Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Aman! Çocuğu kucaga alıstırma!..

Kendi kendine yiyip içemeyen, sağa sola dönemeyen, her şeyiyle dış çevrenin yardımına bağımlı bir küçük bebekçiği nasıl kucağınıza almalısınız ki buna sakın alışmasın?.. Ağlasa kulak tıkayarak onu odaya terk mi etmelisiniz? Karnını doyurup altını temizledikten sonra hemen yatağına yatırarak hızla uzaklaşmak mı lazım? Hepsini yaptınız diyelim, çocuğu kucağınıza almadan nasıl emzireceksiniz ki, yeni doğanlar saatlerce kucakta uyuyarak keyiflene keyiflene emmeyi tercih ederler.

İşin garibi çocuğu kucağa alıştırma korkusu taşıyanlar yaş ortalaması ortanın üstünde teyzeler. Vaktiyle, evde işleri yetiştirmek için çocuklarını kucaklarına almaktan kaçınmışlar. O zamanki şartlar da bunu gerektiriyor. Her şey elde yıkanıyor, evlerin çoğu sobalı vs. Zamanla şartlar tamamen değişse de teyzelerimizin korkusu taptaze. Tavsiyelere tam gaz devam ediyorlar.

“ÇOCUĞU BIRAK O AĞLAR AĞLAR SUSAR” DERLER BİR DE!

Hali vakti ortalama genç bir anne düşünün, bulaşıkları çamaşırları makine yıkıyor, eve bir kap yemek pişirebilse yetiyor. Buna rağmen çocuğunu kucağına almayıp da o boşlukta gün boyu televizyon mu izlemesi gerekiyor? Üstelik çalışıyorsa belirli bir süre yasal izni var. Evde çocuğuna bakmak için işten ücretsiz izin de alabiliyor. Çocuğuna bakmak için 6 ay işten ücretsiz izin alan bir arkadaşıma komşu kadın büyük bir içtenlikle tavsiyelerini sıralıyordu. “Çocuğu ağlıyor diye hemen kucağına alma. Yatır yatağa ağlasın. Ağlar ağlar susar…” Arkadaşım, “Çocuğum kendi kendine ağlayıp susacaksa benim evde bulunma mantığım ne o zaman” diyerek bu tavsiyelere karşı çıkıyordu.
Kadınlarımız bir dönem o kadar zor ortamlarda çocuk büyütmüşler ki, çocuğu ağladığı zaman kucağa alıp sevmenin, dokunmanın, onunla konuşmanın çocuk üzerindeki etkileri üzerinde kafa yormaya vakit bile bulamamışlar. Yaşlı bir kadının bebek sevmesi ile gençlerin yaklaşımı arasında çok fark olabiliyor. Toplum olarak sevgimizi gösteremeyişimiz, çocuğumuzun yanağına dokunup sevgi sözleri söyleyemeyişimizin kökleri annesi evde, tarlada iş yetiştirme telaşesi içindeyken elinde bir kuru ekmekle kapı önlerinde büyüyen çocukluklarla çok yakından ilintili. Pek çok açıdan aile değerleri kopmuş olan batılı ülkeler sevgiyi iyi ifade etme noktasında daha 1. Dünya Savaşı yıllarında çalışma yapmaya başlıyor. Almanya’da yetim kalan çocukların barındığı bir kreşte ilginç bir gerçekle karşılaşılıyor. Bebekler bir bir ölmeye başlıyor. Sadece bir bebek hayatta kalıyor. Geceleri kreşi temizlemeye gelen bir kadının bu bebeğe özel bir ilgi duyduğu, her akşam kucağına alarak sevdiği öğreniliyor. Dokunma ihtiyacı kısmen karşılanan bebeğin hastalıklara karşı direnç geliştirdiği sonucuna varılıyor.

KUCAĞA ALMAK ŞIMARTMAZ, SEVGİ VE HUZUR VERİR

Dokunmanın hem duygusal zeka, hem de dil gelişimine hayli katkısı olduğu artık her uzmanın ifade ettiği bir gerçek. Büyüklerin bahsettiği gibi kucağa almak çocuğu şımartmıyor, aksine sevgi ihtiyacının karşılandığı hissiyle anneyle daha iyi iletişim kurmasını sağlıyor. Babanın kucağa alması ise özgüveni pekiştiriyor. Sevgi çocuğu şımartmıyor, sevgisizlik ya da sevginin doğru ifade edilemeyişi sorunları beraberinde getiriyor.

