Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Bi-ebî ente ve ummî yâ-Rasulellah

Bi-ebî ente ve ummî yâ-Rasulellah


Allah Resûlü (s.a.)'in sîretiyle iç içe yaşamak, hayatıyla hemhâl olmak ne güzel şey!..
Öyle şerefli bir Resûl ki, O'nu Rabbi terbiye etmiş ve terbiyesini en güzel şekilde yapmıştır. Öyle yüce bir Nebî ki, O'nun yüksek ahlakına, müminlerinlere karşı şefkatli ve mermahametli olduğuna bizzat Yüce Allah tanıklık etmiştir. Allah O'na bol bol lütuflar, ihsanlar bahşetmiş ve O'na daha fazlasını, rizasını vaat etmiştir. Ve O'nu sevdiği, arzu ettiği kıbleye yöneltmiştir.
Bu ne itibar!..
Canım kurban olsun senin yoluna, ey Allah'ın Resûlü.
Denk olmak şöyle dursun, hangi büyüklük yaklaşır senin büyüklüğüne; hangi makam bir olur senin makamınla?
Aksine:
***
Nasıl yükselir peygamberler Senin mertebene,
Ey göklerin ulaşamadığı Semâ.
Yaklaşamadılar bile Senin yüceliğine
Zira, parıltın ve nurun engel oldu onlara.
Suyun aksettirdiği gibi yıldızları,
Ancak sıfatlarını yansıttılar insanlara
***



Ey insanlar içinde Allah'ın en seçkin kulu, şereflilerin en şereflisi, peygamberler sultanı... Sende var olmuştur bütün güzellik, sende toplanmıştır cümle özellik. Her peygamberin hasleti sende mevcuttur. Onlardan üstün yanın ise pek çoktur...
Yüce Allah şahittir ki, sen büyük bir ahlak sahibisin...
Sen müminlere şefkatli ve de merhametlisin.
Sana biat edenler, ancak Allah'a biat etmiş olurlar.
Sana itaat edenler de Allah' itaat etmişler olurlar.
Şüphesiz Rabbin, sen hoşnut oluncaya kadar (isteklerini) verecektir"1
Anam baban sana fena olsun Ey Allah'ın Resûlü!
Hiç şüphesiz, sen Allah ile beraberdin, O da seninle...
Bütün insanlar içinde Yüce Allah'ın rızasına en çok koşan sen oldun. Allah da senin isteğine, senin arzuna başkaca hiç kimseye bahşetmediği ayrıcalıklarla karşılık verdi. Şöyle buyuruyor Yüce Rahmân:
"(Ey Muhammed!) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu (yücelerden haber beklediğini) görüyoruz. İşte şimdi seni, memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz"2.
Dikkat çekicidir ki, Allah Teala bu ayette, "hoşnut olacağımız" demiyor. Çünkü O, seni kendi hoşnut olacağı bir kıbleye çevirseydi, bu zaten senin de hoşnut olacağın kıble olacaktı.


Zira sen de ancak O'nun razı olacağı şeye razı olursun. Şu var ki, Yüce Allah burada tüm insanlara, cinlere, meleklere ve yalnızca kendisinin bildiği diğer bütün varlıklara, sana bahşettiği ayrıcalığı, sana ihsan ettiği özel makamı bildirmek istemiştir. Her şeyi en iyi bilen O'dur...
Hz. Musa ki, Allah Teala onu kendisine peygamber seçmiş, ona Tûr Dağı'nın sağ tarafından seslenmiş, konuşmak üzere kendisine yaklaştırmış ve onunla bizzat konuşmuştur. Böyle olduğu halde o, Rabbine şöyle
diyordu: "Rabbim, hoşnut olman için sana acele geldim"3 Oysa Yüce Allah, senin diğer insanlardan üstünlüğünü göstermek, hatta diğer peygamberlerden daha şerefli olduğunu belirtmek üzere; "Gerçekten Rabinin sana, sen hoşnut oluncaya kadar (isteklerini) verecektir"4 vaadinde bulunuyor.

Yine aynı Peygamber, "Rabbim! Gönlüme sağlık genişlik ver"5 diye dilekte bulunmuş ve sahip olmadığı bir şeyi Allah'tan istemişti. Yüce Allah da O'nun bu isteğini yerine getirmişti. Oysa, Allah Teala, daha sen istemeden senin arzunu bilmiş ve bunu derhal yerine getirmişti. Rabbimiz şöyle buyurmamışmıydı: "(Ey Muhammed!) Senin gönlünü açmadık mı?"6

Buhârî ve Müslim'in rivayet ettiği şu hadiste annemiz Aişe (r.a) ne kadar da doğru söylüyor:
"Ben kesinlikle inanıyorum ki, Rabbin senin istediğini mutlaka yerine getirecektir."7
Elbette... Çünkü seni Rabbin terbiye etti ve ne güzel terbiye etti.

