Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Gerçek imân, sonsuz güzellikler kazandırır

İnançsızlık, seküler felsefî bakış; eşyayı/nesneleri/varlığı tek yönlü gösterir ve maddenin dar kalıpları içine hapseder. İnsana, heva heves, nefsî oyun, eğlence ve fantaziyeleri hedef gösterir.

Dinin özünü teşkil eden, “Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, dirilişe ve kadere imân” (diğer semâvî dinlerde özet şeklinde mevcuttur); duyu ve duygularımızı madde ötesine, metafizik âlemin derinliklerine taşıyıp geniş bir cevelan sahası açar. İnsanlığın önüne kâinat çapında, hattâ sonsuzluk âlemindeki sonsuz güzellikleri hedef koyar.

Dünya hayatını da, sonsuz hayatla birleştirir. Dolayısıyla, burada meydana gelecek güzellikler orada devam edecektir. Tahkiki/gerçek imânın, ferd, aile, toplum, insanlık ufkuna açtığı hedefler ve hayatına kazandırdığı güzelliklere özetle birkaç noktayla temas edelim:

* Tahkiki imân; kendimizi, çevremizi, olayları, eşyayı/nesneleri, düşünceleri olduğu gibi görmemizi; iç yüzünü keşfetmemizi sağlar.

*Başıboşluk ve hedefsizlik; sıkıntı, problem, stres kaynağıdır. İmân sonsuz hedefler gösterir. Gerçek imân, yalnız Allah’a kul olmayı, başkasının karşısında eğilmemeyi gerektirir. Hakikî hürriyeti elde etmenin yollarını göstererek, kulun, kullar karşısında boyun eğip zillet çekmesine engel olur.

Aciz, zayıf, fâni varlıklarız. İhtiyaçlarımız sonsuz. Dünyadaki hiçbir teknolojik güç; aczimizi ve ihtiyaçlarımızı gideremiyor. Diğer imân şartlarını da bünyesinde barındıran tevhîd/O'nun varlığı ve birliğini anlatır. O sonsuz kudret sahibidir. Biz acz diliyle O'na sığınır, sonsuz bir güce dayanır ve sonsuz enerjiye kavuşuruz. O'na iman, sahipsizlikten, başıboşluktan, tesadüf oyuncağı olmaktan kurtarır.

Sonsuz bir güven duygusu verir. Çünkü, O, sonsuz sevgi, merhamet, kudret sahibidir.

Adım başı olumsuz hâdise ve durumlarla karşılaşırız. Bir saatimiz, diğerine uymuyor. Her an psiko-fizyolojik değişikliklere hedef oluruz. Şu gaddar ve fâni dünya, bir üzüm yedirse, peşinden yüz tokat vuruyor.

İmân, sayısız olay, çalkantı, problemler deryasında kaybolmamızı önler. Biliriz ki, birisi var; bizi gözetliyor; duâmızı/isteklerimizi işitiyor; ihtiyaçlarımıza cevap veriyor.

Bunun, bizi son derece rahatlatacağını Hz. Peygamber (asm), “Mü’minin hali ne güzeldir! Eğer bir nimete mazhar olsa şükreder, sevap kazanır. Bir musîbete uğrasa sabreder, yine sevap kazanır” 1 şeklinde ifâde eder.

Dipnot: 1- Müslim, Zühd, 64.


Ali FERŞADOĞLU


Hayatın İçinden İslam

MollaCami.Com