Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


>>hayat hikayem>>

[color=purple][color=purple]

İşte hayat hikayem...


Bir ilkbahar sabahıydı.
Güneş, pırıl pırıl altın ışıklarını
yer yüzüne yolluyordu.
Bu ışınları gören kozalardan
o sabah beyaz bir kelebek çıktı.
Çok büyük ve tül gibi ince
bembeyaz kanatları vardı.
Birden kendini bir bahçenin
çiçekleri arasında buldu.
Önce keşif uçuşuna çıkıp
bahçeyi dolaştı.
Sonra dinlenmek için
kırmızı bir güle kondu.
Dinlenirken, kanatlarını
dikleştirip birleştirmisti.
Etrafına baktı.
Doyasıya yeşilliğe daldı
saatlerce seyretti...
Dinlenmişti.
Şimdi dolaşma vaktiydi,
yaşamalıydı, önünde uzun zamanı vardı.
Ağaçlara uçtu. Çiçeklere kondu.
Mutluydu, özgürdü.
Herkes ona bakıp "ne güzel" diyordu.
Akşama kadar çiçekten çiçeğe,
daldan dala uçup durdu.
Güneş batarken
bir garip his kapladı içini,
artık öğrenmişti.
Sadece bir günlük olan ömrü bitmişti.
Son bir kez etrafına baktı.
Batan güneşe daldı.
Ve bi daha hiiiiç uyanmadı
...
....kelebek ..........


.....................hayatımızın oyun ve oyuncaktan ibaret olduğunu unutmamamız temennisiyle............

Harika...
Bir kelebeğin hayatı...
Bir insanın hayatı...
Arada ne kadar çok fark olabilir ki?
Sadece zaman...

Onu da bir bütün olarak düşünürsek dünyaya geliyoruz, bir şeylere hayranlık duyuyoruz, keşfediyoruz, yoruluyoruz, üzülüyoruz, hayal kırıkları; işte baksanıza ne çok çiçekten çiçeğe konuyoruz. Veee sonra güneşin batacağını gördüğümüzde koca dünyanın yüküyle bir kenara sızıp kalıyoruz, sonun sonuna dek uyuyoruz...

Hadi kelebek hayatında olması gerekenleri yapıyor daaa peki ya biz?

Güzeldi, teşekkürler...

Hadi kelebek hayatında olması gerekenleri yapıyor daaa peki ya biz?

Güzeldi, teşekkürler...


Harika...
Bir kelebeğin hayatı...
Bir insanın hayatı...
Arada ne kadar çok fark olabilir ki?
Sadece zaman...

Onu da bir bütün olarak düşünürsek dünyaya geliyoruz, bir şeylere hayranlık duyuyoruz, keşfediyoruz, yoruluyoruz, üzülüyoruz, hayal kırıkları; işte baksanıza ne çok çiçekten çiçeğe konuyoruz. Veee sonra güneşin batacağını gördüğümüzde koca dünyanın yüküyle bir kenara sızıp kalıyoruz, sonun sonuna dek uyuyoruz...

Hadi kelebek hayatında olması gerekenleri yapıyor daaa peki ya biz?

katılıyorum.... teşekkürler
Güzeldi, teşekkürler...

Cebrâil aleyhisselâm, hazret-i Nûh’a sordu:- Sen peygamberlerin en uzun ömürlüsüsün, dünyayı nasıl buldun?
- Birinden girip diğerinden çıktığım iki kapılı bir han gibi.
Hazreti Lokman oğluna buyurdu ki: “Oğlum, dünya derin bir deryâdır. Çok kimse burada boğulmuştur.

Bu deryada boğulmadan kurtulmak için
senin gemin îmân,
yatağın takvâ
yelkenin Allaha tevekkül olsun ki batmadan kurtulasın.”


Peygamberimiz buyurdu ki: “En büyük emeli dünyalık olduğu hâlde, sabaha çıkan kimse, Allah katında bir kıymet taşımaz. Aynı zamanda,

Allahü teâlâ onun kalbini dört şeye mübtelâ eder.

1-Eksilmeyen ardı arkası gelmeyen telâş,
2-bitmek bilmeyen meşgâle,
3-zenginliğine ulaşamadığı fakirlik,
4-asla sonunu getiremediği boş kuruntulardır.”


[b]“Ma’nevi kötülüklerden kurtulup, basîret sahibi olmak isteyen var mıdır? İyi biliniz ki, dünyaya heves edip uzun emeller peşinde koşanların, emelleri nisbetinde, Allahü teâlâ kalblerini kör eder. Ve basiretlerini bağlar. Uzun emeller peşinde koşmayıp, dünyadan yüz çevirenlere ise, Allahü teâlâ öğrenmeden ilim verir. Ve doğru yola hidâyet eder.”


RABBİM amil olmamızı nasibi müyeser eylesin AMİNNN...

Bu deryada boğulmadan kurtulmak için
senin gemin îmân,
yatağın takvâ
yelkenin Allaha tevekkül olsun ki batmadan kurtulasın.”


emeğinize sağlık cepni kardeşim
hak yolcusu kardeşime katkısından dolayı tşklr


Edebiyat

MollaCami.Com