Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Her işe besmele ile başlamanın ne faydası var?

Besmele ile başlamak

Her hayırlı işe Allah'ın ismi ile başlamak; o işin güzel bir şekilde tamamlanmasına vesile olduğu gibi aynı zamanda sevablı bir ibadet ve kuvvetli bir sünnettir. Kur'an-ı Kerim'in surelerinin başlarına ve mübarek kitapların ilk sayfalarına bakanlar, besmelenin üstünlüğünü hemen anlayacaklardır. İmam-ı Şafii besmelenin öneminden bahsederken: ''Besmele bir âyet olduğu halde önemine binaen Kuran'da yüz on dört defa nâzil olmuştur,'' demiştir. Peygamberimiz (s.av): '' Bismillahirrahmânirrahîm ile başlamayan her hayırlı iş güdüktür.'' (hayrı kesiktir) buyurmuştur

Besmelenin manası:'' Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle '' demektir. Hangi işi yapıyor ve hangi fiili işliyorsak mesela; yemek yiyorsak; '' Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismi ile yerim,'' demektir. Uyuyorsak; uyuyorum, yürüyorsak; yürüyorum, Çalışıyorsak; Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismi ile (O'nun adına O'nun namına) çalışıyorum, demektir. Besmelede bulunan isimler; Allah, Rahmân ve Rahîm'dir. Allah ismi Cenâb-ı Hak Teâlâ için özel bir isimdir. Allah Teâlâ'dan başkası için kullanılamaz ve kullanılmamıştır. Nitekim Meryem suresinde şöyle buyurulur: '' Göklerin, yerin ve ikisinin arasında olan her şeyin Rabbidir O. Öyleyse yalnız O'na kulluk et. Ona ibadetinde sabır ve sebat göster. Ona denk ve adaş olacak hiç kimse bilirmisin?'' (2) Rahmân ve Rahîm isimleri, Rahmet ve merhamet sahibi anlamınadır. Rahmân'da dünyada bütün mahlukâta rızık verme anlamında umum manası vardır. Rahîm'de ise, Gafûr manasında, Âhirette mü'minlere kâfi anlamına hususî bir mana vardır. Bu manadan dolayı; ''Ey dünyanın Rahmânı ve ey Âhiret'in Rahîmi,'' denilmiştir.


Her işe Allah'ın ismiyle başlamanın ne faydası vardır?

Kur'an, insandan bahsederken:'' İnsan zaif olarak yaratılmıştır,'' (3) buyurmaktadır. Gerçekten de insan çok zaiftir. Belaları ve musibetleri çoktur. Aynı zamanda insan çok âcizdir; hayat yükü ise pek ağırdır. Fakirdir; ihtiyaçları pek çoktur. Arzuları ebede kadar uzanır. Bir çiçeği arzu ettiği gibi ebedî bir cenneti de arzu eder. Yılandan akrepten, veba ve zelzeleye kadar pek çok düşmanları ve korkuları vardır. Bütün bunlara karşı tek başına karşı koyması, dayanması imkansızdır. Her şeyin dizgini elinde, her şeyin anahtarı yanında olan; her yerde hâzır ve nâzır bir kudrete güvenmesi, âciz kaldığı işlerinde, yardım çağıracağı bir yüce yaratıcıya sığınması gerekmektedir. İşte besmele; bu işin şifresi ve anahtarıdır.

Bir yerden diğer bir yere gitmek istediğimizde, o yerde bize yardım edecek, himaye edip koruyacak, arkamızda duracak hâmiler araştırırız. Oralarda onun adıyla gezmek, onun koruyuculuğunu kullanmak isteriz. Hatta bir devletten diğerine seyahat etmek istediğimizde elimize, bir pasaport ve vize almak durumundayız. Aksi takdirde oralarda emniyetle gezmemiz, rahat bir yolculuk yapmamız mümkün olmaz. Şöyle de denilmiştir; bedevi Arap çöllerinde gezen adamın, bir kabile reisinin ismini alması ve himayesine girmesi gerekir. Yoksa; şakilerin şerrinden kurtulup ihtiyaçlarını tedarik etmesi imkansız dır. Bir isme dayanarak gezen ve seyahat eden kimse, bir yol kesiciye bir haramiye rast gelse:''ben fülan kimsenin adı ve himayesiyle geziyorum,''der. Şâki defolur gider, ilişmez. Bir çadıra girse o nâm ile hürmet görür.

