Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Rasim Köroğlu - Hiciv Şiirleri

ARABA
Biz de bir araba almadan önce,
Özenir herkese bakar giderdik.
Kim derdi ki hemen alıverince,
Garip başımızı yakar giderdik.

Çocuklar ittirir, hanım çekerdi,
Konu komşu çıkar, seyre bakardı,
Benzini bitince yağı yakardı,
Dumanı havaya diker giderdik.

Arada sırada basarsa marşı,
Sesinden ayağa kalkardı çarşı,
Kurulup içine ellere karşı,
Kasıla kasıla çeker giderdik.

Arıza yapınca verirdik tehir,
Uçmadık ne dere kaldı ne nehir,
Zindana dönerdi koskoca şehir,
Vurunca direği yıkar giderdik.

Yollara düşerdik sabah ezanı,
Pikniğe varırdık yatsı zamanı,
Lastiklerin yoktu dini, imanı,
Günde üç beş kere söker giderdik.

Rampayı inerken benzerdi kuşa,
Dolardık içine eğlene, coşa,
Hanımı çekmezdi vursak yokuşa,
Gahi evli gahi bekâr giderdik.

Vurdukça, çarptıkça boyardık onu,
Üzerinde vardı her rengin tonu,
Dönmezdi arada direksiyonu,
Yoldan şarampole çıkar giderdik.

Delik deşik idi altının sacı,
Yerlere değerdi ayağın ucu,
Kaç kere düşmüştü içinden bacı,
Yolcuyu yollara döker giderdik.

Eskiydi koltuğun çulu çaputu,
Rüzgârda uçardı hep ön kaputu,
Sanırsın mübarek müzikli kutu,
Sesinden kulağı tıkar giderdik.

Evden sanayiye zar zor varırdı,
Nerde usta görse, orda dururdu,
Çırak kızar, kalfa çekiç vururdu,
Sağlam kalan yeri büker giderdik.

Sermayeyi sardık ala kediye,
Almazdı kimseler, etsek hediye,
Rasim der ki nazar değmesin diye,
Her yanına boncuk takar giderdik.
Rasim KÖROĞLU

AŞÇI
Neler neler geçti bu garip baştan,
Dul kalınca yüzüm gülmedi gitti,
Kesildim ekmekten, kesildim aştan,
Karnım tıka basa dolmadı gitti.

Kap kacak aradım durdum mutfakta,
Menemen pişirdim çinko tabakta,
Yumurta yapıştı,biber ayakta,
Domates suyunu salmadı gitti..

Kompir aldım şöyle koca tas gibi,
İnce ince kıydım onu süs gibi,
Patates yağının sanki küs gibi,
İkisi yan yana gelmedi gitti.

Vurunca tokmağı kırdım havanı,
Fırladı sarımsak, deldi tavanı,
Cücüklettim iki çuval soğanı,
Evde sebze meyve kalmadı gitti.

Sever idim canlı balık işini,
Tava elde bekler iken leşini,
Oynattı kuyruğu, dikti başını,
İnat etti hınzır ölmedi gitti.

Aşure pişirmek aklıma esti,
İki kaşık yiyen bir hafta kustu,
Verdiğim komşular selamı kesti,
Kimseler kapımı çalmadı gitti.

Yiyince hormonu değişti huyu,
Bir çilek doyurdu koskoca köyü,
Dolapta uzadı hıyarın boyu,
Bu işleri aklım almadı gitti.

Ateşte durdukça imambayıldı,
Patlıcan toplandı, kıyma yayıldı,
Rasim’im dünyada namım duyuldu,
Üzerime aşçı gelmedi gitti.
Rasim KÖROĞLU

BİTTİ BİTECEK
Evde çıktı iki meydan savaşı,
Biri bitti, biri bitti bitecek.
Gelinle kaynana tuttu güreşi,
Biri yattı, biri yattı yatacak.

Ben de duyamadım sözün başını,
Gıcırdattı anam sıktı dişini,
Yerden kalkmayan o eğri kaşını,
Biri çattı, biri çattı çatacak.

Havayı sarınca savaş kokusu,
Başladı hanımın kuru sıkısı.
Denizli horozu gibi ikisi,
Biri öttü, biri öttü ötecek

Aracının dayak yemek kaderi,
Ara yere saldık yine pederi,
Garibi ortada ileri, geri,
Biri itti, biri itti itecek.

