Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Akilli Kimselerin Dikkatine

Akilli kimse üç zümreyi hafife almaz: Alimleri, hükümdarlari ve dostlari...

· Alimleri hafife alanin ahireti,

· Hükümdarlari hafife alanin dünyasi,

· Dostlari hafife alanin çevresi heba olur
. (Abdullah b. Mübarek)

AKILLI, KİME DENİR?



Bir müslümân, bir zaman geldi "Bişr-i Hafî"ye.

Ricâ etti, "Bana bir nasîhat eyle" diye.



Buyurdu ki: (Darlıkta "Cömert” ol, eyle ikrâm.

Tenhâ yerlerde dahî, işleme günâh, haram.



Her şeyden daha evvel, öğren ilmihâlini.

Sonra, bunlara göre düzelt bütün hâlini.


Konuşmak isteyince, "Sükût”u eyle tercîh.

Eğer susmak istersen, "Söz"e ol müteveccih.

Kötü kimseler ile olma ki hiç arkadaş,

O seni, Cehenneme sürükler yavaş yavaş.



"Cimrilik", öyle kötü huydur ki, aman sakın.

Kalplerini karartır yüzüne bakanların.


Bu din, "Emr-i Mâruf"a verir çok kıymet, değer.

Lâkin eziyetlere katlanmak îcâb eder.




Hakk’ın azametini düşünseydi şu insan,

Bir zerre yapamazdı O’na günâh ve isyân.

Yalnız ilmihâlini bilir ise bir kişi,

Ona “Akıllı” demek, değil hiç akıl işi.


Asıl şu kimsedir ki aklı başında olan,

O bildikleri ile “Amel” eder durmadan.

Ey insan, günâhını gizliyorsan sen nasıl,

İyiliklerini de gizlemeyi bil asıl.




İki haslet vardır ki, kalbe sıkıntı verir.

Bunlar da, "Çok konuşmak" ve bir de "Çok yemek" tir.


Bir kimse, gazabına hâkim olamaz ise,

"Takvâ sâhibi" kişi denilmez o kimseye.



Bir mü'minin izzeti, "Günâhtan kaçınmak"tır.

Şerefi, geceleri kalkıp namâz kılmaktır.

Evlâdına duâsı, bir baba ve annenin,

Ümmetine duâsı gibidir Peygamberin.



Sâdece "Ağız ile" şükretmek, şükür olmaz.

Yâhut da kifâyetsiz şükür olur, gâyet az.


Asıl şükür odur ki, vücûdun her âzâsı,

İslâma uymalıdır, budur işin esâsı.



Meselâ gözün şükrü, bakmamaktır harama.

Yâni haram görünce, olmalı sanki "âmâ".


Diğer âzâlar dahî, işlemezse tek haram,

Ancak böyle yapanlar, şükretmiş olurlar tam.



Hakîkî bir mü'mine, şu lâzım önce esas:

Kuvvetli bir "Îmân”la, riyâsız, tam bir "İhlâs".


Eğer bir müslümânda, bu iki şey var ise,

Mühim değil giydiği ayakkabı, elbise.



Müslümân, "almak" değil, "Verme"yi kârlı bilir.

Bilir ki, verenlere vardır sevap ve ecir.

Alışık olduğundan o kimse hep vermeğe,

Ölürken, rûhunu da kolay verir meleğe.


Halbuki hep almaya alışmışsa bir kişi,

Elinden bir şey çıksa, üzülür, yanar içi.


Ömrü bitip, eceli geldiğinde nihâyet,

Rûhunu da vermeye, zorlanır, çeker zahmet.
)

siirlerlemenkibeler.com


Serbest Kürsü

MollaCami.Com