Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


>Kahraman Türk Kadınları-2-Nene Hatun >

Nene Hâtun:

Nene Hâtun; kadın kahramanların önde gelenlerinden, Türk kadının kahramanlık sembolü olan Nene Hâtun, 1857 yılında Erzurum’da doğdu. 1877–1878 Osmlanlı–Rus Savaşı sırasında Ruslar, Erzurum’a kadar gelmişlerdi. Şehrin savunması sırasında Erzurumluların kadınlı erkekli yaptığı mücâdele, tarihin şanlı sayfaları arasındadır. Azîziye Tabyasını geri almak için taş, sopa, kazma, kürekle gırtlak gırtlağa yapılan mücadeleye Nene Hâtun da küçük kızını ve oğlunu evde bırakarak katılmıştı. Savaş sırasında yirmi yaşında olan Nene Hâtun’un Çanakkale Savaşı’nda da oğlu şehit olmuştur. 1955 yılındaki Anneler Gününde “anneler annesi” seçilen Nene Hâtun, aynı sene, 98 yaşında vefât etti...

Nene Hatun, Rusların, Aziziye Tabyalarına dayandığı sırada tabir yerindeyse çiçeği burnunda bir yeni gelindi. Erzurum’a bu vahim haber ulaşınca, şehrin kadınlarını toplayarak ellerine geçirdikleri kazmalar, baltalar, satırlar ve benzeri gereçlerle düşmana karşı hücum ederek, değme erkeğin bile gösteremeyeceği bir kahramanlıkla düşmanı püskürtmüşlerdir. Nene Hatun, 1877 Aziziye baskınını uzun seneler sonra şöyle anlatmıştır:

“Muhârebe gürültüleri ile uyandık. Kocam, baltasını kaptığı gibi dışarı fırladı. Biraz sonra dönerek: Hatun, Ruslar tabyalara girmiş, sen çocuğa bak, arkamdan gelme. Biz Rus’u durdururuz. Eğer düşman şehre girerse, siz kendinizi boğun!” diyerek gitti. Biz, daha on beş gün evvel Pasinler’in Çepelli Köyü’nden küçük bir çocuğumuzla birlikte köyümüzün Ruslar tarafından istilasına tahammül edemediğimizden dolayı Erzurum’a gelmiştik. Bütün memleketin boşaldığı, herkesin Rus’u karşılamaya, vatanı kurtarmaya gittiği bugün, ben nasıl evde kalabilirdim. Ufak yavrumu Allah’a emanet ederek, evde bulunan satırı aldım ve sel gibi akan kalabalığa karışarak tabyalara doğru koşmaya başladım. Mecidiye Tabyaları’nı aşıp, alçağa indiğimiz zaman düşmanın, kulaklarımızı sağır eden tüfek ateşleri altında, yaralananlara, ölenlere bakmadan ileri atıldık; bazen satırla, bazen taşla vuruyor, önümüze çıkan her Rus’u devirerek tabyalara doğru ilerliyorduk. Asker kardeşlerimiz bir taraftan, biz, bir taraftan tabyalara girdik. Bu arada tabyanın bir tarafında yaralı olarak kardeşim Hasan’ı gördüm. Ağlayarak üzerine atıldım. Kardeşim Hasan,

“Abla ağlama!.. Anamız bizi bugün için doğurmuştur, ben de dedem gibi şehidlik mertebesine yükselmeği her zaman istemiştim. Rus’u kovduk ya, gayrısına gam yemem” dedi ve gözlerini yumdu.”

Nene Hatun o gün evde bıraktığı oğlu Nâzım ve daha sonra doğan üç oğlundan sonuncusu hâriç diğerlerini Birinci Dünya Harbi’nde şehid vermiştir.

Nene Hatun, çok seneler muammer olmuş, 1955 senesine kadar yaşamıştır. Erzurum’un Rus mezaliminden kurtuluş merâsimlerine iştirak etmiş ve büyük bir hürmet ve alâka görmüştür.

Hakkında bugüne kadar pek çok şey söylenip yazılmış olan bu Müslüman–Türk kadını, Kuvay–ı Milliye’nin kadın kahramanları için parlak bir ilham kaynağı olmuştur.


Tarihi, Ibretli Hikayeler

MollaCami.Com