Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Vehhabilik sinsice yayılıyor

Tunuslu Profesörün önemli kitabı:
Vehhabilik İslâm Dünyasını fethediyor

Mehmet Şevket Eygi
27.04.2008

TUNUS Üniversitesi’nde siyası ilimler profesörü, düşünür Hamadî Redissi “Necid Sözleşmesi yahut bir İslâm fırkası nasıl İslâm’ın yerine geçti?” isminde Fransızca bir kitap yayınlamış. (Le Seuil Yayınevi, 329 sayfa) Bu kitabın tanıtımını oumma.com’da okudum. Okuyucularıma oradan naklederek bazı özet bilgiler vermek istiyorum.

“Vehhabilik uzun müddet bir fırka, hattâ asıl İslâm’dan sapmış bir dalalet olarak görülmüş (Vehhabiler 19’uncu asırda İslâm’ın kutsal şehri Mekke’yi tahrip etmişlerdi). İşte bu fırka yavaş yavaş petro-dolarlar sayesinde, İslâm’ın aslına uygun doğru yorumu ve uygulanması olarak kendini kabul ettirmiştir.

“Hamadî Redissi fikirlerini, lafları gevelemeden açıklayan bir kimse. 19’uncu asırda Mekke’yi zaptederler, kutsal bölgedeki Hazret-i Hatice’nin türbesini, Mualla Kabristanı’ndaki diğer İslâm büyüklerinin türbe ve mezarlarını tahrip ederler, Medine’de de Asr-ı Saadet’ten kalan türbeleri ve mezarları yıkıp düzlerler. Peygamberin, Yeşil Kubbe altındaki kabrindeki kıymetli eşyayı yağmalarlar, Peygamberin türbesini ve kabrini yıkamazlar.

“Suudî Arabistan’ın kurucusu Suud, hacıların asırlardan beri türbeye getirmiş oldukları kıymetli taşları, bilezikleri, gerdanlıkları ve diğer değerli eşyayı yağmalar, bu eşyaları 60 deve ile taşıtır. Hamadî Redissi, Necid Sözleşmesi kitabında ‘Nasıl olur da böyle savaşçı ve yağmacı bir fırka, kutsal mekânları ve makamları tahrip etmiş olmasına rağmen, zulm ve gadretmiş olduğu Ehl-i Sünnet Müslümanları tarafından temize çıkarılmıştır.’ diye sorar.”

Yazarın, Vehhabîlere ve Vehhabîliğe sıcak bakmadığı çok kolay anlaşılıyor. Bu kitap ucuz ve kolay şekilde yazılmış bir reddiye değildir. Hamadî Redissi senelerce kitap mütalaa etmiş, kaynakları karıştırmış, bilgi ve belge toplamıştır. Suudî Arabistan’a gitmiş, İngiliz, Alman, Amerikan belgelerine ulaşmıştır. Onun kitabına ad olarak koyduğu Necid Sözleşmesi, bu fırkanın dinî-teolojik kurucusu Muhammed ibn Abdülvehhab’ın (1703-1792), Necidli bir kabile reisi olan İbni Suud ile 1744-1745 yıllarında imzaladığı bir belgedir.

“İbni Abdülvehhab’ın amacı neydi? O Müslümanların İslâm’ı bozduklarını iddia ediyor, bozulmuş İslâm’ın yerine kendisinin gerçek İslâm’ı bildirdiği tezini ileri sürüyordu. Onun İslâm’ı radikal, mutaassıp, çok sert, püriten, sekter ve donmuş bir dindi. 1932’den itibaren Arap Yarımadasına bu mezhep hâkim olmuştur. İkinci Dünya Savaşından sonra petrol zenginliğinin verdiği imkânlarla geleneksel İslâmî anlayış ve meşreplerin aleyhine İslâm dünyasının fethine girişmişlerdir.

“Uzun bir müddet, Ehl-i Sünnet İslâmlığı, Vehhabiliği bir sapıklık olarak görmüş ve onunla çok sert şekilde mücadele etmiştir. Ancak ‘Bu bozuk fırka’ artık temize çıkarılmış ve İslâm dünyasının her yerinde benimsenmeye başlanmıştır.

“Suudî Arabistan, Arap dünyasındaki televizyonların ve internet sitelerinin, yazılı medyanın yüzde 30’una sahip bulunmakta veya kontrol etmektedir. Birçok İslâmî propaganda ve misyonerlik kuruluşları da ona bağlıdır.

