Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Çocuğunuza 'Bak onun karnesi ne güzel' demeyin

Prof. Dr. Verimli, çocuğunun karnesi kötü olan velilere çağrıda bulunarak “Neden bu notun düşük diye sormayın. Çocuğu bir başkasıyla kıyaslamayın” dedi.


Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arif Verimli, özellikle birinci karne dönemlerinde en önemli şeyin çocukların başarılı ya da başarısız olarak algılanmaları olduğunu söyledi. Prof. Dr. Verimli, çocuğunun karnesi kötü olan velilere çağrıda bulunarak “Birinci karne dönemlerinde çocuğunuzun başarılı ya da başarısız olup olmadığını onunla konuşmayın. Neden bu notun düşük diye sormayın. Çocuğu bir başkasıyla kıyaslamayın” dedi.
Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arif Verimli, ANKA’ya yaptığı açıklamada, çocukların istenilen notu götürmediği durumlarda anne ve babasının gözünden düşeceği korkusuna kapıldığını söyledi. Anne ve babanın herhangi bir şey söylemese dahi çocukların ön yargı ile davranacağını ifade eden Prof. Dr. Verimli, ebeveynlere de uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Verimli, “Bu tür birinci karne dönemlerinde lütfen çocuğunuzun başarılı ya da başarısız olup olmadığını onunla konuşmayın. Neden bu notun düşük diye sormayın. Çocuğu bir başkasıyla kıyaslamayın. Eğer karnede istediğiniz düzeyde bir not gelmezse bunun nedenlerini bir profesyonel ile araştırın” dedi.

-ÇOCUKLAR TATİL DÖNEMİNDE BOL BOL DİNLENSİNLER-

Prof. Dr. Verimli, 15 günlük tatilin istenen başarıyı yakalamak için gerekli bir süre olmadığına işaret ederek, “Çocuklara öğretmenler asla ödev vermemeli. Sadece ve sadece ders kitabı dışında kitap okuması verebilirler” dedi. Tatil döneminde çocukların bol bol dinlenmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Verimli, “Anne ve baba da çocuğa bu dönemde çalışması için asla baskı yapmamalıdır” diye konuştu.

(ANKA)

Müslüman'ın en değerli sermayesi vakittir. "Vakit geçirmek" (vakti geçirmek) Müslüman'ın sözlüğünden kovulmuştur. Boşa geçirilen vaktin hesabını vereceğimize inanan müminler olarak vaktin, değerlendirmek için yaratıldığını çocuklarımıza iyi öğretmemiz gerekmektedir. Vaktin anlamını çocuğuna öğretemeyen bir ebeveyn velilik görevini eksik yapmış demektir. Anne babaların çocuklar üzerindeki haklarından birisi de vakti değerlendirmek becerisini kazandırmaktır. Bu durumda tatil anlayışımızı tekrar gözden geçirerek tatili boşa harcanan bir vakit değil, dolu dolu değerlendirilen ruhun ve bedenin tam dinlendiği, bir okun fırlamak için gerildiği dönemler olarak görmeliyiz. Bu hatırlatma ile çocuklarımızın tatillerini en iyi şekilde değerlendirmelerine nasıl yardımcı olabiliriz, bunları konuşalım?

Tatilin, öğrencilerin dinlenmesi ve eğlenmesi için verilen bir zaman dilimi olduğunu unutmayın. Tatil zamanını sadece ders çalışarak geçiren çocuk, okuldan tamamen soğuyabilir. Başarısız olduğu derslerle ilgili yoğun ve yorucu olmayan bir çalışma programı yapılabilir. Her şeyden önce öğrencinin bu konuda istekli olması sağlayın, zorla ders çalıştırmayın. Çocuğunuzla ders konusundaki sürtüşmelerinizi tatile de taşımayın. Tatili, problemlerinizi çözüme kavuşturmak için bir fırsat olarak düşünün. Çocuğunuzun şahsiyet gelişimine önemli katkılar yapacak aşağıdaki etkinlikleri değerlendirmeye gayret edin.

