Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Peygamberimizin (a.s.v)Aile Hayatından Kesitler

Hz. Peygamber evde kaldığı sürece ne yapardı?

Sahabe ve tabiinden bu hususu merak edenler aynı soruyu Hz. Aişe’ye yöneltmişlerdir. O bu soruya şu şekilde cevap vermiştir: “Herkes evinde ne yaparsa onu yapardı. Elbisesini yamar, ayakkabısını tamir eder, koyunları sağar, kendi işini kendi yapardı.” (Müsned VI, 49,241,256, 260)

Hukuk açısından kadınlar ev işleri yapmakla mükellef tutulmamışsa da Hz Peygamber’in ailesinde fiilen kadınların hizmeti mevcuttur. Bazı rivayetler, Hz Fatıma evlendiğinde, Hz. Peygamber’in dahili işleri Hz. Fatıma’ya harici işleri de Hz Ali’ye verdiğini belirtir. Nitekim Fatıma (ra)’nın el değirmeni kullanmaktan ellerinin yara olduğu, su taşıdığı, ev süpürdüğü vs. rivayetlerde belirtilmiştir. (Ebu Davut, Edep,101) Ayrıca Hz Osman’la evlenmiş olan kızına Hz Peygamber (s.a.v): “Kızım Osman’a iyi hizmet et” demiştir.

Sevgiyi Pekiştirici davranışları

Hz. Peygamber (s.a.v) hanımlarıyla aralarındaki sevgi bağlarını pekiştirecek, yakınlığını arttıracak tarzda senli-benli olurdu. Bunun en güzel örneklerinden biri de, Hz. Aişe ile evliliklerinin ilk yıllarında yaptıkları koşudur. Validemizin anlattığına göre, Rasûl-i-Ekrem (s.a.v) yanındaki sahabelere, “siz yürüye durun”, buyurdu. Sahabe bir hayli gittikten sonra, Hz Aişe’ye “Yarışalım mı?” diye sordu. Hz. Aişe bu teklifi severek kabul etti. Yarıştılar; genç ve enerjik validemiz yarışı kazandı. Aradan yıllar geçtikten sonra yine bir sefer esnasında, Efendimiz (s.a.v) Aişe validemizle yaptığı koşuyu kazanmış, koşunun ardından Hz. Peygamber (s.a.v) gülerek, “Bu vaktiyle kazandığın müsabakanın rövanşıdır.” buyurdu. (Ebu Davud, Edeb 103)
Yine Hz Peygamber (s.a.v) Hz. Aişe ile birlikte yemek yerken bir şeyi önce O’nun içmesini ister, sonra da özellikle O’nun ağzını değdiği yerden içerdi. Şayet et yiyorlarsa, Hz Aişe’nin elindeki parçayı alır, O’nun ağzının değdiği yerden ısırırdı.
Hz. Aişe validemizin anlattığına göre, bir gün Rasûlullah (s.a.v) için bulamaç pişirir. Yanlarında Sevde validemiz de bulunmaktadır. Hz, Aişe, Sevde validemize, “buyur sen de ye” der. O imtina edince “yüzüne bulayacağım” diye tehdit eder. Sevde validemiz yememekte ısrar edince, Aişe validemiz Sevde validemizin yüzünü bular. Ortaya çıkan manzaraya Hz Peygamber (as) güler ve elini Sevde validemize koyarak: “Ne duruyorsun sen de O’nun yüzüne sür” der. Hz. Sevde de Hz. Aişe’ye sürer, Hz. Peygamber (s.a.v) O’na da güler. (Heysemi, Zevaid, 4, 315-316)

Hanımlarının rekabeti karşısındaki tutumu

Zaman zaman müminlerin anneleri arasındaki kıskançlıktan söz eden Hz. Aişe validemiz, Hatice annemizi kıskandığı kadar müminlerin annelerinden hiç kimseyi kıskanmadığını söyler. Hz Peygamber’in O’nu sık sık andığını, koyun kestiği zaman Hz Hatice’nin çok sevdiği hanım arkadaşlarına pay gönderdiğini; fakat kendisinin bazen bu ilgiye dayanamadığını, Hz. Peygamber’e (s.a.v) “sanki yeryüzünde hiç kadın yok da yalnız Hatice var!” diye söylendiğini, bazen daha ileri giderek: “İhtiyarlıktan dolayı ağzında diş kalmamış yaşlı bir koca karının nesini anarsın bilmem ki, Allah O’nun yerine sana daha gencini, daha hayırlısını vermiştir” dediğini, Hz. Peygamber’in bu sözlere karşılık: “Allah bana O’ndan daha hayırlısını vermemiştir. Herkes benim Peygamberliğimi inkar ederken O bana iman etti; herkes benim yalancı olduğumu iddia ederken O beni tasdik etti; kimse bana bir şeycik vermezken O malını-mülkünü bana verdi. Üstelik Allah bana O’ndan çocuklar nasip etti.” (Müsned, VI, 117-118)
Yine bir gün Efendimiz (s.a.v) Hz Aişenin odasında iken Safiye validemiz Peygamber Efendimize bir kap yemek göndermişti. Hz Aişe diyor ki, hizmetçinin elinde tabağı görünce kıskançlık duygusunun tesiriyle çok öfkelendim. Hizmetçinin eline vurarak yemeği yere döktüm, tabağında kırılmasına sebep oldum. Peygamber (s.a.v)’ın yüzüne bakıp da öfkelendiğini görünce, üzüldüm ve “bugün bana fena bir söz söylemesinden Allah’ın Rasûlüne sığınırım” dedim. Hz Peygamber (s.a.v) kalktı, tabağın kırıklarını ve yere dökülen yemekleri topladı. Bunun kefaretinin ne olduğunu soran Hz Aişe’ye de, kırdığı tabağın aynını geri göndermesini söyledi. (Müsned, VI, 227, 178)

