Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Mikro Dünyadan Uzaya

Mikrodünya

Su Mucizesinin Kaynağı: Hidrojen Bağları



Su, oda sıcaklığında sıvı haldedir. Suyun sıvı hali küçük hidrojen atomlarından, bunları güçle çeken oksijen atomlarından ve iki su molekülü arasında oluşan hidrojen bağlarından kaynaklanmaktadır.


Su molekülünü kovalent bağlar oluşturur. Ancak meydana gelen bu molekülü bir diğer su molekülüne bağlayan bağ, hidrojen bağıdır. Hidrojen bağları son derece zayıf bağlardır.


Bir hidrojen bağının ömrü yaklaşık olarak saniyenin yüz milyarda biri kadardır. Ancak bağın kırılması molekülü ortadan kaldırmaz, çünkü bir bağ kırıldığında yerine hemen yeni bir bağ oluşur. Bu yenilenmenin sonucunda su moleküllerinin birbirlerine yapışmaları mümkün olmaz. Ama bunun bir sonucu olarak bu moleküller akışkan olurlar.


Moleküller bağımsız hareket eden bir gaz yerine, hareketli bir sıvı olarak birarada kümelenirler. Suyun benzerlerinden farklı olan bu yapısı, yaşam için temel unsurlardan bir tanesidir.


Su molekülleri arasındaki zayıf hidrojen bağlarının bir diğer sonucu da, suyun sıvı ve katı hali arasındaki yoğunluk farkıdır.


Bilinen tüm maddelerde katılar sıvılardan daha yoğundurlar. Ama su için bu geçerli değildir.


Suyun katı hali olan buzun yoğunluğu sudan daha azdır. Su, buz haline dönüştüğünde hidrojen bağları nedeni ile buzu oluşturan her bir molekül komşusunu sıkıca yakalar, ama buzu oluşturan bu moleküller arasındaki uzaklık çok fazladır. Dolayısıyla bu molekülleri oluşturan bağlar arasında boşluklar kalır. Katı haldeki suyun yapısı işte bu nedenle sıvı durumuna göre daha fazla boşluk içerir ve bu nedenle de daha az yoğundur. Bunun bir sonucu olarak, bir suyun içine buz attığınızda, buz suyun mutlaka yüzeyine çıkacaktır.


Uzay

Güneş Sisteminin En Küçük Cismi: Plüton




Geçtiğimiz yıla kadar gezegen kabul edilen Plüton Güneş Sistemi'nin en dışında yer alır.


Bu küçük gök cismi, yaklaşık -238oC'lik ısısıyla oldukça “soğuk” bir yerdir. Bu dondurucu soğukluk içinde Plüton'un çok ince bir atmosferi vardır. Ancak atmosfer, sadece, eliptik bir yörüngeye sahip olan gezegenin Güneş'e yakın olduğu dönemlerde gaz halindedir. Diğer zamanlarda atmosfer bir buz kütlesi haline dönüşür. Kısaca Plüton, ölü bir buz yığınıdır.


Plüton'un çapı 2300 kilometredir.


Güneş'e uzaklığı 6.0 milyar kilometre olan Plüton'un bir yılı, 248 Dünya yılına eşittir.


Büyüklüğü Ay'ın 1/6 sı kadardır. Yoğunluğu suyun iki katıdır. Ekliptikle en fazla açıyı yapan gök cismidir. Bu yüzden 1978-2000 yılları arasında Güneş'e Neptün'den daha yakın olmuştur.


Uzun süre tek bilinen uydusu Charon olarak kalmıştır. Charon, Plüton'a, Ay'ın Dünya'ya yaptığı gibi hep aynı yüzünü göstermektedir. 2005 yılında Plüton'un 2 küçük uydusu daha olduğu ortaya çıkmıştır. Bu uydulara 2006 yılında Hydra ve Nix adı verilmiştir.

Mikro dünya

Büyüme Hormonu




Yeni doğmuş sağlıklı bir bebeğin yıllar içinde, 3 kilodan ortalama 80 kiloya çıkmasını, 50 santim boydan, 1 metre 80 santim boya uzamasını sağlayan etkendir.


Protein yapıdadır.


Beynimizin içindeki sadece nohut büyüklüğündeki hipofiz bezinden salgılanır.


Bu bez vücudumuzun komutanı gibidir.


Bu nohut büyüklüğündeki kesenin içine tüm vücudun büyümesini sağlayacak olan formül yerleştirilmiştir.


Büyüme hormonunun etkisiyle bazı hücreler sayıca çoğalırken bazılarının hacimleri artar.


Vücuttaki her hücre salgılanan büyüme hormonunu tanır ve nasıl büyümesi gerektiğini tam olarak bilir.


Ayrıca her organ ve doku birbiri ile uyum içinde büyür.