Dokunma sırasında vücutta oxytacin denilen gevşeme hormonu devreye giriyor. Bebeği kucağınıza aldığınızda ağlamasının durması, ağrıdan ağlıyorsa daha az ağlaması bu gerçeğe işaret ediyor. Horward Tıp Fakültesinde yapılan bir araştırma bu konuyu genişletiyor. Aynı hastalıktan ameliyata girecek olan çocuklar iki gruba ayrılıyor. Birinci gruptakilerle doktorlar sırtlarını sıvazlayarak konuşuyor. Ameliyat hakkında bilgiler veriyor. Diğer grupla dokunmadan konuşuyorlar. Ertesi gün sevgiyle sırtları sıvazlanan çocukların ameliyat sonrası daha kısa sürede toparlanıp hastaneden taburcu oldukları görülüyor.

Kucağa alınan bebeklerin daha az ağladıkları görülüyor. “Bebek her ağladığında kucağa alınmalı mı?” sorusuna Gelişim Uzmanı Psikolog Sinem Olcay, “ Evet bebek her ağladığında kucağa alınmalı, duyarlı bir ebeveyn olmak bunu gösterir” diyor. Çünkü bebekler sebepsiz ağlamıyor. Karnı tok, altı temiz ve sağlıklı olsa da o an yine ağlayabilir. Kucağa alınmak, sosyal ortama dahil olmak ister. Psikolog Olcay annelere, “Bebeğinizi mümkün olduğu kadar kucağınıza alın, sevin, okşayın, masaj yapın, ona güzel sözler söyleyin” diyor. Çünkü bebek bir döneme kadar dışarıdan gelecek ilgiye bağımlı olarak yaşıyor. Bebekler ağladıklarında sevgi dolu bir cevap almak istiyor. Bu istekleri karşılanmadığında güvensiz, nedensiz yere ağlayan, huzursuz, anneyle göz teması kurmak istemeyen tavırlar gösterebiliyorlar.

EV İŞLERİ YETİŞMEZ KORKUSUNDA BABANIN ROLÜ VAR MI?

Evde her şeyi yerli yerinde görmeye alışkın olan bazı babalar bebek nedeniyle her yer dağınık yahut yemek olmadığında eşini beceriksizlikle suçlayabiliyor. Bu durumun geçici bir süreç olduğunu, çocuk büyüdükçe pek çok şeyin düzene gireceğini düşünüp biraz sabır gösterebilseler keşke. Önemli olan çocuğun en iyi şekilde bakılmasıdır. Bu gerçeği eşlerine hissettirip ellerinden geliyorsa ev işlerinde yardımcı olabilseler… Zaman hızla akarken çocuk büyüyüp çıkar ama ev işleri ve dünya telaşı devam eder. Çocuğunuz sevgi doluysa bebekliğinin hakkını vermişsiniz demektir…

Hanzade YÜCEL

Semerkant Aile Dergisi

cok güzel bir yaziyi paylasmissiniz, tesekkürler....

bende yeni anne olanlara hep söylüyorum: Sakin kimsenin lafini dinlemeyin, bebegin o en tatli dönemlerini doyasiya onu simartarak cikarin , diye...

Zaten yillar gectikten sonra insan bir düsünüyor, nede hizli gecmis o kucak dönemi... Keske daha cok kucagimda tutsaydim diyor insan....

çocuğu kuçağa alıştırmayın doğru
siz ağlamısn diye onu sürekli kuçağınızıda tutarsanız işleriniz kalır.
çocuk kucak bağımlısı olur,
Bir tanıdığım vardı ,
çocukğu kucağında uyuturdu ,uyurkende onu kucağında tutardı,
çocuk kucağa alıştı uyuduğunda yatağına bırakırsan uyanıyor.
Böylede bir durum var dozunu iyi ayarlamak lazım.
sevginin de bir dozu olmalı,
sevgi vermeli fakat nerde çocuğun durması gerekiyor ,
onuda vermeli ,
çocuğun her istediğini yaparsanız ileride mutsuz bir birey yetiştirmiş olursunuz.
çünkü küçükken her istediğin elde etmeye alışmıştır.

teşekkürler degerli kardeşim


Çocuk Egitimi ve Gelişimi

MollaCami.Com