Evet insan bir yolcudur. Şu dünyamız ise bir çöl mesabesindedir. Âdem oğlunun âcizliği ve fakirliği hadsiz, düşmanları ve ihtiyaçları nihayetsizdir. Madem böyledir; şu dünya sahrasının Ebedî Mâlikinin ve Ezelî Hâkiminin ismini almak, böylece bütün kainatın dilenciliğinden ve her hâdisenin karşısında titremekten kurtulmak en akıllı ve karlı bir yoldur. O isim, yukarıda da işaret ettiğimiz gibi bütün mübarek kitapların başlarına yazılan Rahmân ve Rahim olan Allah'ın ismidir.


Besmele, bir İslâm alametidir. Onu dili ile söyleyen kimsenin Müslümân olduğu anlaşılır. Besmele, aynı zamanda Kalemin yazdığı ilk şeydir. Peygamberimiz (s.a.v) hadis-i şeriflerinde:'' Kalemin ilk yazdığı şey bismillahirrahmanirrahim dir. Cibril onu bana getirdiğinde üç defa tekrar edip şöyle dedi:'' Bu senin ve ümmetin içindir,'' buyurdular. Besmele okumanın, her hayırlı işe onunla başlamanın önemi açıktır. Bu konuda gelen hadis-i şeriflerden bazılarını aşağıya alıyoruz:

Huzeyfe (r.a) anlatıyor:'' Biz Rasulullah (s.a.v) in yanında yemeğe oturunca, Rasulullah (s.a.v) yemeğe başlamadıkca, kesinlikle elimizi yemeğe vurmazdık. Bir seferinde yine Onunla yemeğe oturmuştuk. Derken küçük bir kız çocuğu geldi, sanki arkasından bir iteni var gibi hemen elini yemeğe soktu. Rasulullah (s.a.v) elinden tuttu. Arkadan bir bedevî geldi, sanki onun da arkasından iten biri vardı, alelacele o da elini yemeğe soktu.. Rasulullah (s.a.v) onun da elinden tuttu. Ve şunu söyledi:'' Şeytan, üzerine Allah'ın ismi zikredilmeyen yemeği kendine helal addeder. Nitekim, sayesinde yemeğimizi kendine helal kılmak için bu cariyeyi getirdi. Ben de elinden tuttum. Bunun üzerine şu bedevîyi getirip onunla yemeği kendine helal kılmak istedi, ben onun da elinden tuttum. Nefsim elinde olan Zât-ı Zülcelal'e yemin olsun ki; şeytanın eli, o ikisinin eliyle birlikte avucumdadır.'' Rasulullah (s.a.v) bunları söyledikten sonra besmele çekip yemeğe başladı (4)

Hz Âişe (r.anha) anlatıyor:'' Rasulullah (s.a.v) buyurdular ki:'' Sizden biriniz bir şey yerse bismillah (Allahın adıyla) desin. Başta söylemeyi unutmuşsa, sonunda şöyle söylesin; ''Bismillâhi fi evvelihi ve âhirihi'' (başında da sonunda da bismillah) (5)


Yine Hz Âişe (r.anha) anlatıyor:'' Rasulullah (s.a.v) ashabından altı kişi içerisinde yemek yiyordu. Derken bir bedevî geldi (besmele çekmeksizin) iki lokma yiyiverdi. Rasulullah (s.a.v):'' Eğer bu adam besmele çekseydi yemek hepinize yeterdi!'' buyurdu. (6)


Vahşî ibn-u Harb anlatıyor:'' Rasulullah (s.a.v) in ashabı dediler ki:'' Ey Allah'ın Rasulü! Biz yiyoruz, ancak bir türlü doymuyoruz (ne yapalım?) Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v):'' Ayrı ayrı yemekte olmayasınız,'' diye sordu. 'Evet' dediler. Rasulullah da:'' Öyleyse yemeğinizde toplanın (bir sofra kurarak hep beraber yiyin) yemeğe Allah'ın ismini zikrederek (Bismillahirrahmanirrahim diyerek) başlayın. Böyle yaparsanız yemeğiniz, hakkınızda mübarek kılınır.'' (7)

Ümeyye ibn-i Mahşiyy (r.a) anlatıyor:'' Rasulullah (s.a.v) otururken bir adam besmele çekmeden yemek yiyordu. Yemeği yemiş geriye tek lokması kalmıştı. Onu ağzına kaldırırken:'Bismillahi evvelehû ve âhirehû' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v) güldü ve:'' Şeytan onunla birlikte yemeye devam etti. Ne zaman ki Allah'ın ismini zikretti, (şeytan) karnındakileri hep kustu!'' buyurdu (8)


