Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


dünyamızın bekçilerini biliyormusunuz?

Göktaşı ve kuyruklu yıldız nedir? Herhangi birinin Dünya ile yapacağı bir çarpışma nelere sebep olabilir? Allah bunlara karşı Dünyayı nelerin vasıtası ile koruyor? Tüm bu soruların cevabı Mehmet Akyürek'in kaleminden..


Dünyamız uzaklardan, çok uzaklardan yola çıkmış olan milyonlarca göktaşı ve kuyruklu yıldızın tehdidi altında yörüngesinde akıp gitmekte.

Bu yoğun bombardımanda milyarlarca senedir sadece birkaç kere isabet almışız. Tabii bu da Rabbimizin takdiri neticesinde dünyada çağların kapanıp yenilerinin açılmasını sağlamış. Bakalım nasıl olmuş...

Göktaşı ve kuyruklu yıldız nedir? Herhangi birinin Dünya ile yapacağı bir çarpışma nelere sebep olabilir? Allah bunlara karşı Dünyayı nelerin vasıtası ile koruyor, bunları görmeden önce dikkatlice okuyup kafamızda Güneş sistemimizin bir resmini çizelim.

Güneş sistemi, merkezde Güneş, sırasıyla Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün ve Pluton olmak üzere 9 gezegen ve bunların aylarından oluşur. Mars ve Jüpiter arasındaki boşlukta Asteroid kuşağı adı verilen ve küçüklü büyüklü milyonlarca göktaşından oluşan bir bölge vardır. Pluton’un uzağında ise Kuiper Kuşağı denilen ve yine milyonlarca donmuş kaya parçası ve gezegenimsi cisimler barındıran bir bölge yer alır.

Daha da uzaklarda içinde kuyrukluyıldız çekirdeklerini barındıran Oort Bulutu bulunur. Bu kuşaklardan ilki olan Asteroid kuşağındaki cisimlerin büyük olanları, bu bölgenin nisbeten dünyaya yakın olması sebebiyle, son yüzyılda büyük ölçüde sınıflandırılmış ve yörüngeleri belirlenmiştir.

Gelecek 50 yıl içinde oldukça yakınımızdan geçecek olan birkaç tanesi dışında tehlikeli bir durum tespit edilmemiştir. Yakınımızdan geçecek denilirken, bunların en yakını 2034 yılı civarında dünyanın milyonlarca km. uzağından geçecektir ve şimdilik herhangi bir zarar vermesi mümkün görülmemektedir.

Kuiper kuşağı cisimleri konusunda ise pek fazla bilgimiz yoktur. Fakat buradaki göktaşları da genel olarak durgun yörüngeye sahiptirler ve yakınımızdan geçecek şekilde yörüngelerinden sapmaları pek kolay değildir.

Astronomlar esas tehlikenin Oort bulutundan milyonlarca sene önce ayrılıp güneş yakınlarından geçen, bir hayli eliptik yörüngelere sahip kuyrukluyıldızlardan gelebileceğine inanmaktalar.

Kuyrukluyıldızlar aslında 10-100 km. çapında buz ve kaya karışımı cisimlerdir. Bu buz ve kaya karışımı çekirdek, Güneşe yaklaştıkça üzerinden buharlaşan su, arkasında bir iz bırakmasına ve bu yüzden kuyrukluyıldız olarak adlandırılmasına sebep olmuştur.

Aslında bu cisimler soğuk ve donmuş durumları ve küçük boyutlarıyla yıldızlara hiçbir şekilde benzemezler. Çoğu kuyrukluyıldızın yörüngesi hem Pluton gezegeninin çok uzağından hem de Venüs civarından geçecek kadar eliptiktir.

Bazıları güneş çevresindeki dönüşlerini milyonlarca yılda tamamlarlar. Bu yörünge biçimleri kuyrukluyıldızların yolunun birçok gezegenin yörüngesi ile çakışmasına sebep olarak, Dünya ya da diğer gezegenlere çarpma ihtimallerini çok yükseltiyor.

Kuyrukluyıldızlar küçüktür a-ma çok hızlı hareket ettiklerinden herhangi bir şekilde Dünyaya çarpmaları halinde ortaya çıkabilecek yıkım inanılmaz boyuttadır. Rabbimizin korumasını dileyerek böyle bir çarpışmada neler olabileceğine bir bakalım:

Dünyaya 30-40 km. çapında bir kuyrukluyıldızın çarpması halinde yaşanacak felaketler kısa ve uzun vadeli olmak üzere düşünülmelidir. Bu boyutta bir kuyrukluyıldızın denize ya da karaya düşmesinin fazla bir farkı olmayacaktır.

Denizlerin en derin noktasının yaklaşık 11 km. olduğu düşünülürse, denizin 30 km’lik bir kuyrukluyıldız için sığ bir su birikintisinden farkı olmayacaktır. Çarpışma noktasının çevresindeki 1000 km. yarıça-pındaki alan o anda tümüyle yanıp kül olacaktır.

