Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Kürtler ve KGB

Barzani hanedanının gizli tarihi

Yazan: Dr. Kamal Said Qadir

Çeviri: kerkuk.NET





Mustafa Barzani, Kürtlerin efsanevi lideri, “RAIS” kod adlı bir KGB ajanıydı ve 11 Eylül 1961 tarihinde başlatılan silahlı Kürt ihtilali aslında Batı’nın Orta Doğu’daki menfaatlerinin dengesi bozmak ve Irak’taki Kassım hükümetine daha fazla baskı uygulamak amacıyla başlatılan gizli KGB faaliyetinden ibaretti.

Bu konuyu Kürdistan’da dile getirmeyi cesaret eden her kimse bilinmeyen bir akıbete uğrar, muhtemelen zorunlu bir şekilde kayıplara karışır veya sofistike bir şekilde öldürülür, ve zaten KGB-Barzani bağlantılarının hikayesi iktidardaki Barzani ailesi tarafından kayıtsız bir çamur atma olayı olarak inkar edilir.



Ancak Barzani ailesi adına bu gerçekler maalesef bazı kişiler tarafından uydurulmuş hikayeler olmayıp Sovyet Birliği’nin çöküşünden sonra KGB’yı terk eden subaylarla birlikte Batı’ya götürülen ve geçenlerde ortaya çıkan KGB’ye ait dokümanlar araştırmacıların ve kamunun eline geçerek çıkmıştır.



Bu makale KGB-Barzani bağlantısı ile ilgili olarak iki ana belgeyi kaynak olarak almıştır. İlki Sovyet Birliği Komünist Partisi Merkezi Komitesinin ayrıca KGB ve Merkez Komitesi arasında yapılan yazışmaları ihtiva eden arşivdir. Bu makalede adı geçen en önemli evraklar Soğuk Savaşın zirvesi olan 1961 senesine uzanmaktadır.



İkinci kaynak ise Sovyet Birliği’nin çökmesinden sonra Batı’ya iltica eden bir KGB subay olan Vasili Mitrokhin tarafından götürülen Mitrokhin arşividir.



KGB arşivi ile birlikte bu makale eski KGB subaylarının yazdıklarını ile Barzani ve Kürt ihtilafından bahseden hatıraları da kaynak olarak ele almıştır. Bunların içinde Sovyet güvenlik bölümünde yurtdışı özel harekatlar sorumlusu olan özel departman SMERSH’in başkanı eski KGB Tümgenerali Pavel Sudoplatov’un hatıraları da yer almaktadır.



Bazı araştırmacılar kamuya açık KGB arşivleri kullanarak KGB hakkında önemli araştırmalar yürütmüşler. Konu ile ilgili bulabildiğim en önemli araştırma dosyası Washington, D.C. deki Ulusal Güvenlik Arşivinde konuk araştırmacı olan Vladislav M.Zubok’a ait olup bu dosyadan buradan ulaşılabilir.



Barzani-KGB bağlantıları ile ilgili makalenin amacı sadece kamu yararı adına gerçeklerin aranması ile ilgilidir. Barzani ailesi Kürdistan’a ihtilal esnasında liderlik bahanesini kullanarak Irak Kürdistan’da gaddar ve yozlaşmış bir feodal siyasi sistem kurdular. Artık onlara gerçekleri açıklamanın ve Kürtlerin özgürlüklerine düşkün ve asla feodal bir hükümranlığı kabul edecek bir millet olmadıklarını hatırlatmanın zamanı geldi. Barzani ailesi Kürt insanlarının güvenini kötüye kullanmaktan sakınmayarak git gide daha oligarşik bir yapıya büründüler; bunu da yasa dışı olanakları kullanarak zenginleşmek ve siyasi gücü kendi tekeline almak amacıyla yapmışlar. Ailenin muhalifleri susturmak için en fazla kullandığı yöntemler arasında cinayet, işkence, kaçırma ve yıldırma var.



Ben Barzani ailesinin yozlaşmış iktidarını eleştiren bazı makaleleri yayımladığım için Barzani ailesinin gizli servisi olan Parastin tarafından 26 Ekim 2005 tarihinde kaçırıldıktan sonra uluslar arası baskı sonucunda serbest bırakıldım, bunun anlamı da bu ailenin keyfi gücünün azalmakta olduğunun göstergesidir.



