Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


ZAMAN: "SARKOZY, TÜRKİYE'NİN AB'YE GİRMESİNE NEDEN İZİN VERMEK İSTEMİYOR?"

BAKÛ, 28/07(BYE)--- Tirajı 6 bin olan ve haftada üç kez yayımlanan iktidar eğilimli Zaman gazetesinin 28 Temmuz 2009 tarihli sayısında, Ürfan Memmedli imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında yayımlanan makalenin çevirisi şöyledir:

Haberiniz vardır, Türkiye'de "One Minute" kitabı yayımlandı ve yayımlandığı an hepsi satıldı. Hiçbir sanatçının albümü bile bu kadar hızla satılmadı. Biz bu konuyla biraz dalga geçiyoruz ama galiba bu "one minute", ABD'de vurulan ikiz kulelerden bile daha çok gündeme oturdu. "One minute"tan sonra Arap camiasında Türkiye'ye ilişkin tutumda yeni aşama başladı. Yahudi liderini bugüne kadar dünyanın gözü önünde bu şekilde suçlayan olmamıştı. Erdoğan'ın "one minute"ı ile galiba dünyanın Yahudilere ve İsrail Devletine ilişkin tutumu değişti. Ancak, mesele şu ki "one minute" Erdoğan'ın kendisine de pahalıya mal olacak. Erdoğan, hâlen bazı görüşmelerde şu "one minute"ın acısını çekmek zorunda kalıyor.

Neyse, geçelim bu konunun farklı bir yönde devamı olan Türkiye'nin AB üyeliği konusuna. Hatırlarsanız, Türkiye Kopenhag Kriterleri'ni imzaladığında, AB liderleri hiçbir şart koşmadan açık bir şekilde, söz konusu belgede yer alan yükümlülükleri yerine getirdikten sonra Türkiye'nin AB üyesi olabileceğini vurgulamışlardı. Eski Almanya Başbakanı Schröder de eski Fransa Cumhurbaşkanı Chirac da arada sırada muhalif sesler çıkarsalar da genelde Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkmıyorlardı. Onların şimdiki halefleriyse bunu olumsuz yönde değiştirmek istiyor. Türkiye'nin AB'ye tam üye olamayacağını söyleyen Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, imtiyazlı ortaklık teklif ediyor. Tabii ki Sarkozy, bunu söylediğinde, Türkiye'nin soyut imtiyazlı ortaklık statüsünü kabul etmeyeceğini çok iyi biliyor. Peki Sarkozy'nin bu sert tutumunun arkasında ne var? Son dönemlerde basında, Sarkozy'nin annesinin de babasının da Yahudi olduğu açık bir şekilde ifade ediliyor. Bu durumda Sarkozy'nin üyeliğe karşı çıkmasının nedenini anlamak zor değil. Dikkat ederseniz, ABD'li yetkililerin Türkiye ile ilgili tutumunda da aynı etken açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Demokrat Partide Yahudilerin önemli bir güce sahip olmadığı seziliyor. Demokratların şu anki Başkanı Barack Obama ile selefi Bill Clinton, Türkiye konusunda Cumhuriyetçilerden daha samimi davranıyordu.

Sarkozy konusuna geri dönelim:. Evet, Sarkozy'nin, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkmasının nedenini araştıralım. Yahudilerin kutsal kitabı olan Tevrat'ta açık bir şekilde, şu anki Mezopotamya topraklarının Yahudilere vadedildiği belirtiliyor. Bu toprakların büyük bir bölümü Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu bölgesini ve Irak'ın kuzeyini kaplıyor. Şimdi kendiniz bir düşünün, Türkiye bu şekilde AB üyesi olursa İsrail ve Yahudilerin 50 veya 100 yıl sonra Türkiye'den bu toprakları talep etmesi zor olabilir. Çünkü AB gittikçe bütünleşiyor ve üye ülkelerin hepsinin toprak bütünlüğü ve çıkarları göz önünde bulunduruluyor. Yani, bugün Türkiye AB üyesi olursa Yahudiler, Tevrat'ta vadedilen toprakları ele geçirmek için sadece Türkiye ile değil, Avrupa'nın tamamıyla karşı karşıya kalmış olacak. Bu nedenle Yahudi asıllı Sarkozy, Türkiye'ye engel olmaya çalışıyor. Türkiye'nn Güneydoğu Anadolu bölgesine herhangi bir statüde özerklik verilmesi isteniyor. Aslında bu özerklik konusu, İsrail'in gelecek planlarının ön aşaması.


Buyurun, Fransa'nın Türkiye konusundaki tavırlarını anlamanın zor olmadığını anladığımızı düşünüyoruz.




haberi ilk bbc türkçe servisinden duymuştum.

görünen de o zaten

böl parçala yut..

kimse bütün bir türkiyeyi yutmak için cesaret edemez. ama türkiyeden ayrılmış bir güneydoğuyu ele geçirmek daha ucuz ve kolay olacaktır.

peki adamların nüfusu yok nasıl oraları alabilirler?

nüfus dediğin nedir ki? 100 yıl bir topraklarda savaş çıkarsan nüfusun artmasını durdurur hatta geriletirsin. bu 100 yıl içinde sen de doğan cocuklara tonlarca para öder ve ısrarla nüfus artışına baskı yaparsan her aile en az 10 cocuk getirirse o 100 yılda tüm bölgeye yetecek nüfusta gelmiş olur

hükümetin örnek gösterdiği ispnaya modeli ekonomik olarak özerkliği kapsayan bir model. ingiltere modeli sadece dış işlerinde merkezi hükümete bağlı tamamen bağımsız bir bölgeyi kapsayan modellerdir. yani yapılmaya çalışılan ortada....


Güncel Haberler

MollaCami.Com