Örneğin kalp büyürken, onu saran göğüs kafesi kemikleri ve kasları da aynı oranda büyür, böylece kalp sıkışmaz ya da zarar görmez.


Başka bir örnek olarak bacak kemikleri uzunlamasına büyümeleri gerektiğini bilirler.


Çünkü yatay büyürlerse, bacak yürüme görevini yerine getiremez hatta kemik deriyi delip dışarı çıkabilir, ancak böyle bir şey olmaz.


Büyüme hormonu, vücuda gereken miktarda ve vücudun ihtiyaç duyduğu dönemlere göre salgılanır.


Çok salgılanırsa devliğe, az salgılanırsa da cüceliğe yol açar.


Hormonun salgılanışı hipotalamus isimli başka bir bezin kontrolündedir.


Hipotalamus da adeta bir kimya profesörü gibi kanımızdaki büyüme hormonu miktarını çok hassas olarak ölçebilir ve ihtiyaca göre hormonu üretmesi için hipofiz bezini uyarır.


Uzay

Süpernova



Süpernova patlayan, sönen, biten yıldız anlamına gelmektedir.


Bu patlama sonucunda süpernovanın parlaklığı bir anda güneşin yüz milyon katına ulaşabilir.


Patlamanın en şiddetli anında yıldızın parlaklığı bütün bir galaksiyi bile aydınlatabilir.


Patlama sonucunda galaksiye güneşin kütlesinin 10 katı büyüklüğünde bir toz ve gaz bulutu yayılır.


Süpernovalar iki şekilde oluşabilir.


Birincisi, aynı kütle etrafında dönen bir çift yıldızdan daha küçük ve yoğun olanın, içine çökmesi ve patlamasıdır.


İkincisi ise, çok yoğun olan yalnız yıldızların yanarak kendi içlerine çökmeleri ve bunun sonucunda patlamalarıdır.


Bu inanılmaz güçteki patlamalar sonucunda etrafa küçük parçacıklar ve manyetik enerji yayılır. Böylece süpernovalar oluşmuş olur.


Birçok süpernova en yüksek parlaklık seviyesine patladıktan birkaç gün sonra kavuşur ve etkisi birkaç hafta, ay ya da yıl sürebilir.


Cyngus takımyıldızında bulunan, Dünyadan 2500 ışık yılı uzaklıktaki ve Cygnus Düğümü olarak bilinen bir süpernova kalıntısına ait ışıklar bugün bile devam etmektedir. Yıldız yaklaşık olarak 15 000 yıl önce patlamıştır.


Bu büyük patlamalar sonunda bazen kara delikler oluşur, bazen ise geriye hiçbir iz kalmadan yıldızlar yok olur.


Bilim adamları gezegenlerdeki demir, altın, uranyum gibi ağır metallerin oluşmasında süpernovaların etkili olduğunu düşünmektedirler.


Bu ay içerisinde, SN200gy adlı yıldızın patlamasıyla şimdiye kadar bilinen en büyük süpernova patlaması tespit edilmiştir.

Mikrodünya

İnsan İçin En Önemli Damla: Gözyaşı




[b][color=blue]Bazı insanların sadece tuzlu su zannettikleri gözyaşı, aslında vücudumuzun en değerli organlarından birinin çok güçlü bir savunma silahıdır.


Gözümüzün iç kısımlarında bulunan küçük keseler yardımıyla salgılanır.


Üç çeşit gözyaşı vardır.


Birinci gözyaşı, her zaman salgılanan gözümüzü toz ve bakterilerden koruyan temel gözyaşıdır.


İkinci gözyaşı, göz yaşartan gazlar gibi göze zarar veren herhangi bir etki olduğunda salgılanır.


Üçüncü gözyaşı ise acı gibi hisler oluştuğunda sinir sisteminin tetiklemesi ile salgılanır.


Havanın fazla sıcak, kuru ya da rüzgarlı olması gözyaşının salgılanmasını tetikler.


Gözyaşının % 98.2'si sudur. Geri kalan kısımda üre, az oranda glikoz, tuzlar, organik maddeler ve lizozim bulunur. Yani gözyaşı, içinde farklı oranlarda farklı maddeler bulunan son derece özel bir sıvıdır.


Lizozim gözümüzü her türlü dış etkiden koruyan temel etkendir. Bu sayede havadaki toz ve bakteriler bizi etkilemeden, rahatça görebiliriz.


Lizozim enzimi, binaları mikroplardan temizlemek için kullanılan kuvvetli temizleyici maddelerden bile daha etkilidir. Bu kadar güçlü olduğu halde göze hiçbir zarar vermemesi ise büyük bir mucizedir.


Bu güçte başka hiçbir temizleyici göz üzerinde kullanılamaz ve başka hiçbir temizleyici gözü bu kadar iyi temizleyemez.


