Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Turnayı gözünden vurmak

Turnayı gözünden vurmak: Herhangi bir hususta uzun süre suskun ve hareketsiz kalındıktan sonra, gerek tesadüfen gerek bilinçli olarak büyük bir başarı elde edildiğinde “durdu durdu da turnayı gözünden vurdu” deriz.

Deyimin ortaya çıkışı bir avcı mübalağasına dayanmaktadır. Avcılığın yaygın olduğu yörelerde genellikle avcılar kulübü gibi işleyen bir mekan bulunur ve bütün avcılar buraya gelip bol palavralı hikayeler anlatırlar. Attıkları da konuştukları da saçma sapan olan bu tip avcıların yalanlarına ve mübalağalarına diyecek yoktur. Pek çoğu hayal ürünü olan bu hikayelerden birisi şöyledir:
Avcılar meclisinin en yaşlı ve gün görmüş üyesi olan Şikar-i zade Sayyad ağa bu mekanda anlatılan bütün hikayeleri huşu içinde dinler, hepsine aferinler okur ama kendisi hiçbir gün hiçbir hikayesini anlatmazmış. Bu hal diğer avcıların dikkatini çekince aralarında karar alıp demişler ki, “Sanatına aşk olsun ey büyük avcı. bunca yıllık ömrün ve bir nice eyyam-ı av peşinde seyeran-u deveran etmişliğin var muhakkak. Lütfeyleyip bir hatıra da sen anlatsan da dinleyip istifade etsek. Hep bizler konuşuyoruz ve hep senin sustuğunu görüyoruz.”
Şikar-i Zade bir müddet nazlanmış. olmaz bunu benden istemeyin lütfen gibi mazeretlerle geçiştirmeye çalışmış. Nihayet ısrar ve merak iyice artınca, şöyle derinden derine bir iç geçirip “ahh ahh” demiş. “Ne olursunız beni konuşturup meclisinizi yasa boğmayın ve beni gençliğimin en hazin hatırasıyla yeniden yüzleştirerek derdimi tazelemeyin. Zaten ne vakit bu yürek parçalayan hatıra aklıma gelse ciğerimdeki ateş çevremdekileri de yakıyor da o gençlik eyyamının utancı beni boğuyor. Şikar-i zade’nin bu sözleri meclise bir ateş gibi düşmüş. Herkes merak ve heyecan içerisinde demek ki ortada çok duygusal ve acıklı bir av hikayesi var diye geçirmişler içlerinden ve tabi anlattırmak için ısrarları arttırıp bin bir dereden su getirmişler, teselli sözleri söylemişler. Avcılar meclisinde herkes tek kulak olmuş Seyyad ağanın ağzına dayanmış, çıt yok. Bizimki önce bir yutkunmuş, eski meddahlar gibi oturuşuna yeni bir çeki düzen katarak başlamış anlatmaya.
“Efenim, avcılığa başladığımın ilk günlerindeydi. toy bir delikanlı sayılırdım. Bir gün tüfeğimi omzuma tazımı gölgeme alıp şöyle tek başıma bir sayt-ü şikar edeyim dedim. Bir cigara içimlik mesafe gittikten sonra gökte bir turna gördüm. Baktım yolu doğrultmuş aheste aheste süzülüyor. İçimden şu meretin zararsız bir yerinden ayağından vurayım. Ben bunları düşünürken turna biraz uzaklaşır gibi oldu. Tam sağ ayağına nişan alıp çektim tetiği. İşte ne olduysa o anda oldu. zavallı turna gagasıyla ayağını kaşımaya yeltenmez mi. Ciğerim yandı gitti. Ama elden ne gelir. Kuşcağız şöyle iki üç yüz metre kadar bir mesafeye düştü. Tazım aldı getirdi. Baktım tam da düşündüğüm gibi zararsız bir atıştı. saçmalarımdan yalnızca biri ayağına isabet edecek yerde başı siper olduğu için sağ gözünden girip sol gözünden çıkmış. Kuşcağızın başka hiçbir şeyi yok. İlla iki gözü iki çeşme kanıyor. Ben hayatımın en büyük pişmanlığıyla ne yapacağımı şaşırdım. Tabi biraz toyluk da var. Kan tutmuş gibi donakalmışım. Kuş çırpınıyor benim içim sızlıyor. Böyle ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Asıl hazin sahne o zaman yaşandı.”
Seyyad ağa sözünün burasında önce biraz ara verip iki kez bağrını yumruklar ve ağlamaklı bir edayla iç geçirip bir bardak su içer. Sonra da acıyla yutkunup anlatmaya devam eder.
“Nasıl geldiler nerden geldiler ne zaman geldiler bilemiyorum.baktım çırpınan kör turnanın üstünde bir bölük turna toplanmış dönüp durmakta. bana doğru öyle bir ötüp öyle kanat çırpıyorlardı ki, hayatımda öyle bir dehşeti başka bir gün yaşamadım. Af dilesem hangisinden dileyeceğim, konuşsam ne diyeceğim. Tam bir şaşkınlık hali sizin anlayacağınız. Birden onların kendi dilleriyle ötüşüp anlaştıklarını gördüm. Hayret ki ne hayret, kör turnaya bir şeyler anlatıyorlardı. sonra onu aralarına aldılar ve yıldırım gibi havalandılar.”
Dinleyenlerin şaşkın ve hayret dolu bakışlarının arasında Seyyad ağa sözlerini sonlandırdı. “İşte yarenler turnalar katar halinde uçmaya o günden sonra başladılar. aralarında aldıkları kör turnaya ses vererek uçuş istikametine yöneltmeyi o gün keşfettiler. şimdi turnalar sırf o uğursuz günü bana hatırlatmak ve benden intikam almak için katar halinde uçmayı huy edindiler. Hatta bu haber dünyadaki bütün turnalar arasında yayıldı ve onlar benim yüzümden katar teşkil eder oldular. Öylece bir yerlerde anadan doğma kör bir turna varsa seslerine gelip yolunu bulabilsin. geçenlerde o kör turna ki epey yaşlanmış rüyama girdi ve dedi ki: “Ey bütün zamanların en büyük üstadı, biz senden sonra bu alemde böyle nazik, düşünceli ve hassas üstat avcı görmedik. iki gözüm senin sanatına feda olsun.”
Şikar-i zade seyyad ağayı dinleyen biri hayretinden patlar ve: “Eh durdun durdun ama turnayı da gözünden vurdun, pes doğrusu.”

