Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


8 Mart yaklaşırken...Kadın-erkek eşitliği mi, hakkâniyet mi?

KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ Mİ, HAKKÂNİYET Mİ?

Her sene 8 Mart “Dünya kadınlar günü” olarak kutlanıyor. İslâmiyet’in 14 asır önce vermiş olduğu haklardan habersiz olan kadın-erkek eşitliği, kadının ezilmişliği gibi mevzûları tekrarlamaktan başka bir icraatları da bulunmayan sözde “kadın hakları savunucuları!” bakalım bu yıl neler yapacaklar!

Bırakalım, onlar “gün”lerini kutlaya dursunlar... Müslüman hanımlar, İslâmiyet’in kendilerine verdiği haklarla senenin yalnızca bir gününü değil, her zaman değerli, haklarının ve mükellefiyetlerinin de ne olduğunun şuur ve idrâki içerisindedirler.

Sürekli “eşitlikten” değil “hakkaniyet”ten yani, herkesin hakettiği kadar hak sahibi olmasından bahsedilmektedir. Kadına şöyle bir baktığımızda görüyoruz ki; Allah Teâlâ ona “annelik” vazifesi vermiş... Çocuğuyla, eşiyle alâkalanmak durumunda... Hâl böyle iken bir de dışarıda çalışıyorsa, iki yarı mes’ûliyet ve mükellefiyet var demektir. Bu ise, ona haksızlık olmaz mı? Ve bu vaziyette “eşitliği” değil “hakkâniyeti” müdâfaa etmek gerekmez mi?

Annelik ve çocuk yetiştirmek gibi kutsi bir vazife, nasıl hafife alınabilir? Hafife almak şöyle dursun, bu çok büyük bir şereftir. Kadın bu şerefi taşıdığının farkında olmalıdır. Ne yazık ki kadınlarımızın beynini yıkadılar.
Bir kadın tahsilliyse ve evinde kendini kocasına ve çoluk-çocuğuna hasretmişse yaptığı bu iş küçümsenir, mutlaka tahsilini dışarıda değerlendirmek zorundaymış gibi gösterilir.

Halbuki çocuk terbiyesinde 0-6 yaş arası çok mühimdir... Anne ne kadar tahsilli, bilgili ve kültürlü ise, bu aynen çocuğa aksedecektir. Sözde “kadın hakları” çığırtkanlarının gâyesi; anneliği küçük gösterip, âile hayatını kötüleyip, kadını çalışma hayatına itmektir.

Dinimizde kadının mevkiini (statüsünü) Allah Teâlâ, Resûlüllah s.a.v. Efendimiz’e bildirmiş ve kadına gereken haklarını vermiştir. Sadece beşerî sistemlerin bir açmazı olan “Hak verilmez, alınır” sloganı ile yola çıkanlar, biraz da İslâm’ın bu husustaki sesine kulak vermelidirler.

Bilindiği gibi, İslâm’a yapılan hücumların başında, kadın ve kadın hakları mevzuları gelmekte, İslâm’ın bazı Müslümanlarca doğru anlaşılamaması ve yaşanamaması da ne yazık ki, bu çeşit çirkin hücumlara zemin hazırlamakta. Halbuki sevgili Peygamberimiz s.a.v., “Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır” (S. Müslim, Hac, 142) buyuruyor.

Hulâsa, İslâm dini kadına çok büyük bir değer veriyor ve bir o kadar da ehemmiyetli bir vazife yüklüyor... Yani muallimelik ve mürebbiyelik (eğitim-öğretim) vazifeleri... Öyle ki, Allah Teâlâ’nın kadına verdiği hakları bilip riâyet eden, şuurlu Müslüman erkeklerin yetiştirilmesi, kadının elindedir. Büyüdüğünde âilede ve cemiyette reislik vazifesini üslenecek olan, dolayısıyla de hakkâniyet sahibi olması gereken erkek çocuğun yapısını tâyin edecek insan, yine kadındır. Bir atasözümüzde denildiği gibi, “Beşiği sallayan el, dünyaya hükmeder.” O halde “insanlığı” yetiştirecek olan kadın, her alanda ilim ve ahlâkla mücehhez olmalıdır.


8-10 yıl öncesine ait Fazilet takviminden bir alıntı


Hayatın İçinden İslam

MollaCami.Com