Hz Câbir (r.a) anlatıyor:Rasulullah (s.a.v) buyurdular ki:'' Kişi evine döndüğü zaman içeri girerken ve yemek yerken Allah'ın adını zikrederse, şeytan (avanelerine):'' size burada gecelemek de yok akşam yemeği de yok!'' der. Ama kişi eve girerken Allah'ı zikreder fakat akşam yemeğini yerken zikretmezse, şeytan (avanelerine):'' akşam yemeğine kavuştunuz ama burada gecelemek mümkün değil!'' der. Adam eve girerken ve yemeğe başlarken 'Bismillah' diyerek Allah'ı zikretmezse, şeytan (avanelerine):'' Yemeğe de yetiştiniz, yatmaya da!'' der. (9)

Buhârî'nin İbn-i Abbas (r.a) dan rivayetinde Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır: '' Şayet sizden birisi eşine yaklaşmak istediğinde:'' Bismillah. Ey Allah'ım! Beni şeytandan, şeytanı da bize ihsan ettiğin (çocuk) den uzaklaştır.'' Der. Sonra aralarındaki bu yakınlıktan onlara bir çocuk takdir edilir veya hükmedilirse; Şeytan o çocuğa ebediyyen zarar veremez.'' (10)

Bütün bu rivayetler ve son zamanlarda bilim adamlarının akıllara hayretler veren buluşları, bir işe başlarken besmele çekmenin ve yüce yaratıcının isimlerinden bir isimle o işi açmanın dinimizdeki önemini daha fazla ortaya koymuştur. Sızıntı dergisinde yayınlanan Saffet Senih beyin 'Su kristallerinin sırları' başlıklı yazısında; Japon bilim adamı Prf. Dr. Masaru Emoto'nun su kristalleri üzerindeki araştırmalarına yer vererek şöyle demektedir. ''Emoto içinde 70'ten fazla kristal resmi bulunan 'Su kristalleri' adlı eserinde ''su cansız bir madde değil, canlı ve duyguları algılayan kristallerden oluşmaktadır.. Su çevresinden pozitif ve negatif bilgileri alır ve ona göre tepki verir.'' Diyor. Emoto'nun araştırmalarına göre su kristalleri, dış çevre tesirlerinin yanı sıra, müzik, söz ve kavramlara da tepki veriyor...Su, ne kadar sevgi, duygu ve âhenk dolu söz ve musikî ile karşılaşırsa; altıgen kristal yapısı da o kadar güzel ve düzgün olmaktadır. Meselâ çekilen fotoğrafların birinde suyun yanında "şeytan" dendiğinde, kristaller kaotik bir biçime girerken, diğerinde de güzel sözlerle duâ edildiğinde, suda, berrak ve estetik yapısı ile mükemmel bir altıgen ortaya çıkıyor. Emoto, bu çalışmalarıyla görünmeyen bir ruh âleminin varlığına da işaret ediyor..''

''Bütün bu ilmi gerçeklerden hareketle Allah'ın nimetlerine karşı tavrımızı ayarlamamız gerekiyor. Meselâ yemeğin başında besmele çekmek, sonunda 'elhamdülillah' deyip şükretmek, ortasında bu harika nimetleri bize ihsan eden Cenab-ı Hakk'ın kerem ve lutuflarını düşünmek gerekiyor''

Evet,bütün hayatını bir duâ ve zikir manzumesi halinde yüce yaratıcıya bağlı bir şekilde yaşayan Rasul-ü Ekrem (s.a.v) in her iş ve davranışa âit duâları, zikirleri; bizim için ne kadar değerli bir talim ve terbiye olduğu, şimdi daha açık bir şekilde ortaya çıkıyor.



KAYNAKLAR __________________________________________________ _____________
1-Hadis Ansiklopedisi. İbrahim Canan. C:8, S:362
2-Meryem, 19/65
3-Nisa, 4/28
4-Müslim; Eşribe, Ebu Dâvud; Et'ıme, .a.g.e
5-Ebû Dâvud; Et'ıme,Tirmizî; Et'ıme, a.g.e
6-Tirmizî; Et'ıme, a.g.e
7-Ebû Dâvud; Et'ıme, İbn-ü Mace; Et'ıme, ag.e
8-Ebu Dâvud; Et'ıme
9-Müslim; Eşribe, Ebû Dâvud; Et'ıme
10-Buhârî, Kitab-ün Nikâh; 66


Hayatın İçinden İslam

MollaCami.Com