bu bilgiler çok güzel :)
devamının geleceğini duydum daha da mutlu oldum :)

emeğinize sağlık, devamlarla ;)


bu bilgiler çok güzel :)
devamının geleceğini duydum daha da mutlu oldum :)

emeğinize sağlık, devamlarla ;)

değerli yorumlarınız için çok teşekkürlerr kardeşim sağolasınız inşallah fırsat buldukça devam edicdem.

emeğine sağlık teşekkürler...

ben teşekkür ederim kardeşim sağolasın.


emeğine sağlık teşekkürler...

ben teşekkür ederim kardeşim sağolasın.


bu bilgiler çok güzel :)
devamının geleceğini duydum daha da mutlu oldum :)

emeğinize sağlık, devamlarla ;)

değerli yorumunuz için teşekkürler kardeşim sağolasınız inşallah fırsat buldukça kaynağını bulabildiğim deyimleri yazmaya devam edicem

hakikaten çok güzel bilgilerdi
Teşekkürler ;)

Ben teşekkür ederim sağolasınız kardeşim

Çok teşekkürler Letaif kardeşim, faydalı paylaşımlarınızın devamını diliyorum.


Çok teşekkürler Letaif kardeşim, faydalı paylaşımlarınızın devamını diliyorum.

ben teşekkür ederim sağolasınız kardeşim inşallah devam etmeye çalışacağım vakit buldukça..


Atasözleri

MollaCami.Com