Çocuğunuzun temel dini bilgilerini ve gelişimini takip edin. Milli ve manevi değeri olan bir mekânı ailenizle birlikte ziyaret edin ve bu konudaki hassasiyetinizi çocuğunuzla paylaşın. Manevi kimliğin gelişmesi ile ilgili çocuğunuzun yaşına uygun fikir çözümlemeleri yapın. Örneğin Gazze'deki Müslümanlar için duygularınızı hislerinizi paylaşıp neler yapılabileceğini tartışın.

Çocuğunuzla okulu, öğretmenleri ve arkadaşları hakkında konuşun, okul hayatı ile ilgilendiğinizi belli edin. Onu samimi bir şekilde dinleyin.

Çocuğunuzun öğretmen ve arkadaşlarına ev ziyaretine gidin. Öğretmenini, arkadaşlarını ve ailelerini tanıyın. Ziyaretler çocuğunuzu mutlu edeceği gibi onun sosyal gelişimini ve vefa duygusunu da artıracaktır.

Tatilde akraba ziyaretine de önem verin. Tatil çocuğunuzun akrabalarına karşı vefa duygularını güçlendirmeniz için bulunmaz bir zaman dilimidir.

Bir akşam çocuğunuzun odasına misafir olun. Çocuğunuzun odasının ve diğer odaların dekorlarıyla ilgili konuşun. Evinizin dekorunu değiştirirken çocuğunuza danışın. Ya da onunla birlikte evdeki eşyaların yerlerini değiştirin. Evinizin sakin bir köşesini, çocuğunuzun ödev yaparken gerekebilecek malzemeleri kolayca bulabileceği bir çalışma alanı olarak düzenlemesi için ona yardım edin. İlköğretim çağındaki çocuğunuzla birlikte her gün ödevlere ne kadar zaman ayıracağınızı konuşun. Tatil günlerini, çocuğunuzun okulda neden zorlandığını belirledikten sonra uygun çalışma programıyla başarıyı yakalaması için bir fırsat dönemi olarak değerlendirin. Günlük ödev yapma saatini birlikte belirleyin. Bu saat süresince diğer faaliyetleri durdurun. Aşırı televizyon izleme, bilgisayar ve video oyunlarıyla ilgilenme gibi öğrenmeyi etkileyen etkinliklerin süresini kısıtlayın. Bu konuda onlara örnek olun.

Kız çocuklarının ev işlerine yardım etmesine ağırlık vererek kadın rollerini kazanmalarına, erkek çocukların iş koşullarını görerek erkek kimliklerini kazanmaya yönelik etkinlikler düzenleyin. Çocuklarınıza evde sorumluluk üstlenmesini öğretin. Ev ortamında görevler vererek özdenetimlerini geliştirmelerine yardım edin.

Seçmiş olduğunuz güzel bir sinema filmini tüm aile bireyleriyle birlikte izleyin. Duygularınızı paylaşın.

Tüm aile bireylerinin katılabileceği, öğrenmeyi özendiren etkinlikler düzenleyin, Öğrenmenin önemli olduğunu düşündüğünüzü ve kendinizin de hâlâ çabaladığınızı ona belirtin, daha doğrusu hissettirin.

Evinizdeki kütüphanenizde ya da kitaplığınızda hangi kitapların olduğunu bilmiyorsanız çocuğunuzla bunları listeleyin. Düzenli ve seviyesine uygun kitaplar okumasını sağlayın.

Çocuğunuza yapmaktan hoşlandığı ve başarılı olduğu etkinlikleri belirlemesi için yardımcı olun. Öğrenme deneyimlerini geliştirmesi için ilgi alanlarından yararlanın, örneğin çocuğunuz basketboldan hoşlanıyorsa onu basketbol tarihi veya oyuncuları hakkında bilgi toplaması için yönlendirin. Başarılar için imkân verin. Kendilerini yetkin hisseden çocuklar yeni bilgilere hevesle yönelirler.

