Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Bir benzetme

Dar koridorlar ve geniş salonlardan oluşur hayatmız. Hep bir birikintimiz vardır gelecek için. Bir dikili taşımız olsun isteriz. Manevi ölçü ve değerlerden yama yapılmış bir hayatla, merhaba diyeceğimiz sonsuzluk yurdunun kapısına dek sürer bu titiz gayret. Hep birileri vardır bizi çekemeyen. Ne kadar da benzer bu oluşuyla dünyamız kalp hanemize. Ama sanki aynı hassasiyeti göstermeyiz gönül evimize. Her geleni buyur ettiğimiz kalp salonumuz, adeta bir yol geçen hanıdır. Her türden müsafire sunulacak bir ikramımız vardır. Halbuki öyle midir dünyamız? Her dağılışında düzenlediğimiz, tertemiz ettiğimiz o salonlarımıza konuk eder miyiz hiç bir hırsızı? Her zile basanı alır mıyız içeri? Halbuki yabancılarla dolu olan kalbimiz ne kadar da hasrettir imani bir temizliğe. Hiç sevmesede konuk ettiğimiz dünya ve nefis onu iyice yormuştur oysa. İçi haset, kin, kibir, hırs gibi bir çok çöple dolmuş olsa da pek oralı olmayız nedense. Hatta şeytani bir fısıltı biraz da lüzumlu görür bu duyguları. Yoksa hep hakkımızı mı yedireceğiz. Her şeye de iyi bakılamaz ki ona göre. Bu bir safdillikten öteye geçmez. bu telkin hep çınlar durur kalp sokağımızda. Ama yine de iyiyizdir. En azından beş vakit namazında, orucunda sade bir insanızdır. Yaşadığımız dünya standardına uygun, umut ettiğimiz ahiret standardınınsa bayağı gerilerinde bir yerlerde hep haklılığımızı savunuruz. Ne de olsa yaşamakta olduğumuz dünyayı görmezden gelemeyiz. Görmezden geldiğimiz bir çok yanlışa rağmen. Kendimizi bu kadar da suçlamak doğru mu? Kendimize haksızlık yapmıyor muyuz? En azından müslümanız değil mi? :-\ ???
(Arkadaşlar imla hatası yapmış olabilirim. Bu konuda fazla başarılı değilim. Hakkınızı helal edin) :-[

Güzel bir yazı olmuş. Yüreğine sağlık. Devamını bekleriz inşaallah..


Serbest Kürsü

MollaCami.Com