Çekilmiyor bunların gayri kahiri,
Terk eylesem derim köyü, şehiri,
Gizlice yemeğe fare zehiri,
Biri kattı, biri kattı katacak.

Ben giderim odun ile kömüre,
İkisi de bakmaz aşa, hamura,
İtişe kakışa varıp çamura,
Biri battı, biri battı batacak.

Kim demiş hanımın gözleri şaşı,
Üç yerden yarıldı anamın başı,
Gördünüz attığı son iki taşı,
Biri tuttu, biri tuttu tutacak.

Adım Rasim, ben de attım havamı,
Zor aldım elinden bakır tavamı,
Karakolda biter maçın devamı,
Biri gitti, biri gitti gidecek.
Rasim KÖROĞLU



BOŞADI
Çürük Ahmet otuz iki avradı,
Kandırıp üst üste aldı boşadı,
Daha ilk celsede işi kavradı,
Hepsine bir sebep buldu boşadı.

Kırk kapıya dünür gitti nenesi,
Otuzunda avrat gördü sinesi,
Düşük çıktı Döne Kızı'n çenesi,
Dırdırdan usandı, yıldı boşadı.

Neriman kör idi, Ayşe sağırdı,
Necmiye'nin eli biraz ağırdı,
Kezban geldiği gün ikiz doğurdu,
Bak şu işe dedi, güldü boşadı.

Televizyon, radyo kendine kaldı,
Yatağı, yorganı Fadime aldı,
Sıra yerde duran halıya geldi,
Onu da ikiye böldü boşadı.

Saymakla biter mi kâfir’in suçu,
İmam nikâhlıydı avradın üçü,
Sarılıp giderken Ayten'in göçü,
Ardından teneke çaldı boşadı.

Hacıdan getirdi güzel Serap'ı
Veresiye aldı gidip şarabı,
Canından bezdirmek için arabı,
İçip içip eve geldi boşadı.

Türlü derdi çeker iken Nezahat,
Üzerine kuma geldi Sebahat,
Üzülmedi öldü diye Nebahat,
İki rekât namaz kıldı boşadı.

Bir şarkıcı kadın almıştı bardan,
Bütün köylü bıktı cazdan, gitardan,
Şikâyet gelince Koca Muhtar'dan,
Babasına haber saldı boşadı.

Avrupa'da geçti sekiz, on ayı,
Bir Alman kocadan aldı Helga'yı,
Ondan da kaçırdı Süleyman Dayı,
Elleri böğründe kaldı boşadı.

Böyle evlat olmaz ben gibi erden,
Diyerek fırladı olduğu yerden,
Kopyalamış dedi komşu Ömer'den,
Hacer'in suçunu bildi boşadı.

Nikah memurunun canına yetti,
İlçede evlenme cüzdanı bitti,
Beşini nikahsız idare etti,
Hepsini gönlünden sildi boşadı.

Dokuz avrat daha aldı sırayı,
Rasim der ki, O da buldu belayı,
Boşayamaz denen Cadı Nuray'ı,
İnat için kendi öldü boşadı.
Rasim KÖROĞLU

DÜRZÜ
Ağlattığın için yetimi, dulu,
Senin de yüzün hiç gülmesin dürzü,
Görmesin ceplerin parayı pulu,
Delinsin dipleri dolmasın dürzü.

Malını, mülkünü kumarda satsın,
Briçte kazansın pokerde batsın,
Kafelerde gezsin, otelde yatsın,
Avradın evine gelmesin dürzü.

Her gün sabah banyo yapıp süt'ünen,
Dolaşsın çarşıyı elde it'inen,
Koca arasın hep internet'inen,
Kızını kimseler almasın dürzü.

Sokmasın işini felek ayara,
Söz geçmesin oğlun denen hıyara,
Virüs girsin evde bilgisayara,
İçinde program kalmasın dürzü.

Telefonda sapık biri arasın,
Kapatır kapatmaz geri arasın,
Hiç ara vermesin seri arasın,
Gözlerin uykuya dalmasın dürzü.