3 Tâhâ, 20/84.
4 ed-Duhâ, 93/5
5 Tâhâ, 20/25
6 el-İnşirah, 94/1.
7 Buhârî, Tefsir, no: 4788; Nikah, bo: 5113; Fethu'l-barî, VII, 524; IX 164; Müslim, Rada', no: 1464.

Allah'ın Rahmet ve Mağfireti Üzerinize Olsun.

Kaynak; SAHABEDE PEYGAMBER SEVGİSİ (DR. M. ABDUH YEMANİ)



*********************************

Hz. Musa'nın adamları, Firavun ve ordusunun peşlerinden yetişip onları yakalamalarından korkuyor ve "İşte yakalandık"8 diyorlardı. Hz. Musa da; "Hayır Rabbim benimle beraberdir, bana elbette yol gösterecektir"9 diyerek onları sakinleştiriyordu. Benzer şekilde, Ebû Bekir mağarada senin için endişelendiğinde ona: "Üzülme, Allah bizimledir"10, dememiş miydin?
Ancak şu var ki, efendimiz Musa (r.a.)'ın Allah ile olan beraberliği sadece sadece kendisine özgü idi. Yanındakiler bu saadetten mahrum kalmışlardı. Oysa Yüce Peygamberimiz (s.a.), bu mukaddes, bu ilahi beraberliğin doyumsuz mutluluğunu hem kendisi yaşamış, hem de yanındakine yaşatmıştı. Allah Teala hayırlı sonu ikisine birden vaat etmişti.

"Şüphesiz ki biz, peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık"11
"Bazılarının da derecelerini yükselttik"12

Sana -ey kurban olduğum- demek ki, onların içinde derecesi en yüksek, mertebesi en yüce olansın. Bunu sen kendin söylüyorsun; Müslim'in rivayet ettiği Ebû Hüreyre hadisinde şöyle buyuruyorsun:
"Ben kıyamet günüde insanoğlunun efendisi olacağım. Kabri ilk açılacak kimse benim; ilk şefaat eden ve şefaati ilk kabul olunan da yine ben olacağım"13

Salât ve selâm sanin üzerine olsun, şöyle buyuran da yine sensin:

"(Kıyamet gününde) ben sırat köprüsünün başında durur, ümmetimin geçmesini beklerim. Derken, İsâ (a.s) çıkagelir ve "Ey Muhammed! İşte bütün peygamberler sana gelmişler , ricada bulunuyorlar; Allah'ın ümmetleri -amellerine göre- ayırıp dilediği yere göndermesini, onları mahşerin öldürücü sıkıntısından kurtarmasını istiyorlar". der.
O gün insanlar gırtlaklarına kadar tere gömülürler. Müminler için serin bir hava oluşurken, kâfirleri öldürücü sıkıntılar kaplar.
İsâ'ya: 'Ey İsâ! Ben gelinceye kadar bekle'. der giderim. Arş'ın altına varınca hiç bir meleğin ve hiç bir peygamberin görmediği şeylerle karşılaşırım. O sırada Allah Cibrîl'e vahyeder: ..."14

Hz. İsâ'nın ifadesine bakın. "İşte bu peygamberler sana gelmişler ey Muhammed, maruzatları varmış sana, ricaları varmış..." Onun bu sözünü duyup da Yüce Allah'ın şu beyanını hatırlamamak elde mi yâ Resûlallah: "Onlar kendilerine yazık ettiklerinde, sana gelip Allah'tan bağış dileselerdi ve Peygamber de onlar için bağış dileseydi, Allah'ın tövbeleri daima kabul ve merhamet olduğunu görürlerdi."15

__________________________________________________________
8 eş-Şu'arâ, 26/61.
9 eş-Şu'arâ 26/62.
10 et-Tevbe, 9/40.
11 el-İsrâ, 17/55
12 el-Bakara 2/253
13 Müslim, fedail, no: 2278; Ebu Davud ,Sünnet, no: 4763; Tirmizi, no: 3615. 3617. Ebu Davud'un rivayetinde "kıyamet günü" ifadesi yoktur. Tirmizi'de ise bu hadis, şu ifadelerle rivayet edilmiştir: "Toprak ilk defa benim üzerimden yarılacak ve cenet elbisilerini ilk defa ben giyeceğim. Sonra Arş'ın sağ tarafından kalkacağım. Benim dışımda yaratılmışlardan kimse bu makamdan kalkamayacak" Yine Tirmizi'de rivayet edilen bu hadisin Ebu Saîd el- Hudrî tarikinde ise şu ifade yer almaktadır: "O gün Adem ve diğer bütün peygamberler benim sancağım altında olacaklar."
14 Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, III, 178; Heysemî bu hadis için, "Senedi, Sahîh'in senedidir." demiştir. Bkz. Mecma'u'z-zevâid, X, 373-374.
15 en-Nisâ, 4/64.

Kitab adı; SAHABEDE PEYGAMBER SEVGİSİ (DR. M. ABDUH YEMANİ)


Sevgili Peygamberimiz

MollaCami.Com