5000 km. ye kadar olan çevredeki herşey şok dalgalarından ölümcül şekilde etkilenecek, çarpmadan sonraki birkaç saat içinde bu alandan başlayarak tüm dünyayı yangınlar saracaktır. Kısa vadeli bu etkilerden kurtulabilenleri aylar boyunca sürecek asit ve çamur yağmurları vuracaktır.

Ama esas felaket uzun vadede yaşanacak, atmosfere yayılan tozun Güneş ışınlarını önlemesi yüzünden, birkaç ay içinde tüm bitkisel yaşam bitecek ve besin zincirinin kırılmasıyla belki birkaç böcek ve küçük hayvan türü haricinde tüm hayat yok olacaktır.

Güneş ışınlarının dünyaya tekrar eskisi gibi düşmesi için belki 1000 yıl geçmesi gerekecektir ve bu olana kadar gezegenimiz yüzlerce yıl sürecek olan kozmik bir kış yaşayacaktır. Nitekim tarihte bu tip felaketlerden en az ikisi tespit edilmiş bulunuyor.

Paleantolojideki biri 250 milyon, diğeri 65 milyon yıl önceki iki büyük dönemin sonunu getiren büyük felaketlerin kaynağının kuyrukluyıldız ya da asteroid çarpması olduğu tespit edildi. Bunlardan yakın olanı yani 65 milyon yıl önceki felaket dinozorların neslinin tamamen tükenmesine yol açmıştır.

Dünyanın çeşitli noktalarında yapılan detaylı incelemeler sonucu muhtemel çarpışma krateri de tespit edilmiştir. Bu bölge Meksikadaki Yucatan körfezidir. Tahminlere göre buraya çarpan kuyrukluyıldız 100 km. civarında bir büyüklüğe sahipti ve o güne kadar Dünyanın hâkimi konumundaki dinozor neslinin tükenmesine yol açtı.

Tabii bu devrin kapanması ile de dünyanın insanlar için hazırlanmasındaki bir adım bitmiş oldu. Bu dev yaratıklarla insanın aynı Dünyada yaşamaları imkansızdan da öte bir durumdu.

Aslında Güneş sistemi bu tip çarpışmaların yaşanması için çok uygun bir yer. Hatta normal koşullarda dünyanın çok daha sık kaza yapması gerekiyor. Etrafımız başıboş dev kaya parçaları ile dolu.

Hesaplara göre Dünyanın her 100.000 yılda bir orta ölçekli (5-10 km. çapında) bir ziyaretçinin hışmına uğraması gerekiyor. Ama bu hesaplar kuyrukluyıldızlar ve diğer göktaşlarının başıboş bırakıldıkları varsayılınca böyle çıkıyor. Gerçekte durum çok farklı. Etrafımızda güzel bir zırh ve heybetli bekçilerimiz var.

Mesela Jüpiter, Güneş sistemindeki, Güneş hariç tüm gezegen ve kuyruklu yıldızları içine alabilecek kadar büyük ve dolayısıyla kütleçekim gücüyle oldukça etkilidir. Güneşin etrafında yaklaşık 11,5 yılda döner. Bunu yaparken de o muhteşem çekim gücüyle dış uzaydan gelen kuyrukluyıldız ve benzeri yabancı cisimlerin birçoğunu çekerek toplar.

Adeta bir elektrikli süpürge gibi iş görerek sistemimizi temizler. Nitekim 1990’ların başında Güneş sistemi içine doğru yol alan ve belki de bizim için bile tehlike oluşturabilecek Shoemaker-Levy kuyrukluyıldızını yolundan saptırıp yutmuştur.

Aslında dünyamız için tehlike oluşturabilecek çoğu cisim daha biz onları farkedemeden Satürn ve özellikle Jüpiter tarafından durdurulur. Bu iki bekçimiz görevlerini hiç aksatmadan yaparlar ve aldıkları emir icabı bizi kollamaya devam ederler.

Bu korumayı aşan birçok göktaşının karşısına Ay çıkar. Atmosferi olmadığı için aya düşen her göktaşı yüzeye çarpar. Ayda küçük bir dürbünle bile görülebilecek bir çok çarpışma krateri vardır. Ay engelini de geçen göktaşları eğer çok büyük değillerse atmosfere girerken yanmaya başlarlar ve yüzeye ulaşamadan buharlaştırılırlar.

Görüldüğü gibi, insan daha gökyüzünü tanımadan binlerce sene öncesinden beri, yukarılarda parlak bir nokta şeklinde gördüğü büyük gezegenler, Ay ve atmosfer tarafından sıkı korumaya alınmış. Biz ne dersek diyelim neyin nasıl korunduğunu ‘eskimeyen yeni’de Fussılet suresi 12. ayette görebiliriz:

Böylece onları, iki günde yedi gök olarak yarattı ve her göğe görevini vahyetti. Ve biz, yakın semayı kandillerle donattık, bozulmaktan da koruduk. İşte bu, Azîz, Alîm Allah’ın takdiridir. Ne diyelim ki, anlayana...(alıntı)


Güncel Haberler

MollaCami.Com