Etrafını sarsın bütün arsızlar,
Kredi kartını çalsın hırsızlar,
Senin gibisine yürek mi sızlar,
Dostların derdini bölmesin dürzü.

Sen dururken niye garibi tutsun,
Dilerim Hindistan Gribi tutsun,
Tedavi edecek tabibi tutsun
Derdinin dermanı olmasın dürzü.

Hastalık imamı yatağa tıksın,
Müezzin senelik izine çıksın,
Musalla taşını ürüzgar yıksın,
Kimse namazını kılmasın dürzü.

Rasim sana derin bir mezar açsın,
Onun da altından fay hattı geçsin,
Her sene sallansın, her sene göçsün.
Arayan kabrini bulmasın dürzü.
Rasim KÖROĞLU

FUTBOL
Her kime sorarsam hali, hatırı,
Sohbeti futboldan açıp gidiyor.
Konuşmuyom diye toptan ötürü,
Usulca yanımda kaçıp gidiyor.

Dedem de kapıldı topun şerrine,
Bizim kaptan diyor, hafız birine,
Giydi kramponu mesin yerine,
Namazda secdeye uçup gidiyor.

Fenerli çıkınca dünürcü başı,
Suya düştü bizim dünürlük işi,
Tutuyormuş meğer kız Beşiktaş'ı,
Kocayı kulüpten seçip gidiyor.

Günlerce önceden alındı bilet,
Deplasman maçına gidecek velet,
Karneyi sorarsan tam bir rezalet,
Sınıfını zar zor geçip gidiyor.

Cimbomlu bant takıp beyaz saçına,
Götürdük ninemi kupa maçına,
Futbolun sevdası düştü içine,
Her hafta stada kaçıp gidiyor.

Gel de, serserinin kızma haline,
Bilemiş satırı sokmuş beline,
Su dökemez değme kasap eline,
Irakip takımı biçip gidiyor.

Doğunca nur topu gibi bir uşak,
Koydular adını Benjamin Toşak,
Futbolcu vesselam şu bizim kuşak,
Şampiyonluk andı içip gidiyor.

Maçtan sonra çıkmam, ben, balkonuma,
Kaçırdım korkudan geçen donuma,
Kastı var galiba tatlı canıma,
Etrafa kurşunu saçıp gidiyor.

Hele bakın dostlar şunun tipine,
Göbek dönmüş, büyük aygaz tüpüne,
Değmeden ayağı futbol topuna,
Rasim, bu dünyadan göçüp gidiyor.
Rasim KÖROĞLU

GELDİM
Hiç gelecek halim yoktu vallahi,
Sizleri burada gördüm de geldim.
İzinsiz çıkamam, salmaz billahi,
Hanıma tekmili verdim de geldim.

Belaya sokamam garip başımı,
Biliyorum, takip eder peşimi,
Sağlama alayım diye işimi,
Kayın valideme sordum da geldim.

Gezip de gelecek çarşı, pazarı,
Uykuya yatacak öğle üzeri,
Kaçmasın diyerek Yalan Rüzgarı,
Saati başına kurdum da geldim.

Razı değil gönlüm boş oturmaya,
İlk yıldan başladım turşu kurmaya,
Alıştı ellerim yaprak sarmaya,
Yemeği ateşe sürdüm de geldim.

Sür dedim boyayı, takın altını,
Dolaş görümceni, ara eltini,
Islatırsa diye velet altını,
Sıkıca kundağa sardım da geldim.

İyisi, kötüsü olmaz iş iştir,
İş çıksın elinden, işi yetiştir,
Hazırlık gerekir, önümüz kıştır,
Çorabı, kazağı ördüm de geldim.

Tutturdum içimden yanık türküyü,
Sildim tüm rafları, örttüm örtüyü,
Yıkadım gömleği, yaptım ütüyü,
Halıyı, kilimi serdim de geldim.

Günü varmış gelen ayın üçünde,
Hazırlık başladı bilmem kaçında,
İşlerim bitince huzur içinde,
Sazımı sırtıma vurdum da geldim.

Gel Rasim, derdini açma sen yad'a,
Başa gelmedik iş olmaz dünyada,
Kazak erkek oldum gece rüyada,
Düşümü hayıra yordum da geldim.
Rasim KÖROĞLU


HAKK'A DİLEKÇE
(Şathiye)
Dul gezdirme Tanrım gel bu garibi,
Çektiğim çileyi görüver gitsin.
Boşuna yazdırma bana şiiri,
İçimdeki sırra eriver gitsin.