“14 Şubat 1945’te ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt ile Kral Abdülaziz bin Suud arasında bir anlaşma yapılmıştı. Buna göre, Suudiler Amerika’nın askerî koruması karşılığında petrollerini vereceklerdi. Kral, Filistin’e Yahudilerin yerleştirilmesine kesinlikle karşıydı. ‘Araplar Avrupa Yahudilerine hiçbir kötülük yapmadılar. Yahudilere kötülük yapanlar, onların mallarını ve canlarını alanlar Hıristiyan Almanlardı. Dolayısıyla faturayı onların ödemesi gerekir!’ demişti. Roosevelt, Krala inanmış görünmüş ve üç söz vermişti: Filistin meselesinin hallini hükümetinin önemli işlerinden biri olarak kabul etmek, Arapların aleyhine hiçbir şey yapmamak. Hem Araplarla hem Yahudilerle görüşmeden bu politikada hiçbir değişikliğe gitmemek... Lakin ABD Başkanı bu görüşmeden iki ay sonra vefat etti. Verilen sözler de tutulmadı. Suudiler açısından İbni Suud’un Roosevelt’e verdiği söze uygun olarak Suudî Arabistan İsraille hiç savaşmadı.”

Vehhabîliğin iki ayrı veçhesi vardır: Dînî ve siyasi. Dini açıdan bu mezhebe ilk reddiyeyi Muhammed İbni Abdülvehhab’ın kardeşi Süleyman İbni Abdülvehhab yazmıştır.

Suudî Arabistan’da şu anda hiçbir eski veya yeni mezar yoktur. Peygamber Efendimizin türbesi dışındaki bütün türbeler temellerine kadar yıkılmıştır. Yazılı bir kabir taşı da kalmamıştır. Hicaz Valisi Eyüp Sabri Paşa “Tarihî Vehhabiyan” adlı kitabında, Vehhabîlerin Resulullah Efendimizin türbesini yıkmak üzere kubbeye elinde kazmayla bir adam çıkardıklarını ve herifin düşüp öldüğünü anlatır. Onların Peygamberimizin türbesini yıkmaktan vazgeçmelerinde, İslâm dünyasının büyük infiali ve protestosu da tesirli olmuştur.

İngiltere Birinci Dünya Savaşı’nda Hicaz Bölgesinde Osmanlılara karşı Şerif Hüseyin’i kışkırtmış, desteklemiş, casus Lawrence’yi o bölgeye büyük miktarda altınla göndermiştir. Necid Bölgesinde de yine Osmanlıya karşı Vehhabîleri ve İbni Suud kabilesine de Sir John Philby’i göndermiştir. Tabii eli boş olarak değil...

Türkiye’de Vehhabîlik yayılıyor mu? Bence yayılıyor, lakin bu isimle değil. Onlar kendilerine Vehhabî denilmesini istemezler, biz Selefiyiz derler.

Ehli Sünnet İslâmlığı ile Vehhabilik arasındaki teolojik ihtilaflar ve tartışmalar daha ziyade akaid/inanç konularındadır. Ehl-i Sünnet uleması bu fırkaya karşı hayli reddiye yazmıştır.

İşin bir de siyasi tarafı var. Onu da tarihçiler ele almıştır. Bizim toplumumuz okumayan, araştırmayan, incelemeyen, hafızasını büyük ölçüde yitirmiş bir toplum olduğu için bu konularda yeterli bilgi ve kültür sahibi değildir.

ihvan kardeşim çok önemli bir konuya temas etmişsin.vehhabiler kendilerinin selefi olduklarını idda ederler.ibni teymiyyenin fikirlerinden çok etkilenmişlerdir.onun kitablarını okurlar ve çoğunda derin bir bilgi vardır.benim bulunduğum çevrede bir çok vehhabi var sizin dediğiniz gibi çok hızlı bir genişleme mevcut onlarda

Bizim toplumumuz okumayan, araştırmayan, incelemeyen, hafızasını büyük ölçüde yitirmiş bir toplum olduğu için bu konularda yeterli bilgi ve kültür sahibi değildir.

*********

Memleketimizde bilhassa son zamanlarda, birtakım Vehhabi hayranları tarafından ortaya atılıp tervic edilen ve maalesef saf müslümanlar arasında da yavaş yavaş revaç bulan, kabul edilip benimsenen bir sapıklık müşahede edilmektedir: Kabir ziyareti, tevessül ve istiğase aleyhtarlığı.

Bu sapık görüşe göre, "Peygamberimizin (SAV) kabri şerifleri başta olmak üzere, bilhassa evliyaullah ve ehlullahın kabirlerini ziyaret etmek ve onlarla Cenabı Hakk'a tevessülde bulunmak -haşa- sağıklık imiş."

Bu sapık ve batıl cereyana karşı; son devrin büyük İslam alimlerinden YUSUF Nebhani tarafından Arapça olarak telif edilip Lübnan'da basılan ve müslümanlar tarafından da son derece kıymetli ve değerli bir eser olarak kabul eidlen "Şevahidük-Hakk fil-İstiğaseti bi-Seyyidi'l-Halk" isimli kitap, emekli Müftülerimizden muhterem Mehmet Emre tarafından Türkçeye terceme edilmiştir.