Hz Peygamber’in eşlerine verdiğe değer

Hanımlarına faziletlerini söylemesi, sevdiğini ifade etmesi, bineğine alması, aynı kabın suyu ile müştereken yıkanılması, hanımının hayvana binmesinde yardımcı olması ve dizine bastırarak bindirmesi, bir sıkıntıyla kederlenip ağlayan gözyaşlarını elleriyle silerek teselli etmesi, gibi Rasûlüllah (s.a.v)’ın pek çok davranışı hanımlarını memnun kılmaya yöneliktir.
Enes (ra)’ın; Hz Peygamber (s.a.v)’ın çok güzel çorba pişiren İran’lı bir komşusu O’nu yemeğe davet etti. Hz. Peygamber (s.a.v), hanımı Aişe’nin de gelip-gelmeyeceğini sordu. Adam kabul etmeyince Rasûlullah (s.a.v) Aişe olmadığı için gelemeyeceğini bilirdi. Adam üç kere gidip-geldi ve her seferinde Hz. Peygamber (s.a.v) Aişe’siz gelemeyeceğini tekrarladı. Neticede O’da davet edildi ve hep beraber gittiler. (Müslim Eşribe, 19)
Hz Peygamber (s.a.v) aile fertlerinin sadece şahıslarına değil, onların yakınlarına da iltifat ve alakayı ihmal etmemiştir. Nitekim evine uğrayan yaşlı bir kadına ziyadesiyle iltifat ettiğini gören Hz Aişe, ihtiyar kadın gittikten sonra bu iltifatın sebebini sorunca şu cevabı alır:
“Ey Aişe, bu kadın Hatice’nin arkadaşıdır. O’nun sağlığında bize uğrardı. Dostluğa vefa imandandır.” (Zehebi, Siyeru A’lami’n-Nübela. 2, 165)

Hz Peygamber’in eşlerine müsamahakâr davranması

Hz Peygamber (s.a.v) aile reisi olarak mümtaz vasıflarından biri, hanımlarına karşı davranışta nezaket ve iyiliği esas almış olmasıdır. “Sizin en hayırlınız ehline (aile efradına) karşı hayırlı olandır. Ailesine karşı en hayırlı olanınız benim” buyurur. (Heysemi, Müstedrek, 4, 302) Ayrıca: “Allah’ın (c.c) kadınlara iyi davranmamamızı emrettiğini” , “kadınların, annelerimiz, kızlarımız ve teyzelerimiz olduğunu” ısrarla tekrar etmiştir.(İbni Mace, Sünen, 1, 646, 1977)
Numan b.Beşir anlatıyor: “ Bir gün Ebu Bekir (ra) Hz Peygamber’in (as) kapısını çalmıştı. İçeride Hz. Aişe’nin sesini yükselttiğini işitti. İçeri girer girmez (kızı Aişe’yi) tokatlamak üzere yakaladı, Rasûlullah (s.a.v) araya girerek mani olmaya gayret etti. Ebu Bekir (ra) öfkeli halde çıktı. Hz. Peygamber (s.a.v), Ebu Bekir (ra) çıkınca, Hz. Aişe’ye: “Gördün ya seni adamın elinden kurtardım” dedi. Bir kaç gün sonra tekrar gelen Hz. Ebu Bekir onları barış içinde görünce: “Beni kavganıza dahil ettiğiniz gibi, sulhunuza (barışınıza) da dahil edin” der. Rasûlullah (s.a.v)’da “ettik, ettik” diye cevaplar. (Ebu Davut, Edep,92, 4999)

Hz Peygamber’in eşleriyle sohbeti

Hz Peygamber’in (s.a.v) aile reisi olarak en ziyade ehemmiyet verdiği bir husus, aile fertleriyle olan sohbetidir. Bunun ihmal edilmemesi için hususi gayret gösterdiği, tedbir aldığı bile söylenebilir.
Hz Peygamber (s.a.v) hanımlarıyla geçireceği gece, belli bir esasa bağlanmış, kur’a ile tespit edilen bir sıra ile her gece birinin yanında kalmak prensip edilmiştir. Ayrıca her sabah mescitten çıktıktan sonra (Heysemi, Zevaid, 4, 316), ve her ikindi vakti namaz kıldıktan sonra (İbni Sa’d, Tabakat, 8, 85, 170), eşlerinin her birini ziyaret eder, alışılan muayyen bir müddet boyunca onlarla sohbet ederdi. Bilhassa aile fertlerinin topluca bira araya gelmelerini sağlamak amacıyla her akşam bütün hanımlar, Rasûlullah (s.a.v) o gece kimin yanında geceleyecekse, topluca oraya gelirler, sohbet ederlerdi. (Müslim, Nikah, 46, 1462) Bu toplantılarda Hz Peygamber’in (s.a.v) zevcelerine ibretli kıssalar anlattığı, hepsini güldürücü şakalar yaptığı rivayet edilmiştir.
Rivayetler, günlük sabah ve ikindi ziyaretlerine Hz Peygamber’in (s.a.v) izinsiz girip selam vererek başladığını, hanımlarına yaklaşıp elini (omuzlarına, başlarına)koyduğunu öptüğünü (İbni Sa’d, Tabakat, 8, 170) hal-hatır sorup alakadar olduğunu göstermektedir.


Sevgili Peygamberimiz

MollaCami.Com