Hatam nedir sana taptım tapalı,
Bilmem ki kısmetim niye kapalı,
Sakın verme bana eli sopalı,
Onu kılıbığa veriver gitsin.

Bir göz at hele bak şu defterine,
Hödüğü yazmışsın güzel birine,
Kaydırıp da beni onun yerine,
Üstüne çarpıyı vuruver gitsin.

Benim malım mülküm çok diyenlerin,
Sırtım pek, karnım da tok diyenlerin,
Kocaya ihtiyaç yok diyenlerin,
Hemen defterini dürüver gitsin.

Danışsın müftüye, sorsun imama,
Varması sevaptır dul bir adama,
Varmam diyeni sen bilirsin amma,
Bence cehenneme sürüver gitsin,

Kesilmezse Hacı Hasan'ın hızı,
Bitirecek bütün gelini kızı,
Açıkta koymadan o hınzır bizi,
Başına bir çorap örüver gitsin.

Süsleyip yüzünü takıp peruğu,
Kazıklama bana çürük çarığı,
Ben neyleyim evde kalan moruğu,
Onun turşusunu kuruver gitsin.

Ahiret de bari düşmeyim dara,
Üç beş huri ayır koy bir kenara,
Doksanı geçince yaşım bir ara,
Rasim'i kefene sarıver gitsin.
Rasim KÖROĞLU

ORGAN NAKLİ
Akıl ermez oldu tıptaki hıza,
Buluşlar peş peşe geldi de geldi,
Söz geçmiyor artık oğlana, kıza,
Hepsi bir acayip oldu da geldi.

Gelmesin kimsenin bir şey aklına,
Ben de taraftarım organ nakline,
Nice vücut girip robot şekline,
Kefeni ucundan deldi de geldi.

Boşuna mı Hacı Bey'in tasası,
Delinmiş cepleri, bomboş kasası,
On milyarı geçmiş safra kesesi,
Sekize Arap'tan buldu da geldi.

Kandırmışlar bizim komşu salağı,
Ciğer almış, üste verip dalağı,
Ninemin sattığı sağır kulağı,
Ucuz buldum diye aldı da geldi.

Bağırsağın çıkmış türlü türlüsü,
Gavurdan mı geldi dedim kirlisi,
Yemin etti, billah dedi yerlisi,
Bir parça numune böldü de geldi.

Hırsız Ali böbrek almış, eşi yok,
İçinde bir tane bile taşı yok,
Faturası kayıp dedi, fişi yok,
Herhalde tezgâhtan çaldı da geldi.

İcradan kurtarmak için kaynını,
Satmış derler Öküz Ahmet beynini,
Bit pazarında gördüm zira aynını,
Görünce yanıma bildi de geldi.

Çekik olur diye gözün Japon'u,
Gazeteden aldı kesip kuponu,
Kırık kola dökmek için betonu,
Gidip Almanya'da kaldı da geldi.

Olunmaz ecelle dava içinde,
Geldi, geçti ömrüm hava içinde,
Bulunan binlerce deva içine,
Şaşırdı şu Rasim öldü de geldi
Rasim KÖROĞLU


SOSYETE SOFRASI
Kurulmuş masalar sosyete işi,
Her gelen oturdu bin bir poz ile,
Olsaydı ortada anamın aşı,
Doyardı şu karnım belki haz ile.

Bir sohbet başladı şubattan, marttan,
Konçerto dinledik Bach'dan, Mozart'tan,
Hiç haberim yoktu böyle bir şarttan,
Yenirmiş yemekler meğer caz ile.

Bıçaklar sağ ele, çatallar sola,
İcat edenlerin gözü kör ola,
Her lokmadan sonra bir saat mola,
Kimsenin işi yok burda hız ile.

Çatalın ucuyla aldı tabaktan,
Silmedi boyayı pembe dudaktan,
Değmeden geçirdi dilden, damaktan,
Hap yutuyor sanki hanım doz ile.

Boğazım yandı da dilim küçüldü,
Sinirler gerildi, damar açıldı,
Gözlerimden sanki ateş saçıldı,
Yutunca viskiyi birden buz ile.

