Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Cüce


Akıl, cüceler içinde belki en becerikli cüce; fakat muhakkak ki, bir cüce...

Mesafeleri karış karış ölçmeyi, zamanı tık tık saymayı,
develere çelme takmayı,
cücelere ökçeli iskarpin giydirmeyi,
denize dalmayı,
havada uçmayı,
daha birçok şeyi;
birçok şeyi bilir fakat birşeyi bilmez:

Eğer kırk bir mizan ve tecrübe işaretiyle defterinde kayıtlı değilse, bir kere birin kaç ettiğini...

Fakat bir büyüğün dediği gibi, ne sadece akılla olur, ne de büsbütün akılsız... Ona da vazife vermiş sahibi...

"Peygamberlik tavrı aklın verâsıdır" sözünden daha üstün bir hikmet dinlemedim. Büyük bir velînin bu muazzam buluşunu, büyük ve çilekeş İmam-ı Gazalî ne güzel ifadelendirmiş:

- Gördüm ki, akıl izmihlal içindedir ve her şer Peygamberin ruhaniyetine yapışma davasıdır; aklı bıraktım ve ona yapıştım.

Gerçek akılsız, dolayısiyle nasipsiz kimdir bilir misiniz? Ne aklın altında kalıp da onu hiç kullanmadan inanan, ne de aklın üstüne çıkıp onu akıl aleyhinde kullanarak inanmaya bakan... Akılsız, aklın içinde kalandır; akıl fıçısı içinde, "nârıbeyzâ"dan aşk parmaklariyle cidar pencereleri açamadan ve bu işte aklı kullanmadan ermeye de yol kapalı...

Akılla aşk nasıl geçinebilsin?.. Akıl, kemmiyetin uşağı; ve aşk, keyfiyetin meczubu... Keyfiyet ise şu kadar kırat pırlanta gibi kemmiyetin şahitliğine muhtaç...


Edebiyat

MollaCami.Com