Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim
Ehl-i Sünnet veâl-Cemaatâe uymayanların durumu nedir?
EHL-İ SÜNNET VEâL-CEMAATâE UYMAYANLARIN DURUMU NEDİR?
â¦Ehl-i Sünnet veâl-Cemaatâe uymayanların durumu nedir?
Sonsuz kurtuluşa kavuşabilmek için, üç şey, muhakkak lâzımdır: İlim, amel, ihlâs.
İlim iki kısımdır: Birincisi yapılacak şeyleri öğrenmektir ki, bunları öğreten ilme (Fıkıh ilmi) denir.
İkincisi, itikat edilecek, kalp ile inanılacak şeylerin bilgisidir ki, bunları bildiren ilme (İlm-i Kelâm) denir.
İlm-i Kelâm, Ehl-i Sünnet âlimlerinin Kuran-ı Kerim ve hadis-i şeriflerden anladığı (elde ettiği) bilgilerin tamamıdır.
Cehennemden kurtulan, yalnız bu âlimlerdir. Bunlara uymayan, Cehenneme girmekten kurtulamaz.
Bu büyüklerin bildirdiği itikattan kıl ucu kadar ayrılmanın, büyük tehlike olduğu, Evliyaullahâın keşfi ve kalplerine gelen ilham ile de anlaşılmaktadır.
Yanlışlık ihtimali yoktur.
Ehl-i Sünnet âlimlerine uyanlara, onların yolunda bulunanlara müjdeler olsun.
Onlara uymayanlara, yollarından sapanlara, onların bilgilerini beğenmeyenlere ve aralarından ayrılanlara yazıklar olsun!
Hem ayrıldılar, hem başkalarını da saptırdılar.
Müminlerin cennette Allah-ü Teâlââyı göreceklerine inanmayanlar oldu.
Kıyamet günü, iyilerin, günahlılara şefaat edeceklerine inanmayanlar oldu.
Eshâb-ı kiramâın r.a. kıymetini ve yüksekliğini anlamayanlar ve Ehl-i beyt-i Resûlâü r.a. sevmeyenler oldu.
Ehl-i Sünnet âlimleri diyor ki: âEshab-ı kiram kendileri arasında en yüksek kişinin Hazret-i Ebû Bekr-iniâs-Sıddîk olduğunu sözbirliği ile söylemişlerdir.â
Ehl-i sünnet âlimlerinden Eshâb-ı kiram üzerindeki bilgisi çok kuvvetli olan, İmâm-ı Muhammed bin İdrîs-i Şâfi buyuruyor ki:
âFahr-i âlem s.a.v. ahireti şereflendirdiği zaman, Eshâb-ı kirâm aradı taradı, yeryüzünde Hazret-i Ebû Bekr-iniâs-Sıddîkâtan daha üstün birini bulamadı.
Onu halife yapıp emrine girdiler.â
Bu söz, Hazret-i Ebû Bekirâin Sahâbenin en üstünü olduğunda müttefik olduklarını göstermektedir.
Yani Eshâb-ı kirâmâın en yükseği olduğunda âicmâ-i ümmetâ bulunduğunu göstermektedir. İcmââ-i ümmet ise senettir, şüphe olamaz.
Ehl-i beyt için ise, âEhl-i beytim, Nûh a.s.âın gemisi gibidir. Binen kurtulur, binmeyen boğulur.â hadîs-i şerîfi yetişir.
Büyüklerimizden bazısı buyurdu ki,
PEYGAMBERİMİZ S.A.V. ESHÂB-I KİRÂMâI YILDIZLARA BENZETTİ. YILDIZA UYAN, YOLU BULUR. EHL-İ BEYTâİ DE, GEMİYE BENZETTİ.
ÇÜNKÜ GEMİDE OLANIN, YILDIZA GÖRE YOL ALMASI LÂZIMDIR. YILDIZLARA GÖRE YÜRÜMEZSE, GEMİ SAHİLE KAVUŞAMAZ.
Görülüyor ki, boğulmamak için, hem gemi, hem yıldız lâzım olduğu gibi, Eshâb-ı kirâmâın hepsini ve Ehl-i beytâin hepsini sevmek, saymak lazımdır.
Birini sevmemek, hepsini sevmemek olur.
Çünkü insanların en iyisinin s.a.v. sohbeti ile şereflenmek fazileti, hepsinde vardır.
Sohbetin (dünya gözüyle görüp işitmenin) fazileti ise, bütün faziletlerin üstündedir.
âSohbetâ, bir kere de olsa, beraber bulunmak demektir.
İşte bunun için, Tâbiâînâin en üstünü olan Veysel Karâni, Eshâb-ı kirâmâın en aşağısının derecesine yetişememiştir.
Peygamberimiz s.a.v.âi imanı var iken görenlere ESHÂB denir. Oânu göremeyen, fakat Eshâbâtan birini görenlere TÂBİâÎN denir.
Hiçbir üstünlük, sohbetin üstünlüğü kadar olamaz.
Çünkü sohbete kavuşanların (yani Eshâb-ı kirâmâın) imanları, sohbetin bereketi ve vahyin bereketi sayesinde, görmüş gibi kuvvetli iman olur.
Sonra gelenlerden hiçbir kimsenin imanı, bu kadar yüksek olmamıştır. Ameller, ibadetler, imana bağlıdır ve yükseklikleri, imanın yüksekliği gibi olur.
Eshâb-ı kirâm r.a. arasındaki uygunsuzluklar ve muharebeler iyi düşünceler ve olgun görüşler ile idi.
Nefsin arzuları ile ve cehalet ile değildi. İlim ile idi. İctihat ayrılığından idi.
Evet bir kısmı ictihatta hata etmişti. Fakat Allah-ü Teâlâ ictihatta hata edene de, yanılana da, bir sevap vermektedir.
Şiiler, Ehl-i beytâi sevmekte taşkınlık (aşırılık) yaptılar.
âEhl-i beytâi sevmek için, üç halifeyi ve bunlara biat eden Eshâbâın r.a. hepsini sevmemek, hepsine düşman olmak lâzımdırâ dediler.
Hariciler ise, bu sevgide gevşeklik yaptılar. Ehl-i beytâe düşman oldular.
Ehl-i Sünnet âlimlerinin Eshab ve Ehl-i beyt hakkında tuttuğu yol, orta yoldur. Yani taşkınlık da gevşeklik de etmeyip, doğruyu söylemişlerdir.
En salim ve sağlam yol da budur.
59. MEKTUP, MEKTUBAT-I İMAM-I RABBANİ
Allah razı olsun :)
amenna.emeğinize sağlık.
Teşekkür ederim. Cümlemizden..