Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Yazar Niçin Yazar?

Siz yazar olmayı istiyorum diyen bir çocuk gördünüz mü? İlkokul sıralarında, hocası sorduğu zaman. Ben doktor olacağım diyen veya mühendis hatta ben baba olacağım diyenler gördüm ama yazar olacağım diyen bir çocuk tanımadım daha. Ta ki lise yıllarım gelip çatıncaya kadar. Derslerimde çok başarılıydım ama hayatın içinde konuşmadan sustuğum anlar oluyordu. Bir kelamda ben edeyim diye ne zaman kaldırsam parmağımı olmuyordu. Dilim damağım kuruyordu. Bir gün kırtasiyeye gittim ve en cicili bicili defteri aldım. Bir gün sonra matematik sınavım vardı ama önem taşımıyordu bir şeyler yazacaktım. Eve geldiğimde hemen üzerimi değiştirip odama geçtim ve kalemi alıp ilk sayfaya aklımdaki ilk kelimeyi yazmıştım, defterimin ismini koymuştum “neticeler”…

“ahşap süslemeli bir tavanın altında el emeğinin belli olduğu desenli bir tabana sahip ahşap bir Safranbolu evinden yazıyorum” diyerek başlamıştım ilk önemli yazıma.

Ardından elime geçen her yazarı incelemeye başladım, her birinden neler alabilirim umudu ile inceliyordum, kiminin içeriği kiminin üslubu beni çekiyordu ve hep okuduklarıma benzer şeyler yazıyordum. Her türden bir şeyler okuyordum. Nietche yi okuduğum günü düşünüyorum da şimdi, bacaklarım titremişti ve hayatımda ilk defa bir kişiyi taklit edemeyeceğimi anladım. Bir noktaya gelmiştim artık ben yazar olacaktım bu doğru ama bunu çok okunmak veya ünlü olmak için yapmayacaktım, yapabileceğim tek iş bu idi çünkü. Zaten incelediğim yazarların birçoğu yaşamları bitip mezara konulduklarında anlaşılmıştı, bende onlardan olurum belki kim bilir…

Birkaç satırı yazıp bıraktığım o kadar çok yazım oldu ki, pes etme noktasına geldiğim, günlerce elime kalem almadığım zamanlar. Fakat ne kadar kaçsam da bir yerlerde bir şeyler oluyordu ve ben içerisine çekiliyordum. Bir gün edebiyat hocam derste bir kompozisyon yazmamızı istemişti bizden ve konu serbestti, yazdıklarımıza isim yazmayacak ve hocamız hangi yazıyı kimin yazdığını tahmin edecekti. Bir yazı yazdım ve hocam onu sınıfın ön sırasında oturan bir kızın yazısı sandı ve onu tebrik etti. Hiç incinmediğim kadar çok incinmiştim. Fakat tüm sınıf arkadaşlarım ilk defa benim bir yazımı okuyordu, bu benim için bir devrim oldu…

Günler geçiyor yaşım ilerliyordu, belli sorulara cevaplar verebilecek yaşa geliyordum artık, kendi ayaklarımın üstünde bir şeyler başarıyordum. Fark ettiğim en önemli şey ise eğer yazar olmak istiyorsan, yarı deli olmalıydın, biraz farklı olmalısın, gerektiğinde anlaşılmamalısın. Herkesin çirkin dediği şeyi sevebilmelisin. Önemsenmeyen bir insan olmalısın, toplumun içerisinde fakat insanlardan uzakta yaşamalısın. Geceleri bir dost bilmelisin. Aklına takılan sorular olmalı hiç kimsenin umursamadığı konular hakkında…

Eğer yolunu seçtiysen, neleri verebileceğini göze almalısın. Hiç beğenilmeyeceğini, yazılarını senin dışında kimsenin okumayacağını veya çöp tenekelerinden bir parça ekmek arayabileceğini düşünmelisin. Kelimeler seçmelisin kendine özgü ve bir nizam içerisinde sıralamalısın onları, gerektiğinde sarmal yapıda kullanmalısın heceleri, gereken yerlerde ise direk anlama yönelmelisin. Ama en önemli unsurun senin okuduğunda mutluluk duymandır. Okuyucu anlasın diye düşünürsen eğer ipin ucunu kaçırırsın…

Yazı yazmak suda yüzmeye benzer, eğer hakimsen kelimelere ve diline, senin emrine amade olur heceler ve harfler, her biri senin yazında yer almak için çaba sarf eder, yüzmekte bu şekilde, çok iyi bir yüzücü isen suyun derinliği hiç önemli değildir istediğin şekilde hareket edebilirsin. Fakat bilmiyorsan yüzmeyi su götürür seni istediği kıyıya ve benliğini kaybedersin, ölürsün. Kelimeler alır başını gider, yazmak istediğinin çok dışına çıkarsın kaleleri devirirsin aşılmaz duvarları yıkarsın. Kelimenin kölesi olursun. Tabii köle olmadan efendi olunmuyor, ama hep köle olarak da kalınmıyor…

Yazar olmanın en zor yanı bana göre, yazılarını bir başkasına sunmaktır. İçin korku ile dolar, bacakların titrer, kalp atışların hızlanır bir başkası senin yazını okurken. Yazın senin çocuğun gibidir, onun için gecelerini heba etmişsindir. Bir satır yazı için saatlerce düşünüp, olmadık kılıklara girmişsindir ama okur bunu önemsemez o sadece en son eline ulaşan ürüne bakar. Yazarın çilesini sadece yazar olan anlar, eğer bir okur anlayabilseydi bunu, elindeki yazıya her ne olursa olsun çok fazla değer verirdi ve öyle göz gezdirerek okumazdı…

Yazar olmak için, her şeyini ortaya koymalısın. Veremeyeceğin hiçbir şey olmamalı, ne zaman ben bunu veremem bu da çok fazla dersen her şeyini bırakıp gitme vakti gelmiştir. Yazar şu veya bu sebepten dolayı yazmaz yazılarını, içindeki yumruğu sadece yazı ile aktarabildiği için yazar. Diğer insanlardan farklı bakar dünyaya, iklimleri farklı yaşar. Ölümlerin ardından farklı bir üzüntü duyar, sevinçlerini çok farklı ifade eder, herkes göze alamaz yazar olmayı...



[right]Adem Dönmez[/right]

Sanki beni anlatmış,gibi..! :)


Edebiyat

MollaCami.Com