Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


MİkrodÜnya

Evinizde tek başınıza oturuyorsunuz.
Acaba gerçekten yalnız mısınız?..

"Tek başımayım" dediğiniz bir anda bile aslında oldukça fazla sayıda canlı ile berabersiniz. Vücudunuzda sizinle birlikte yaşayan ve sizi sürekli olarak koruyan kimi zaman da hastalanmanıza neden olan bakteriler, oturduğunuz koltuktan halınıza, soluduğunuz havaya kadar her yere yayılmış durumdaki akarlar, mutfağınızda birkaç gündür dışarıda beklettiğiniz yiyeceklerde üremeye başlayan küf ve mantarlar… Bunların hepsi kendi yaşam şekilleri, beslenme sistemleri ve çeşitli özellikleri ile apayrı bir alem oluştururlar.

Belki de şimdiye kadar etrafınızdaki insan-hayvan-bitki üçlüsünün canlılığı oluşturan yegane topluluklar olduğunu düşünüyordunuz. Ancak yeryüzünün her yanına yayılmış olan bu gizli dünyanın üyeleri, mikroorganizmalar, diğer canlılardan çok daha geniş bir popülasyona sahiptirler. Bir sayı vermek gerekirse bu minik canlılar, yeryüzündeki hayvanların 20 katı kadardırlar.1 Yeryüzünün her yanına yayıldıkları gibi, insan yaşamı için de vazgeçilmez bir öneme sahiptirler.

Bu geniş mikroorganizmalar topluluğunu neler oluşturur?

Bizim bu kitapta inceleyeceğimiz canlılar bakteriler, virüsler, mantarlar, su yosunları ve akarlardır. Bu canlıların isimleri sizin için kuşkusuz tanıdıktır ama sizinle ne kadar içiçe olduklarını çoğu zaman detayları ile bilmezsiniz. Örneğin dünya üzerinde yaşamın oluşumunu sağlayan temel öğelerden bir tanesi olan azot döngüsü, bakteriler tarafından sağlanır. Bitkilerin topraktaki mineralleri alabilmelerini sağlayan en önemli unsur ise kök mantarlarıdır. Salata veya et gibi nitrat içeren besinlerden zehirlenmenizi, dilinizde bulunan bakteriler önlerler. Aynı zamanda bakteriler ve algler (su yosunları), dünyada canlılığın varolmasının temel unsuru olan fotosentez yapabilme yeteneğine sahiptirler ve bu görevi bitkilerle paylaşırlar. Bazı akar türleri organik maddeleri parçalayarak besinleri bitkilerin kullanabileceği hale dönüştürebilirler. Kısacası, bu mikro canlılar yeryüzündeki yaşam dengesinin önemli bir unsurudur. Bu canlıların bir kısmı aynı zamanda hastalıkların da ortaya çıkış sebebidir. Vücudumuzdaki bağışıklık ve savunma sistemi bu canlılarla savaşmak için vardır. Kimi tıbbın henüz keşfedemediği yöntemler geliştirip büyük bir hızla vücudumuzda yayılırken, kimisi de insanın yaşamına bir anda ya da yavaş yavaş son verebilir. Bazıları başka bir canlıdan faydalanmak karşılığında ona fayda sağlayabilir, yani simbiyotik bir yaşam (ortak-yaşam) sürebilir. Bazıları ise biraraya gelir, karar verir, plan yapar, organize olur ve son derece hassas işlemler gerçekleştirebilir. Bütün bunları yapanlar; gözle görülür hiçbir varlık belirtisi göstermeyen ve genellikle tek bir hücreden ibaret olan mikro canlılardır.

Bu mikro canlıların çevremize nasıl bir hızla yayıldıklarını bilmek bir insanı hayrete düşürmeye yeterlidir. Bunu anlamak için şöyle bir örnek verilebilir: Yapılan bir araştırmaya göre bir çiftlik toprağının 0,5 hektarlık bir alanında yaklaşık olarak birkaç ton canlı bakteri, yaklaşık 1 ton mantar, 100 kg. tek hücreli protozoan hayvanı, yaklaşık 50 kg. maya ve aynı miktarda alg (suyosunu) olduğu hesaplanmıştır.2

Bu canlıların özelliklerini bilmek ve bu alemin içine girmek aslında son derece önemlidir. İnsanların bir kısmı gözle görülmeyen bu canlıların son derece basit varlıklar olduklarını zannetmektedir. Bu nedenle de bunların yetenek ve güçlerinin farkında bile değildirler.

Tamamen bir aldatmacaya dayalı olan evrim teorisinin takipçileri de insanların bu bilgi eksikliklerinden faydalanır ve bu canlıların kompleks özelliklerini pek fazla dile getirmezler. Kimi zaman bakterilerin gerçekleştirdiği son derece akılcı bir işi görmezden gelir, bir virüsün insan bedenini şuurlu istilasını açıklamaya bile ihtiyaç duymazlar.


Bilimsel makaleler

MollaCami.Com