Öğretmenlerine saygı duyduğunuzu çocuğunuza gösterin. Bir eğitimciyle yaşadığınız anlaşmazlığı çocuğunuzun önünde çözümlemekten kaçının. Okul veya öğretmen hakkında eleştirileriniz varsa, bunu çocuklarınızla paylaşmak yerine, gerçek muhatapları ile konuşun. Öğrencinin gelişme gösterdiği ve zorlandığı alanları belirlemek için çocuğunuzla birlikte öğretmeniyle görüşün. Öğrenme güçlükleri, dikkat eksikliği gibi akademik başarıyı etkileyen konularda okuldaki öğretmen ve psikolojik danışmanların çocuğunuzla ilgili kuşku ve uyarılarına önem verin. Gerekli durumlarda uzmanlara başvurun.

Daima pozitif olun, gayret ve çabanın pek çok olumsuzluğu giderebileceğini anlatın. Aile sohbetleri sırasında herkesçe bilinen başarılı insanların hayatını veya başarı öykülerini konu edinin.

Geleceğe ait planlamalar yapın, hayatta karşılaştığınız problemleri başarıyla nasıl çözebileceğinizi yaşanmış örneklerle birlikte konuşun. Yeni çözümler üretin.

Kısacası yapabilecekleriniz buraya yazmaya sayfalar yetmez. Tatilde yapılabilecekler sizin hayal gücünüzle sınırlı. Faydalı olduğunu düşündüğünüz birçok etkinlik kurgulayabilirsiniz. Bunları belirlerken en önemli ölçünüz çocuğunuzun ihtiyaçları olmalı.

Tüm karnelerimizi sağdan almak temennisiyle...


Ömer Akgül

emğine sağlık kardeşim

kıymetli bilgileriniz için teşekkürler fatihan kardeşim :)

teşekkürler fatihan kardeşim çok değerli bilgiler bunlar :)

Tüm karnelerimizi sağdan almak temennisiyle...

Aminnnnn.İnşaAllah.

Karne günü -Kâr Ne? Günü
Jeton düştü ansızın: Karne günü demek; “kâr ne” günü demektir!
Öyle ya; bu kadar gittin geldin de yolunda, bu kadar durdun çatısının altında; yazdın, çizdin, dinledin şu okulda... Şimdi görme vaktidir; neyi anladığının ne kadar öğrendiğinin...
Yani bu kadar zaman verdin de iyi mi ettiin, kötü mü? Kâr mı ettiin, zarar mı?..
Yani karne günü; aslında “kâr ne” günüdür!
Öyle, değil mi?
*
Bazı dostlar şimdi bu satırları; dünyadaki işlere, ölüme ve ötesindeki hesaba bağlayacaklar. E, bağlasınlar! Fakat şimdi bu satırların okunduğu pek çok evde; minik ellerin getirdiği karneler var. Bu karnelerin üzerinde küçücük kutucuklar ve bunların da içinde rakamlar, puanlar, notlar var... İşte bunlar (her şey olmasa bile) çok şey demek!
Ders: Matematik... Konu: Sana verilen zaman... Sen, elinde olan saatlerde, gün, hafta ve aylarda ne yaptın? Yıllar nasıl geçti? Son saati nasıl kullandın, onda ne yaptın?..
İşin aslı; hep bir saat!.. Bitirdiğin şu bir saat ve başladığın bu bir saat... Yani hep o “bir” saatin içindesin ve ondan her zaman mesulsün!
*
Bizim yanılgılarımızdan biri de bu; atlar gibi yanımızdakine bakmak! Acaba yanımızdaki ne yapıyor! Bundan bize ne ki? Karnemizin üzerinde başkalarının seviyeleri yazmıyor ve yazmayacak; kendi durumumuzdan sorumlu olan ilk önce biziz!
Karnede “kârımız” ortaya çıkar! İşte bunu anlamak, sanırım en büyük adımı atmaktır.
*
Karneleriniz; kârınızı göstersin dilerim.
Ve minik ellerin sahipleri, evlerine getirdikleri karneleri “daha da güzel yapmaya muktedir” olduklarını hissetmelerini dilerim!
Son söz: İnan, çalış, başar!
Çünkü kalbindeki inancını ve yürekten çalışmanı gördüğü zaman, öğretmenler kanaat notu kullanır. Belki başarma yolunda olana da “başardı” denir!