Bir takım sapık ve batıl görüşlerin nereden ve nasıl kaynaklandığı, bunları tervic edenlerin emel ve maksadlarının ne olduğu ve bunların hangi zihniyete hizmet ettikleri güneş gibi ortaya çıkacak; mutlak doğru ve hak olan, şahidleriyle isbat edilecektir.

Gayret bizden, tevfik ve inayet Cenab-ı Hakk'dandır.

Fazilet Neşriyat.

*****************

Vehhabi fikir ve düşüncelerini sahiplenen insanlar çevremizde maalesef gittikçe yaygınlaşmakta. Bu sapkın insanlar Peygamber Efendimiz(SAV) in Hadis-i Şeriflerini inkar edecek, Kur'an-ı Kerim meallerine aslından çok meyledecek ve hatta Kur'an-ı Kerim ayetlerini bile eksik görecek kadar küstahlaştılar. Her geçen gün yepyeni tarikat(!)lar türüyor. Temelleri ise Vehhabiliğe yani Masonluğa dayanıyor. Rabbim şerlerinden muhafaza etsin. Büyüklerimizden Kemal Kacar Beyefendinin Nazlı Ilıcak ile yapmış olduğu bir röportajda Vehhabiler hakkındaki söylediklerini okumalısınız. Eski gazete arşivlerine şöyle bir göz atmanızı tavsiye ederim. Teşekkürler

Allah razı olsun gerçekten çok önemli bir konuya değinmişsiniz. sizin de söylediğiniz gibi çok hızlı bir şekilde virüs gibi yayılmaya başladılar. çok fazla kitap okuyorlar. kendi söylediklerini sahih hadis karşısındaki kişilerin söylediklerini de zayıf hadis olarak görüyorlar. çok ileri giderek süleyman efendi talebelerine ve risalei nur talebelerine haşa kafirlik vasfı takıyorlar. bilgisi biraz zayıf olan kişileri çok çabuk etkileyebiliyorlar

kaldığım memleket ( malatya) malesef bu yoğunlukta .kendi yakın çevremizi dahi bu sapık fikirlerin e ortak etmişlerdir..her ne kadar biz vahhabi değiliz deselerde fikirleri tamamen örtüşüyo...buradaki imam hatibe ehli sünnet giren vahhabi fikirlerle özdeşleşip çıkardı....bir ara buraların kapatılma durumuna gelmesi.cenabı hakkın lütfuydu..şimdi nasıl bilemiyorum...mevlam fırsat vermesin.

amin ihvan kardeşim. malesef bizim de yakın çevremize fikirlerini ortak etmişler. öteki yakınlarımızı elimizden geldiği kadar uyarmaya çalışıyoruz. ancak bunda ne kadar etkili olacağız bilemiyorum. Rabbim onlar gibi sapıklığa düşen kullarından eylemesin. Rabbim yar ve yardımcımız olsun

şu an dinimizle ilgili o kadar kavram kargaşası varki Allah sonumuzu hayreylesin. islam düşmanlarının planları adım adım işliyor. önce unuttur sonra boşalan dimağları kendi isteğine göre doldur. günümüzde en samimi müslümanın bile doğru yanlış demeden birçok sapkınlığa uğradığını görüyoruz. toplumumuz ehli sünnet inancını bilmediği için mantığına göre hareket ediyor. buna türkiyede kimlerin önayak oldukları belli. ama hayırlısı Allah kimseyi ehli sünnet yolundan ayırmasın...

Allah kimseyi ehli sünnet yolundan ayırmasın...AMİN


Allah kimseyi ehli sünnet yolundan ayırmasın...AMİN
Aminn kardeşim teşekkürler sevgili kardeşim


Allah kimseyi ehli sünnet yolundan ayırmasın...AMİN


Allah kimseyi ehli sünnet yolundan ayırmasın...AMİN
AMİNNN


Allah kimseyi ehli sünnet yolundan ayırmasın...AMİN

teşekkür ederim.okuyan gözlere sağlık.

Durum aks edildigi kada vahim degil.
Eskiden beridir Islama, Hak dine celme takmak isteyenler cok olmustur..
Bizim en büyük tesellimiz, seriatin Kiyamete kadar devam etmesidir.

Bu tipler, bu kötüler olacakki, iyilerin derecesi belli olsun.
Ayrica bizim bilinclendigimizde kesin, hizla yayilip, saglam adimlar atiyoruz.
suanki yorum yazan, ve ehli sünnet inancina vakif olan herkez, kendi evlatlarinida, talebelerinide bu sekilde yetistirse,
yarin bir ordumuz olurki dillere destan..

Ahlanip vahlanmayi birakip, önce kendi ahalimizi toparlayip, silkelemeliyiz.

Allah c.c bizi muvaffak kilsin.


Allah kimseyi ehli sünnet yolundan ayırmasın...AMİN



AMİN KARDEŞİM


Güncel Haberler

MollaCami.Com