmış gençlerin müşterek bazı özelliklerinin olduğu tespit edilmiştir.

Öncelikle bu gençlerin, ilişkilerinde sınırların nereye kadar uzandığı konusunda netlik görülmüyor, alabildiğince bir özerlik istiyorlar.

Kuralları sevmiyorlar, yetki sahibi kişilere aşırı öfke besliyorlar. Hayatın gerçeklerini kabullenmek istemiyorlar.

Hatalarını söylediğinizde hırçınlaşıp ortamı terk ediyorlar. Tepkilerini kontrol etmekte güçlük çekerler.

Grup halinde yaşamayı tercih ediyorlar.

Büyük çoğunluğunda bağımlılık maddelerine eğilim görülüyor.



Arkadaşlar etkili oluyor
BAZI anne babalar, çocuklarının yanlış kişilerle arkadaş olduğunu ve zaman içinde çocuklarının hareketlerinde değişmeler görüldüğünü ve yanlış alışkanlıklar edindiğini ifade ediyorlar. Gençler akranlarıyla birlikte vakit geçirmek isterler ve onların davranışlarından etkilenirler. Arkadaş etkisiyle, alkol, sigara, kumar, uyuşturucu madde gibi alışkanlıklara rahatlıkla bulaşabilirler ve bu alışkanları bir süre sonra genci çeşitli suç faktörlerine yönlendirebilir. Burada ailenin gence yaklaşımı önemli. Eğer anne baba onu anlamadan, bir çatışma içine girerlerse genci kaybedebilirler. Ama anlamaya çalışıp, sana yardımcı olmak istiyorum seni oğlum olarak seviyorum ve değer veriyorum" düşüncesini hissettirebilirlerse çocuklarını kurtarma şansları daha yüksek olur.

Sınırsız bir özgürlük istiyorlar
BAZI gençler, ailenin kendilerine her türlü imkanı sağladığını ancak kendilerinin bunu yeterli bulmadıklarını, dolayısıyla sınırız bir özgürlük arayışı içinde olduklarını ifade ediyorlar. Bu gerçekten aileyi de genci de zor durumda bırakacak bir problemdir. Burada çocuğu kurtarmanın tek formülü yine onunla iyi ilişkiler kurmaktır. Bu sırada onunla sohbet edilebilir ve sınırların insan hayatını güzelleştirdiği ve hayatta hiçbir şeyin kuralsız kanunsuz başıboş bırakılmadığı ifade edilebilir. Anne bu konuda çocuğu anasınıfında bilgilendirmeye başlamalı ve daha sonra aile içinde bu düşünceyi pekiştirmelidir. Yani daha o yaşlarda çocuğa istediğimiz her şeyi yapamayacağımızı, davranışlarımızın bir sınırının olması gerektiğini, bunun insani bir durum olduğunu belirtmeli ve çocuğa bu konuda katkı sağlamalıdırlar.

Araştırmalar, 14-15 yaşın suça daha yoğun eğilim gösterdiği bir süreç olduğunu gösteriyor. Anne babalar bu dönemin geçici olduğunu bilmeli ve çocuklarını kaybetmemek için ellerinden geleni yapmalıdırlar. Bunun için sadece çocuğun maddi ihtiyaçlarını karşılamak yetmiyor aynı zamanda onun sevgi ilgi ve takdir edilme ihtiyacının da aile tarafından karşılanması gerekiyor. Ayrıca aileler bizim zamanımızda diye başlayan cümlelerinden vazgeçmelidirler. Çünkü bu çağın çocuklarını yine bu çağın sorunlarını dikkate alarak eğitime tabi tutacağız ve ilişkilerimizi buna göre biçimlendireceğiz.



Beyin tümörüne karşı geliştirilen aşı
Prof. Dr. Cengiz Kuday, "Tamamen bilimsel denemez ama bu konuda büyük araştırmalar var. 2-3 yıl sonra bu aşı konusunda önemli ilerlemeler olacak. Türkiye'de her yıl 6 bin primer, 12-13 bin de metastaz kaynaklı beyin tümörü görülüyor'' dedi.

FlorenceNightingale Hastaneleri Nöroşürirji Bölüm Koordinatörü Prof. Dr. Cengiz Kuday, beyin tümörüne karşı geliştirilen aşının tamamen bilimsel denemeyeceğini, ancak bu konuda büyük araştırmalar olduğunu belirterek, ''2-3 yıl sonra bu aşı konusunda önemli ilerlemeler olacak. Kapı aralanmış oldu'' dedi.

Prof. Dr. Kuday, yaptığı açıklamada, beyin tümörünün, beyinde ortaya çıkan anormal hücre çoğalması ile karakterize kitlelerin genel tanımı olduğunu belirterek, çok sayıda çeşidi bulunan beyin tümörlerinin, cinsiyet, yaş ve ırk ayrımı yapmaksızın herkeste görülebildiğini ifade etti.

Beyin tümörünün sık görülen bir hastalık olduğunu vurgulayan Kuday, ''Her 100 binde 3 ile 4 kişide beyin tümörü var. Bunun yüzde 40'ı metastatiktir, yani başka organlardan kaynaklı. Diğer geri kalanı da primer, yani beynin kendinden kaynaklanan tümörlerdir. Türkiye'de her yıl 6 bin primer, 12-13 bin de metastaz kaynaklı beyin tümörü görülüyor'' dedi.
milli gazete


Güncel Haberler

MollaCami.Com