Muammer Erkul

Karne

Abuk Prens’in çok kötü, fena bir üvey annesi varmış. Kötü kraliçe, her gün aynaya bakıp; “ayna ayna söyle bana şu prens teşekkürü bir puanla kaçıracak mı?” dermiş. Ayna da; “sayın veli, oğlunuz deli, derste geri, anarşistlikte ileri” dermiş. Kraliçe, karne günü gelip çattığında iddaa kuponunu andıran karneyi görünce, avcıyı çağırmış; “Şu tembel tenekeyi ormana götür, öldür” demiş.
Yufka yürekli avcı, yavrucağa kıyamamış vee onu ormandan çıkışta sağ koldaki Kaportacı Kazım’ın yanına çırak vermiş. (Bu olay, karnesi zayıf gelen çocukların sanayiye yolculuğunda milattır.) Civar esnaftan olan Yedi Cüceler acıklı hikâyesine dayanamayıp, Abuk Prens’in karnesine pasta cila atmışlar. Çamaşır suyuyla silinen zayıflar geçer notlara dönüşmüüş.
Masal burada bitmiş de... Son bir haftadır kimi talebeler ‘Akdeniz Karadeniz karneleri isteriz’ coşkusuyla heveslenirken, kimileri de ‘bisiklet mi dayak mı? bisiklet mi dayak mı?’ bilinmeyeninin sancısını yaşıyordu... Nihayetinde cuma günü yarı yıl tatili başladı, karneler alındıııı.
“Karnen nasıl?” diye soruldu. Bazı bıdıkların sesi gururla yankılandı; “hepsi beş pekiiyiii!..” Hele de birinci, ikinci sınıftaysa, karne başarıdan bağımsız olarak ikide bir bi koşu vitrinden çıkarılıp çıkarılıp misafire, akrabaya sunuldu...
Kimileri “arkadaşa ödünç verdim babasını korkutacak” diyecek kadar rahat, kimileri “annemin az acıtan bir terliği vardı, onunla vursa bari” diyecek kadar umutsuz, kimileri ise “ama baba, dikkat edersen resim müzik hep beşş!” diyecek kadar hayata hazır davrandı...
Sekiz on zayıfa alışmış babalar, teke düşüren velede yapmacık bir kızgınlıkla karne hediyesi verip arkasından “yavaşş, düşme heh keh” diye bağırdı... Kimi anneler çocuklarının karneleriyle övündü, kimileri de dövündü... Maşallah’lar, zeki ama çalışmıyor kerata’lar, Ayyynşyatn zamanında okuldan atılmış’lar havada uçuştu...
Ama esas not, ‘yıldızlı yaldızlı pekiyi’ bekleyen ebeveynlerin ‘davranış notları’. Acaba, başarılı bir karne karşısında, çocuğun gözlerinin içine bakarak “seninle gurur duyuyorum” diyebildiler mi? Başarısız karne getiren çocuğu şefkatle kucaklayarak; “sana da, başaracağına da inanıyorum” deyip yanında olabildiler mi?
Korku, kimseye ‘pekiyi’ gelmez...

>> Ni­nem diyor ki:
Kırığına güvenen yarsız kalır.


Halime Gürbüz
Türkiye Gazetesi

güzeldi kardeşim. Birazda güncel olsun...Hatırlayalım, annelere babalara duyrulur.

teşekkür ederiz


Çocuk Egitimi ve Gelişimi

MollaCami.Com