Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Osmanlı da lahanacılar bamyacılar ... :))

Sultan II. Murat zamanında kurulan ve Osmanlı tarihindeki ilk spor takımları olan Bamyacılar ve Lahanacılar, devrin popüler sporu olan iki cirit takımının ismiydi. Sultan I. Mehmet, biniciliği (cündîlik) geliştirmek için, daha önce valilik yaptığı Amasya ve Merzifon’dan topladığı usta binicilerle iki bölük kurdurarak, bunlardan ilk kez birer spor takımı oluşturdu. Merzifon'un büyük lahanaları ünlü olduğu için oradan gelenlere Lahanacılar, Amasya'nın da bamyası ünlü olduğu için sporcularına Bamyacılar dendi.


Lahanacılar ve Bamyacılar, sultan önünde atla çeşitli gösteriler ve cirit karşılaşması yapardı. Yarışmalarda Sultan Mehmet’in süvarileri yani Merzifon kuvvetleri (Lahanacılar) daima üstün başarı gösterir ve Amasyalılara karşı galip gelirdi.

Süvari birliklerine verilen bu isimler sonraları unutulmuş, ancak Fatih Sultan Mehmet zamanında saraya ait askeri birliklerde Lahanacılar ve Bamyacılar'ın adı yaşatılmış. Merasim günlerinde bir onur payı olarak, saray kapılarında Lahanacılar ve Bamyacılar nöbet tutarlarmış.

Kaba’nın bahsettiği bamya anıtı, Topkapı Sarayındaki levazım depoları önündeki karşılıklı dört köşe bir mermer sütunlardan biridir. Bu iki güzide takım anısına yapılan 1790 tarihli sütunların her biri dört metre yükseklikte olup sütunların birisinin üstünde kenarları oyalı bir tabak içerisinde gösterişli Lahana konulmuş, diğerinde ise Bamya şekli işlenmiş.

Eski Gülhane bahçesinde yer alan iki nişan taşından III. Selim’ e ait olanının üzerinde lahana, II. Mahmut’a ait olanının üzerinde ise bamya motifleri bulunur.

Gülhane bahçesindeki lahana bezemeli nişan taşı, 1790 tarihinde Sultan III. Selim’in 400 adımdan bir yumurtayı vurması anısına dikilmiştir.




III. Selim, Lahanacılar takımına duyduğu sevgiyi İlhami mahlası ile yazdığı şiirde şöyle dile getirmiş:

Kış mevsiminde çıkar ortaya lahana
Gerçi biçimce Keykavus’ un topuzuna benzer
Can verir insana, çünkü taze gül yaprağı gibidir lahana
Dizilmez yüz bin, bir ipliğe bamya gibi,
Arslandır o, arabayla gezer sanki lahana
Hiçbir zevk ve mutluluk olmazmış onsuz
Olur mu helva söyleşileri, olmazsa eğer lahana,
Layıktır, ona İhami, ne türlü övgüler yazsa
Lahanacığım, lahanacığım, lahanacığım, lahana.

Lahana ve bamyada simgeleşen takım bilinci, Topkapı Sarayı'ndaki Harem'de bulunan Şehzadegân dairesindeki ocağın içinde (18. yy. sonu, 19. yy. başı ) kalemişi tekniğinde, lahana ve bamya motifleri olarak duvar resminde kendini gösterir.



Çengelköy karakolunun önündeki Lahana Çeşmesi'nin üzerinde bulunan lahana formu da aynı geleneği sürdürmektedir.



Tarih

MollaCami.Com