Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


kıssalar

müslüman olan papaz
Hazreti Mevlana bir gün aksakallı bir papazla karşılaştı. Ona sordu:
–Sen mi daha yaşlısın, sakalın mı? Papaz cevap verdi:
–Ben sakalıma göre daha yaşlıyım. Çünkü ben yirmi yaşından sonra sakal bıraktım.
Hazreti Mevlana, papazı intibaha getiren şu sözü söyledi:
–Yazık! O senden sonra çıktığı hâlde kemale erme konusunda seni geride bırakmış.
Hazretin ne demek istediğini anlayan papaz, derhal sırtındaki cübbeyi çıkardı, kelime–i şehadet getirerek İslâm nimetine erdi.

Yatsı Abdesti ile Sabah Namazı
Bir vakit bir talebesi Ebû Hanefî Rahmetullahi Aleyh'e dedi ki:
-Hocam! Halk senin hakkında diyor ki: 'İmam gece uyumuyor.' İmam bu sözü duyduktan sonra der ki:
-Bu sözden sonra bir daha gece uyumamaya karar verdim. Niçin böyle bir karar verdiğini soranlara verdiği cevap çok manidardır:
-Hak Teâlâ Kur'anı Kerim'de kullarının isyankârlarını kötüleme sadedinde şöyle buyurmaktadır:
"Öyle kişiler vardır ki, yapmadıkları şeylerden dolayı övülmelerini arzu ederler." (2/188) İşte bu zümreden olmamak için bundan sonra sırtımı yere koymam.' dedi. Ve bundan sonra otuz sene yatsı için aldığı abdestle sabah namazını kılmıştır

Bir Dost Ziyareti
Büyüklerden bir zat şu hâdiseyi anlatır: Ahmed b. Hadraveyh'i, havada, melekler tarafından çekilen ve altın zincirlerle örülen bir arabaya binmiş olarak gördüm ve:
"Ey Şeyh! Bu mertebeye ulaşmış biri iken nereye gidiyorsun?" dedim.
"Bir dostu ziyarete." dedi.
"Senin gibi bir makama sahip olan birinin, başka bir kimseyi ziyaret etmesi gerekir mi?" dedim. Dedi ki:
"Ben ona gitmeyip, o bana gelmis olsaydı, ziyaretçilerin yüksek derecesi benim değil, onun olurdu!"

Varlığın Yokluk Aynası
Çok uzak diyarlardan gelen bir dostu, Yusuf Aleyhisselâm'a misafir oldu.
Çocukluklarından beri birbirlerini tanımaktaydılar. Sohbet sırasında, Yusuf Aleyhisselâm'a, kardeşlerinin yaptıkları cefa ve hasetleri de konuşuldu. Yusuf Aleyhisselâm:
-Onların haset ve ezaları bir zincirdi, biz de bir aslandık, zincire vurulmuştuk. Allah'ın kaza ve kaderinden şikâyetçi değiliz. dedi. Konuğu sordu:
-Kuyuda ve zindanda hâlin nasıldı?
-Ay, bedir hâlinden sonra küçülmeye başlar, görünmez hâle gelir, fakat sonra yine önceki hâline döner. Buğdayı toprak altına atarlar; ama sonra ondan başaklar çıkar.
Yusuf Aleyhisselâm başından geçenleri anlattıktan sonra misafirine:
-Bize hediye olarak ne getirdin? diye sordu.
Onun böyle sorması hikmetten uzak değildi. Dostları görmeye eli boş gidilmezdi. Cenabı Hak bile mahşerde kullarına, kıyamet günü için ne hediye getirdiklerini sorar. Yiyip içmeyi, uyumayı azaltıp hediye hazırlamak, seherlerde istiğfar etmek gerek.
Getirdiği hediye sorulunca konuk, utanıp ah etmeye başladı:
-Sana lâyık bir armağan bulama dım, bir katreyi alıp da nasıl ummana götürebilirim?! Sana bir ayna getirmeyi uygun gördüm. Ona baktıkça kendi güzel yüzünü görürsün, dedi.
Güzeller ayna ile meşgul olur. Varlığın aynası yokluktur. Noksanlık, kemal vasfının aynasıdır. Hastalar olmasa tıp sanatının güzelliği nasıl anlaşılır?!

kıssalar için teşekkürler..

Bu birbirinden manidar paylaşımlar için teşekkür ederiz. Emeğine sağlık.

okuyan gözlerinize sağlık


kıssadan hisse

MollaCami.Com