Gözümüzün kornea tabakasında damar bulunmaz, ancak bu bölgenin de hava ve besine ihtiyacı vardır. Mucizevi bir şekilde bu ihtiyaçlar gözyaşı yardımıyla sağlanır.



Uzay

Soğuk Jüpiterin Sıcak Uydusu: IO



[b][color=green]Güneş Sistemimizdeki en büyük gezegen olan Jüpiter'in uydularından biri Io'dur.


Bakıldığında yüzeyi çok büyük bir pizzaya benzer. Bunun sebebi uydunun çok yoğun sülfür içermesidir.


Yüzeyi çok soğuk olmasına rağmen içi sıcak volkanik lavlarla doludur.


Jüpiter Dünya'dan 20.000 kat daha güçlü bir manyetik etki yayar. Büyük bir mıknatıs gibidir. Io da kendi içinde küçük bir mıknatıs taşır.


İkisi de iletken yapılardan oluştukları halde farklı şekilde hareket ederler.


Io, Jüpiter'in etrafında yörüngesinde dönerken, 422.000 kilometre yol kat eder.


Yörüngesinde ilerlerken, Jüpiter'in manyetik etkisinin yoğun olduğu bölgelere girdiğinde Io üzerinde çok güçlü gelgitler oluşur.


Dünyada oluşan gelgitlerde suların yükselişi ya da çekilmesi en fazla 18 metre kadardır, oysa Io'nun yüzey hareketleri 100 metreye kadar çıkabilir ki, bu hareketi yapan su değil kara parçalarıdır.


Io, manyetik enerjisini elektrik enerjisine çeviren bir dinamoya benzer.


Io kendi başına 400.000 volt üretebilir ki bu 3 milyon amperlik bir elektrik enerjisi demektir.


Bu enerji, Jüpiter'in dış atmosferinde şimşekler çakmasına sebep olmaktadır.


Gezegenin ve uydusunun uzaydaki yerleri, dönüş hızları, yaydıkları manyetik etki, ürettikleri elektrik mükemmel bir düzende yaratılmıştır.


Güneş Sistemimizdeki en aktif volkanlara sahip yapı Io'dur.


Dünyada 600 aktif volkan bulunur, Io'da ise bilinen sadece 100 adet aktif volkan vardır. Ancak, Io'nun Loki isimli volkanı uzayda bilinen bütün volkanların hepsinden güçlüdür. Volkanik bir patlamanın boyu 300 kilometre yükseğe ulaşabilir.

Mucize Element Demir


Demir yeryüzünde en yaygın olarak bulunan elementlerden biridir ve yerkabuğunun yaklaşık % 5'ini oluşturur.


Dünyada şu ana kadar bilinen 109 elementten biri olan demir, Kuran'da da bildirilir. Kuran'ın "Hadid", yani "Demir" adlı suresinde şöyle buyrulur:

”Ve kendisinde çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik...” (Hadid Suresi, 25)


Ayette, demir için özel olarak kullanılan "indirme" kelimesi, mecazi olarak insanların hizmetine verilme anlamında düşünülebilir. Fakat kelimenin, "Gökten fiziksel olarak indirme" şeklindeki gerçek anlamı dikkate alındığında, ayetin çok önemli bir bilimsel mucize içerdiği görülmektedir. Çünkü modern astronomik bulgular, Dünya’daki demir madeninin dış uzaydaki dev yıldızlardan geldiğini ortaya koymuştur.


Dünya'nın çekirdeğinde bulunan demir, gezegenin manyetik alanının oluşmasını sağlar. Oluşan bu manyetik alan, birçok canlının göç edebilmesi ve hareket ederken yönünü bulabilmesi açısından çok önemlidir.


Güneş dışındaki yıldızlardan kaynaklanan öldürücü kozmik ışınlar da, Dünya'nın etrafındaki koruyucu manyetik kalkanı geçemezler.


Eğer Dünya'nın bu manyetik kalkanı olmasaydı, yeryüzündeki yaşam sık sık öldürücü ışınlarla tahrip edilecek, belki de hiç var olmayacaktı. Ancak yerkürenin çekirdeği tam olması gerektiği gibidir ve Dünya yaratıldığından beri bu şekilde korunur.


Manyetit ve Hematit dünyadaki başlıca demir kaynağı olan minerallerdir.


Demir, çelik yapımında kullanılan elementtir.


Çelik birçok başka elementle birleştirilerek endüstrinin her alanında kullanılmaktadır.


Etrafımızda en çok rastladığımız metal olmasının yanı sıra demir, bitkilerin, hayvanların ve insanların yaşamları için de hayati bir öneme sahiptir.


Van Allen Kuşakları



Van Allen kuşakları, Dünya'nın manyetik alanına yakalanan elektrik yüklü parçacıkların toplandığı simit biçiminde iki ışınım kuşağıdır.


