Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


GIBTA ETMEK ..

GIBTA ETMEK

Müslümanlık ilerlemeyi emreden; durmayı, duraklamayı, hele hele geriye gitmeyi yasaklayan bir dindir. Dolayısı ile müslüman ilminde, amelinde, ibâdetlerinde, hizmetlerinde hulâsa meşrû her işinde en iyi dereceyi elde etmekle mükelleftir. Bu insanlığın yaratılış gayesidir.

Hz. Allah (c.c.): O Allah (c.c.) ki hanginiz amelde daha güzel diye imtihan etmek için ölümü ve hayatı yarattı., (Sûre-i Mülk, 2) buyurmuştur.

Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Yeni gelen bir günümde, beni Allah (c.c.)a yaklaştıracak yeni bir bilgi elde edememiş isem, o günün güneşinin doğmasında (o günde) benim için bir hayır yoktur. (Feyzül-Kadir 1/240)

Âyet-i kerîmeler ve hadîs-i şerîfler gösteriyor ki; müslümanların her gün terakkî etmeleri, iki günlerini birbirine müsâvî etmemeleri îcâp eder. Bunun için de kendisinden ilerde olanlara gıbta edip, onlar gibi olmaya gayret göstermeleri lâzımdır.

Peygamberimiz (a.s.): İki kişiye gıbta edilir: [color=red]
Birisi:
Allah (c.c.)ın kendisine Kurânı (ilmi) verdiği ve onunla günün ve gecenin her saatinde meşgul olan kimse,

diğeri de:
Allah (c.c.)ın kendisine mal verdiği ve o malı gece ve gündüzün her saatinde infak eden kimsedir.
(Buhârî, hadis 5025, Müslim, hadis 815)

Başta Peygamber Efendimiz
ve onun Ashâbı ve bilhassa fıkıh ilmini, ekip diken (temellerini atan)
Abdullah bin Mesud
(r.a.), dikilen bu ilmi sulayarak yetişmesini temin eden (ilerleten)
Alkâme
(r.a.), ekilen ve yetişen bu ilmi biçip toplayarak müslümanların istifâde etmesini daha da kolaylaştıran
İbrahim en-Nehai
(r.a.), bu ilimleri dövüp savurarak harman eden,
Hammad
(r.a.) bunları öğüten
İmâmı Azâm
(r.h.), öğütülen bu ilimleri hamur eden
İmâm-ı Yusuf
(r.h.) ve pişirerek, bütün müslümanların yemesi için hazır bir lokma haline getiren
İmâm-ı Muhammed
(r.h.),
(İbn-i Âbidîn, Reddül-Muhtar, 1/141)
ve bu yolda ömürlerini bezleden, hayati tehlikelere rağmen okuyup-okutmaktan geri kalmayan, her türlü zahmeti nimet bilen alimlerin hepsi gıbta edilmesi, numûne alınması îcâp eden muhterem ve mübârek şahsiyetlerdir.[/color]

Gıpta; bir insanın, başkasının mazhar olduğu nimetlerin yok olmasını temenni etmeden aynı nimetlerin kendisinde de olmasını istemesi;
diğer insanların güzel sıfatlarına ve mazhariyetlerine imrenmesi demektir.
Haset ise, bir kimsenin, başkalarının mazhariyetlerini çekemeyip, onlara nasip olan nimet ve faziletler karşısında hazımsızlık göstermesi, diğer insanlardaki nimetlerin ve iyi hallerin yok olmasını ve hepsinin kendine verilmesini arzu etmesi demektir.
Dolayısıyla, hasette çekememezlik, hazımsızlık ve kıskançlık vardır;
gıptada ise, sadece bir imrenme söz konusudur.
Allah Rasûlü (aleyhi ekmelü't-tehaya),
Mümin gıpta eder, münafıksa hasede girer buyurarak, müminde olsa olsa bir imrenme duygusunun olabileceğini, münafığın ise sürekli kıskançlıkla kıvranıp duracağını vurgulamıştır

Paylaşımınız için Teşekkürler...


Paylaşımınız için Teşekkürler...


bende size teşekkür ederim gözlerinize sağlık..

Cenab-ı Hak razı olsun
bizlere böyle güzel konular sundugunuz için ve bu bilgilerle bizlere birşey ler kattıgınız için gıtta ediyorum
Hz.Allah gani gani razı olsun
sealm ve dua ile


Cenab-ı Hak razı olsun
bizlere böyle güzel konular sundugunuz için ve bu bilgilerle bizlere birşey ler kattıgınız için gıtta ediyorum
Hz.Allah gani gani razı olsun
sealm ve dua ile


hüsnüzanınız için çok teşekkür ederim kardeşim
gözlerinize sağlık..



Hayatın İçinden İslam

MollaCami.Com