Benim davamda verilen güçlü uluslar arası destek gerçeklerin susturulmaması gerektiğine dayanmaktadır.



Bundan dolayı gerçeği ortaya çıkarmayı kendime görev addettim.



Barzani ve KGB, Eski Dostlar



Kürt cumhuriyeti olan Mahabad Aralık 1946 da düştükten sonra Mustafa Barzani birkaç yüz adamı ile birlikte Sovyet sınırına gitmişler. Sovyetler Birliği’ne vardıklarında kendileri Sovyet yönetimi ve Kürtleri kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmak isteyen güvenlik servisleri tarafından büyük ilgi ile karşılanmışlar.



Sonradan SMERSH başkanı olan KGB mensubu Sudoplatov’un anıları olmasaydı Barzani’nin Sovyetler Birliği’ndeki ilk dönem siyasi faaliyetleri muhtemelen gizli kalmış olurdu. Sudoplatov, Barzani ile ilk defa Batı’nın Orta Doğu’daki menfaatleri ile ilgili istikrarsızlık yaratma amacıyla kullanmaya planladığında Sovyetler Birliği’ne 1947’de geldikten kısa bir süre sonra Bakü’da tanıştığını yazıyor. Sudoplatov’a göre Barzani ve adamları silahlandıktan ve eğitim aldıktan sonra bu amaç için Irak’a gönderilecekti.



Barzani’nin, Sudoplatov gibi güvenlik servisleri içinde en önemli mevkilerden birisi tarafından yetiştirilmesi için kendisinin Sovyetler için olağanüstü önem taşımalıydı. Sudoplatov hatıralarında kendisinin Stalin’in emriyle Trotsky suikastinden ve Sovyetlerin atom bombasının imali ile sonuçlanan atom ile ilgili casusluk faaliyetlerinden sorumlu olduğunu belirtiyor.



Sudoplatov’un Barzani ile müzakere etmesi Sovyet yönetiminin Barzani ile ilgili büyük beklentilerinin kanıtıdır. Ancak görünüşe göre Barzani ile ilgilenen tek Sovyet subay Sudoplatov değildi; Sudoplatov kendisinden sonra Barzani ile görüşen diğer subaylardan sözetmektedir. Sudoplatov, Barzani ile ikinci kez askeri eğitim konusunda görüşmek üzere 1952’de bir araya gelir, ancak aralarında varılan herhangi bir mutabakattan söz etmemektedir. Daha sonra Barzani ile tekrar ikisinin askeri eğitim gördükleri Moskova’daki askeri akademide 1953’te bir araya gelir. Görünüşe göre Barzani özel bir yurt dışı görevi için hazırlanmaktaydı.



Sudoplatov hatıralarında Barzani’nin kendisine ailesinin Rusya ile asırlık bağları olduğunu ve ailesinin daha önce de Rusya’dan yardım talep ettiğini, ve Rusya’dan 60 defa silah ve mühimmat aldığını açıklamaktadır. Gerçekten de Birinci Dünya Savaşından önce Barzan şeyhi olan Şeyh Abdül Salam’in Rusya’yı ziyaret ettiğine dair başka gizli raporlar mevcuttur, ancak benim Birinci Dünya Savaşından önce başka Barzani-Rusya bağlantıları hakkında bir bilgim yoktur.



Sudoplatov’un hatıraları dışında 1947-1958 dönemi sırasında Mustafa Barzani ve Sovyetler arasındaki ilişkilerin mahiyeti bugüne kadar genellikle gizli kalmıştır. Mitrokhin arşivi ve kamuya açık KGB arşivi bu dönemden söz etmemekle birlikte 1958 sonrası Barzani-KGB bağlantıları hakkında esas bilgiler verilmektedir.



Mitrokhin arşivinden KGB’nin Barzari’ye “RAIS” kod adını verdiğini öğreniyoruz ve hem Mitrokhin hem SBKP Merkez Komitesi KGB arşivleri de Barzani’nin Eylül 1961 de ön ayak olduğu ihtilal arkasındaki büyük sırrı öğreniyoruz. Bu arşivlerin verdiği bilgiler doğrultusunda bu gerçek bir ihtilal olmayıp Batı’nin Orta Doğudaki menfaatleri istikrarsızlaştırmak amacıyla yürütülen gizli bir KGB faaliyetiydi.