İlk uydu olan Explorer I yardımı ile 1958 yılında keşfedilmişlerdir.


Van Allen Kuşakları ismini uyduyu tasarlayan James Van Allen'dan almıştır.


Dışta yer alan kuşak, güneş rüzgarlarından gelen hidrojen, helyum ve oksijen iyonlarının yanı sıra serbest elektronlar içerir. Yer yüzeyinden 13.000-65.000 km. yüksekliktedir.


İçte yer alan kuşak, kozmik ışınların (uzaydaki güneş benzeri yıldızların patlamasıyla yayılan ışınlar) iyonlaştırdığı atmosfer kaynaklı atomlar içerir.


700-10.000 km. yükseklikte yer alan iç kuşak dış kuşağa oranla çok daha güçlü bir ışınım kaynağıdır ve bu yükseklikte bulunan uyduların etkinlikleri açısından önem taşır. Radyasyon nedeniyle astronotların sağlığı üzerinde olumsuz etkiler oluşturabilir.


"Van Allen Kuşakları", gezegenimize gelen zararlı ışınlara karşı bir kalkan görevi görür.


Özellikle Güneş'te sık sık meydana gelen parlamalar sonucu güneş rüzgarlarıyla yayılan ışınlar, Van Allen Kuşakları olmasa, Dünya’daki tüm yaşamı yok edebilecek güçtedir.


Geçtiğimiz yıllarda tespit edilen bir parlamada açığa çıkan enerjinin, Hiroşima'ya atılanın benzeri 100 milyar atom bombasına eş değer olduğu hesaplanmıştır. Parlamadan 58 saat sonra pusulaların ibrelerinde aşırı hareketler gözlenmiş, Dünya atmosferinin 250 km üstünde sıcaklık sıçrama yapıp 2500oC'ye yükselmiştir.


Dünyada da olduğu gibi Jüpiter'in de sahip olduğu manyetik enerji, etrafında Van Allen kuşakları oluşmasına sebep olmaktadır.

çok güzel bilgiler vermişsiniz gözyaşı kardeşim merakla okudum hepsini çokta güzel aktarmışsınız. paylaşımların devamını bekliyoruz.

Çok güzel ve degerli bilgiler. Özellikle kuyruklu yildiz ve DNA konusu dikkatimi çekti.

Su konuyuda aydinlatabilirmisiniz; Yildiz kaymasinda dilek tutarsak, bu dilegin çikma olasiligi ne kadardir :P

Paylasiminiz için tesekkürler :)


Çok güzel ve degerli bilgiler. Özellikle kuyruklu yildiz ve DNA konusu dikkatimi çekti.

Su konuyuda aydinlatabilirmisiniz; Yildiz kaymasinda dilek tutarsak, bu dilegin çikma olasiligi ne kadardir :P

Paylasiminiz için tesekkürler :)

Sanırım siz bunun cevabını biliyorsunuz. :) Ama soruldu bilgimiz dahilinde cevap verelim biz de. Yıldız kayması bir doğa olayıdır. Ve Allah'a inanmayan onun yerine doğadaki varlıkları ve olayları temel güç ya da ilah olarak gören insanlar için yıldız kayması saçma olsa da bir anlam ifade eder. Yani bu olay hurafeden öteye geçemez.
İşin bilimsel yanına baktığımızda ise aslında yıldız kayması diye birşey yoktur. Yıldızlar dünyadan çok uzakta olan güneşlerdir. Bizim gördüğümüz kayan cisimler ise dünyaya yaklaşan yaklaşırken de sürtünmeden dolayı ısınan, yanan ve arkalarında parlak bir çizgi bırakan göktaşlarıdır.

Allah'a sükür biliyordum cevabini... Su dilek meselesini yani, hurafe oldugunu. Yoksa bilimsel olarak degil..

Aslinda sorum espiri mahiyetindeydi. Ama sonra düsündümde, belki bu konuyu okuyupta gerçegi bilmeyen birileri çikar. Böylelikle simdiden onlarida aydinlatmis olduk :)

Açiklamalar için tesekkürler..


Allah'a sükür biliyordum cevabini... Su dilek meselesini yani, hurafe oldugunu. Yoksa bilimsel olarak degil..

Aslinda sorum espiri mahiyetindeydi. Ama sonra düsündümde, belki bu konuyu okuyupta gerçegi bilmeyen birileri çikar. Böylelikle simdiden onlarida aydinlatmis olduk :)

Açiklamalar için tesekkürler..

Evet ben de bildiğinizi Düşünüyordum. Sizin de söylediğiniz gibi yanlış bilenler okur da doğrusunu öğrenir maksadıyla yazdım. :)


Bilim ve Teknoloji

MollaCami.Com