Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Ölümü Sevmek

Nasıl Öleceğiz


Her sabah binbir ümit ve neşe ile bizi hayata çağıran o kadar iş ve o kadar ses var ki, gözlerimizi açar açmaz bir koşuşturmadır başlıyor... Ve kendimizi birdenbire yaşamın tam ortasında buluyoruz.

Şu eksik, bu lâzım, haydi onu da yapayım derken, ertelediğimiz nice güzellikler hep bir başka güne taşınıyor. Birbiri ardınca nice mevsimler geçiyor. Halbuki, yaşadığımız bir başkasının hayatı değil, kendi hayatımız. Harcadığımız, kendi ömür sermayemiz. Görülecek o kadar güzellik, anlatılacak o kadar harika şey hep mahzun, hep bir kenarda bizi bekliyor. Susturulmuş veya küstürülmüş çocuk gibi, boynu bükük ve mahzun, hep bekliyor onlar. Döner de bir gün bakarız, farkederiz diye...

Baharın dört bir yandan sarmaladığı ve cihetsiz kuş seslerinin ruhumuza ilâhî bir hazzı, ulvî bir zevki tattırdığı erteleyemediğimiz bir zaman diliminde çok sevdiğim bir kardeşimle sohbet ediyorduk. Uzun süren dalgınlığımın ardından, ne düşündüğümü sordu.

Ben de:

— Öteden beri bunca insan nasıl öldü, son nefesini nasıl verdi ve acaba neler hissetti diye düşünürdüm. Şimdi ise nasıl ve ne halde öleceğimi merak ediyorum, dedim.

Bu gibi durumlarda tekellüfsüz fakat hikmetli bir cevabı olurdu her zaman.

— Cevabı belli abi, dedi.

— Nasıl yani, dedim.

— Hz. Peygamber “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz” buyurmuş. Ölümünü merak ediyorsan, yaşadığın hayata bakmalısın.

Birden beynimde şimşekler çaktı:

— Ama, dedim, sadece ölümü değil, ölümden ötesini de merak ediyorum.

— Onun da cevabı aynı hadisin devamında. Yani, “Nasıl ölürseniz, öyle de dirilirsiniz.”

Merakımı giderecek başka cümleler aramaya gerek kalmamıştı. O güzel insan, sevgili Peygamber, insanları en doğru seçime iki cümle ile davet ediyordu. Nefsimizin bizi bu kadar içinde olduğumuz bir gerçekten alıp dâ nerelere taşıdığını anlamak için bu hatıra yeter.

Gide gide ölüme varacağımızı zannediyoruz. Gide gide ölüme varılmıyor. Ölümle beraber gidiliyor. Ölüm hayatın gölgesi; onu bundan, bunu ondan ayırmak zor. Ama bir tecelli oluyor ve hayatın önünü kesiyor ölüm. Ecel gelince, başağrısı bahane... Gide gide ölüme varılsaydı, gidemeden ölenler olmazdı. Doğduğu günde ölenler var. Ha bir adım, ha yüz adım farketmiyor. Uzunluk veya kısalık bize göre bir kavram. Çok kısa sürede Rabbini razı eden işler yapıp da vefat eden ile yüz sene yaşamış olup da Yaratıcısından haberdar olmamış biri aynı kefede değerlendirilmez. Ölüm hayatın içinde olmasaydı, hayat bu kadar güzel ve çekici olur muydu? Hayatı güzelleştiren, belki de bu geçici ve fani yönü. Hayat bitmese, ölüm başımıza gelmese, ahirete nasıl geçilecekti, düşünülmeye değer doğrusu. Burada kalan dostların sayısının azaldığı, ahirete gidenlerin ise her gün çoğaldığı bu diyarda gurbetimiz oraya, anavatana geçmekle ve dostlarımıza kavuşmakla sona erecek. Hasret Sevgililer Sevgilisine kavuşmakla bitecek.

“Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber,

Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?”

Ölüm saatinden daha güzel bayram mı arıyorsun ey nefsim? Dostum beni çağırdığı zaman nasıl koşarak gitmem ki? Yalnızlık çevremi kuşatmaya başlamışsa...

Selim Gündüzalp

emeğine sağLık..ALLAH razı oLsun..

“Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz”

“Nasıl ölürseniz, öyle de dirilirsiniz.” :'( :'(

RaßßiM sevgiLiye kavuşan kuLLarında eyLesin İNŞALLAH...

“Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber,

Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?”


teşekkürler Allah razı olsun


“Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber,

Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?”


teşekkürler Allah razı olsun

amin cümlemizden

“Nasıl ölürseniz, öyle de dirilirsiniz.”



İbn-i Ebi Dünya, Ka'b'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: Salih kul, kabrine konulduğu zaman, namaz, oruç, hac, cihad,sadaka gibi sâlih amelleri etrafını sararlar. Azap melekleri ayakları tarafından gelirler. Namaz der ki, uzaklasın, size yol vermem. Al­lah için arkadaşım çokça namaza duruyordu. Melekler baş tarafın­dan yaklaşmak isterler. Oruç kalkar;

«Size yol yok, Allah için dünyada çokça aç ve susuz kaldı,» der. Cesedi tarafmdan gelmek isterler. Hac ve cihad kalkar;

«Bu adam kendini çokça yordu, hac etti, cihad etti. Size, ona yol yok, derler.

Elleri tarafmdan gelmek ister, sadaka der ki;

«Geri dönün, bu eller Allah'ın yolunda nice sadaka vermiştir, size yol veremem. Bunun üzerine, sağken ve ölü iken de ne iyisin» diye ona söylenilir. Sonra rahmet melekleri gelir. Ona Cennetten bir yatak ve Örtü getirirler. Göz alacak kadar kabri genişlenir. Cen­netten bir kandil getirilir. Kıyamette Allah onu diriltinceye kadar kabrini aydınlatır.(Kabir Alemi,Celaleddin Es-Suyuti)

Ne mutlu böyle diriltilene!

Allah razı olsun.Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz,nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz,nasıl dirilirseniz öyle hesab verirsiniz.Allah,ım cümlemize razı olacağı şekilde yaşamayı ve ölmeyi nasib etsin.Gözlerin görmediğini gönüller görür,gönüller görünce göz dünyaya kör olur.Allah,a emanet olunuz.


“Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber,

Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?”


teşekkürler Allah razı olsun

amin cümlemizden inşallah


Allah razı olsun.Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz,nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz,nasıl dirilirseniz öyle hesab verirsiniz.Allah,ım cümlemize razı olacağı şekilde yaşamayı ve ölmeyi nasib etsin.Gözlerin görmediğini gönüller görür,gönüller görünce göz dünyaya kör olur.Allah,a emanet olunuz.


emeğine sağLık..ALLAH razı oLsun..

“Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz”

“Nasıl ölürseniz, öyle de dirilirsiniz.” :'( :'(

RaßßiM sevgiLiye kavuşan kuLLarında eyLesin İNŞALLAH...


aminnn...

hasret sevgililer sevgilisine kavuşmakla bitecek :'( :'(

ölüm hayatın içinde olmasaydı,
hayat bu kadar güzel ve çekici olurmuydu ;)

emeğine sağlık kardeşim :)

"Her can ölümü tadıcıdır" (Âl-i İmrân, 3/185)

Allah cc razı olsun kardeşim.

amin cümlemizden inşallah

Paylaşım için teşekkürler


Hayatın İçinden İslam

MollaCami.Com