1961 yılında, 1960’lar itibariyle KGB şefi olan Aleksandr Shelepin, Nikita Khrushchev’e bazı bilgileri içeren bir nota göndererek “ABD, İngiltere, Türkiye ve İran hükümetleri bünyesinde Orta ve Yakın Doğu’daki pozisyonlarının istikrarı ile ilgili tedirginlik yaratmaya” planladığını bildirdi. Kürdistan Demokratik Parti başkanı Mustafa Barzani’yi “Irak, İran ve Türkiye’deki Kürt nüfusunu bağımsız Kürdistan’ı yaratmak ve adı geçen ülkelerin illerini dahil edilecek şekilde harekete geçirmek üzere” eski KGB bağlantıları kullanmayı teklif etti. Barzani’ye gerekli olan silahlar ve para verilecekti. Öngörülü Shelepin şöyle demiş, “Hayırlı gelişmeler öncesinde Sovyet halkının Kürtlerin harekatı ile ilgili dayanışma içinde olduğumuzu ifade etmekte yarar olacaktır”.



Şöyle öngördü, "Kürdistan’ı yaratma harekatı Irak ve İran’daki petrole ulaşabilme sebebiyle başta İngiltere ve Türkiye’deki askeri üsleri nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri gibi Batılı güçler arasında ciddi tedirginlik yaratacaktır. Bütün bunlar yakın geçmişte batıya yakın siyasete soyunan Kassım (Irak Başbakanı General Abdul Karim) için de sorun yaratacaktır. Shelepin ayrıca hem Doğu hem Batı tarafından sıkı bir şekilde kur yapılan Mısır Başkanı Gamal Abdel Nasır’ı da Kürtlerin arkasına desteğini vermek üzere ağırlığını koyması için ikna edilmesini önerdi. Shelepin Nasır’a bağımsız Kürdistan’ın var edilmesi için destek vermesi kaydıyla “gayrı resmi kanallardan” Kürtlerin bu durumdan zaferle çıkması halinde Moskova’nın “Irak topraklarının Kürtlere ait olmayan bölgelerin BAC – Birleşik Arap Cumhuriyeti, Nasır’ın tüm-Arap milliyetçiliğini yansıtan Mısır ve Suriye arasında gerçekleşen kısa ömürlü birleşme - ile birleştirilmesine olumlu bakılabileceğini” söylenmesini önerdi. (Shelepin’den Khrushchev’e, Temmuz 29, 1961, in St.-191/75gc, Ağustos 1, 1961, TsKhSD, fond 4, opis 13, delo 81, ll. 131-32 [Zubok, 21’e bakınız])



Irak Kürdistan bölgesinde Eylül 1961 tarihinde gerçekten Kürt isyanı çıktığında KGB derhal durumu sömürmek için ilave önerilerle cevap verdi. KGB Başkan Vekili Peter Ivashutin ‘nin önerisi – "ABD ve Batı Berlin’deki müttefiklerinin dikkat ve güçlerini dağıtmaya yönelik önlemlerin uygulanması ile ilgili 1 Ağustos 1961 tarihli CC CPSU sayılı karar gereğince ve Kürt aşiretlerinin Kuzey Irak’ta başlattığı silahlı isyan göz önünde bulundurarak aşağıda listelenen faaliyetlerin yapılması önerilmektedir " –



KGB eliyle Hindistan, Endonezya, Afganistan, Gine ve diğer ülkelerde Kürt taraflı ve Kassım’a karşı protestolar düzenlemek;

KGB’nin Barzani ile buluşarak “Kürt harekatının liderliğini ele geçirilmesini ve demokratik yoldan ilerlemesini” ikna ederek ve bunu yaparken “Batı dünyasının eline SSBC’nin Irak’ın içişlerine karıştığına dair suçlamalara meydan vermemek amacıyla faaliyetler sırasında göze batmaması gerektiğini” tavsiye etmek. ve;