Keser iken kucak kucak odunu,
Kesemedim burda tavuk budunu,
Dalga geçti erkek ile kadını,
Dürtüp birbirine şöyle diz ile.

Herkes güzelleri aldı bitirdi,
Kimisi kaldırdı dansa götürdü,
Benim şansım yine kötü getirdi
Oturdum altmışlık kız ile.

Rasim der ki, beni kimler getirdi,
Ben yemedim, yemek beni bitirdi,
Bütün kazancımı aldı götürdü,
Ödenmezmiş hesap burda az ile.
Rasim KÖROĞLU


TELEVİZYON
Şu televizyona işin yolunu,
Bulanlar çıktı da ben çıkamadım.
Sosyetenin damat ile gelini,
Olanlar çıktı da ben çıkamadım.

Kimisi kapalı, kimisi açık,
Kimisi akıllı, kimisi kaçık,
Köşklerin önünde çırılçıplacık,
Kalanlar çıktı da ben çıkamadım.

Hani gizli idi ibadet, niyaz,
Ekranda dedem de göründü biraz,
Naklen yayın ile camide namaz,
Kılanlar çıktı da ben çıkamadım.

Bu konuda, medet beklemem tıptan,
Kırkımı geçtim de düşmedim çaptan,
Gücünü viagra denilen haptan,
Alanlar çıktı da ben çıkamadım.

Yerindeyse eğer budu, kalçası,
Mühim değil sözün önü, arkası,
Bir klibi ile birkaç parçası,
Olanlar çıktı da ben çıkamadım.

Nereyi açarsan üç ile beşi,
Müzikte popçular çekiyor başı,
Röportaj yaparken sahnede çişi,
Gelenler çıktı da ben çıkamadım.

İntihar etmeye gelmişti güya,
Sıkıca yapıştı, düşmedi suya,
Boğaz Körüsü'ne bir boydan boya,
Dolanlar çıktı da ben çıkamadım.

Futbolla doldurup koca kasedi,
Çatlattılar benim gibi hasedi,
Mezarlıktan gece vakti cesedi,
Çalanlar çıktı da ben çıkamadım.

Olmak mı ilazım onun ikizi,
Belgeselde çıktı yaban öküzü,
Lotoda, totoda; yedi, sekizi,
Bilenler çıktı da ben çıkamadım.

Benzetmişler beni koca kütüğe,
Takılır demişler gidip RTÜK'e,
Rasim gibi biraz aklı yitiğe,
Gülenler çıktı da ben çıkamadım.
Rasim KÖROĞLU

ZALİMİN KIZI
Söz ile edemem ilanı aşkı,
Bakışımdan anla zalimin kızı,
Yıkıldı gönlümün sarayı, köşkü,
Çöküşümden anla zalimin kızı.

Böyle bellettiler edebi, arı,
Göz göze gelmezmiş erkekle, karı,
Utanıp kafamı şöyle yukarı,
Dikişimden anla zalimin kızı.

Nereden düşürdüm sana göynümü,
Uçurdun aklımı, aldın beynimi,
Ciğer görmüş kedi gibi boynumu,
Büküşümden anla zalimin kızı.

Geziyom peşinde hep sinsi sinsi,
Güler mi dünyada garibin şansı,
Hacı Mahmut Emmi sürdü esansı,
Kokuşumdan anla zalimin kızı.

Bazı annacına geçip duruyom,
Sen bakınca türlü renge giriyom,
Tutmuyo dizlerim, bir hoş yürüyom,
Sekişimden anla zalimin kızı.

Büyüde, sihirde olsa keramet,
Avratsız kalmazdı Muskacı Ahmet,
Her yola baş vurup bin türlü zahmet,
Çekişimden anla zalimin kızı.

Ağabeyin bozdu benim işimi,
Belaya sokacak bir gün başımı,
Görür görmez otuz iki dişimi,
Sıkışımdan anla zalimin kızı.

Böyle mi olurmuş sevdanın hası,
Rasim der, atacak kafamın tası,
Aşık usandırır nazın fazlası,
Bıkışımdan anla zalimin kızı.
Rasim KÖROĞLU


Edebiyat

MollaCami.Com