Kürt isyanını desteklemek üzere Moskova’nın Barzani’ye “bazı askeri uzmanları”göndermesi gerekebileceğinden (topçu, telsiz operatörü, yıkım ekipleri, vs) SSBC’de ikamet eden Kürtlerin içinden (500-700 adam) “özel silahlı müfreze” oluşturmak üzere asker toplamak ve eğitmek için KGB’yi görevlendirmek" ( P. Ivashutin’den CC CPSU’ye, Eylül 27, 1961, St.-199/10c, Ekim 3, 1961, TsKhSD, fond 4, opis 13, delo 85, ll. 1-4 [Zubok, 21’e bakınız])

Ancak Ivashutin Batı’nın Barzani’nin Sovyetler Birliği ile olan özel ilişkilerden haberdar olduğunu bilmiyordu. A.B.D. yetkilileri “Barzani’nin Moskova’nın işine yarayabileceğini” tedirgin bir şekilde dikkate almışlar. Ekim 1958’de, Kassım’ı iktidara taşıyan askeri darbeden üç ay sonra Irak ABD Büyükelçisi Waldemar J.Gallman Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği bir telgrafta şöyle dedi “Komünistlerin de dönüş yapan Kürt Lideri Mulla Mustafa Barzani vasıtasıyla saldırı yapma potansiyelleri var (Irak Başbakanı Kassım’a karşı). Son onbir yılı Sovyetler Birliğinde sürgün olarak geçirdi. Kendisi Iraklı Kürtlerin çoğu için fazlasıyla cazibeli ve ihtilaf yaratma becerisi hemen hemen sonsuzdur. Dolayısıyla istikrar ve hatta Kassim’in rejimi için bugün en büyük tehlikenin Komünistlerin elinde olduğuna inanıyoruz. " (Gallman’dan Dışişleri Bakanlığı’na, Ekim 14, 1958, A.B. Dışişleri Bakanlığı’nda, Foreign Relations of the United States,(Amerika Birleşik Devletlerinin Yabancı İlişkileri) 1958-1960, Vol. XII, Washington, D.C.: Government Printing Office, (Devlet Matbaa Ofisi) 1993, s. 344-46 [Zubok, 21’e bakınız])



Böylece Kürt çatışması Moskova’nın elinde sonraki Irak rejimleri üzerinde baskı uygulama unsuru oldu. Mitrokhin arşivine göre KBG “MAKS” kod adlı Yevgeny Primakov’u 1960’larda Irak’a gazeteci kılığında gönderdi. Daha sonra Primakov Kürtlerle ilgili işlerde özellikle Kürdistan Demokratik Parti ve Irak rejimi arasında Mart 1970’de bağıtlanan özerklik antlaşması sonrasında önder rolü oynayacaktı. Irak ordusu Kürtlerle savaşmaktan tamamen bitkin düştüğü için Baas’lılar arabuluculuğa karşı Sovyetler tarafından öne sürülen şartları kabul etmek zorunda kaldılar. Irak rejimi Irak Komünist Partisine karşı uygulanan baskıyı hafifletmek ve Sovyetler Birliği ile yakın bağlar kurmak zorunda kaldı.



Mart antlaşmasından sonra Irak rejimi Sovyetlerin desteği ile güç kazanarak Mart antlaşmasının uygulanmasını engellemeye başladı. Ve Irak dış politikasını etkilemek için başarılı bir şekilde Kürt kartını kullanan Sovyetler Birliği Kürtlere sırtını çevirdi. Buna karşılık Barzani CIA, Mossad ve Savak’a yaklaştı. Irak-Sovyetler balayı Batılı müttefikleri ve İran tarafından 1975’te ihanete uğratılarak çöken Kürt isyanı bitene kadar sürdü. Bu tarihten sonra Irak rejimi Irak Komünist Partisine karşı baskıcı tutumunu sürdürmeye devam ederek Batı ile yakınlaşmaya başladı. Sovyetler Birliği ise Kürt kartını kullanmaya devam etti.



O zamandan sonra tarih birkaç kez tekerrür etti ve Barzani ailesi sık sık KGB, CIA ve Mossad arasında sadakat değiştirerek gidip geldi. Dram devam ediyor.





Türkçe Çeviri : kerkuk.NET

teşekkürler..

zaten bu adamlar daha dün bizim kırmızı pasaport ile gezerdi dünyada şimdi bize tavırlarına bakın... ne zaman ne edeceği belli olmuyor hamurunda ve cibilliyetinde var bişeyler artı menfaatleri de sözkonusu tabii ki...


Güncel Haberler

MollaCami.Com