Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Ah şu televizyon!

Psikolog Berrin Göncü Işıkoğlu: Televizyon dikkati katleden bir seri katil

Televizyonlar, artık günümüzün vazgeçilmezleri arasında. Evlerimizin dekorunu bile onlara göre ayarlamaya başladık; özel televizyon odaları, sinema sistemleri, plazma TV'ler ve LCD ekranlar, Diziler, filmler, kadın programları ve çocuk kuşakları derken zamanımızın büyük bir çoğunluğunu ekran karşısında kaybediyoruz. Sonra da zamanımızın hiçbir şeye yetmediğine dair şikâyetler ediyoruz. Peki, bu durum ne kar doğru? Televizyonun çocuklar ve büyükler üzerindeki etkisi ne? Aşırı televizyon izlemeye bağlı olarak hangi hastalıklar ortaya çıkıyor? Çocuklar ve büyüklerdeki ahlaki çöküntünün sonuçları nereye varıyor? Bizde tüm bu soruların cevaplarını merak etiktik ve konuyu uzmanına sorduk. Moral FM programcısı ve Uzman Psikolog Berrin Göncü Işıkoğlu ile televizyonun çocuklar ve büyükler üzerindeki etkilerini, çözüm yollarını ve ailelerin bu konuda neler yapması gerektiğini konuştuk.



TELEVİZYON ÇOCUĞUN HAYAL GÜCÜNÜ TARUMAR EDİYOR

—New York Devlet Üniversitesi (University at Albany) tarafından yapılan araştırmaya göre, çocuktaki saldırganlık eğilimi ile televizyon arasında bir bağlantı olması, seyretme olmadan sadece açık cihazın yakınında olması durumunda bile geçerli olabiliyormuş. Bu yüzden Amerikan Pediatri Akademisi tarafından 2 yaş ve altındaki çocuklara televizyon seyrettirilmemesi, daha büyüklerin ise günde en fazla iki saat seyretmeleri yönündeki öneride bulunuluyor. Bunu açıklar mısınız?

Öncelikle bilmeliyiz ki; sihirli sorun kutusu yani televizyon çocuğun hayal gücünü tarumar ediyor. Çocuğun iç dünyası tuhaf yaratıklar eşliğinde şekillenmeye başlıyor. Sonrasında çocukta korku duygusu alevleniyor. Çünkü siz her ne kadar aksini anlatsanız da, çocuklar gördüklerinin gerçek olduğunu düşünüyorlar.

—Peki, televizyonların çocuk kuşaklarında yer alan çizgi filmlerin durumu ne?
Çizgi filmlerin birçoğu, henüz korku duygusuyla baş etme becerilerine sahip olmayan küçük çocuğun zihnine korku tohumları ekerek yetişkinlikteki kaygı problemlerinin alt yapısını oluşturmaktadır! Dil ve iletişim becerilerini de sekteye uğratmaktadır.

—Çocuklar için hazırlanmış kanallar içinde bu geçerli mi?
Zekâ geliştirdiği iddia edilen en 'masum' DVD'ler ve çocuk televizyonunu izleyen bebeklerin bile, TV izlemeyen akranlarına kıyasla daha az sözcük bildiğini gösteren ciddi araştırmalar var. Aynı zamanda karşılıklı etkileşim söz konusu olmadığı için otizm gibi bir bozuklukla karşılaşma ihtimalimiz artıyor. En önemlisi de bu yaşta edinilen TV alışkanlığı ve bağımlılığını okul döneminde denetlenmesini zorlaştırıyor. TV sevgisi zamanla kök salıyor. Yapılması gereken ödev ve sorumluluklar olunca ebeveyn ve çocuk arasında ciddi gerilimlere yol açıyor. Televizyon izleyen bebeğin dil gelişiminde aksaklık olmaması, ileride diğer olumsuz etkiler yaşamayacağınız anlamına gelmez.

—Bu psikolojik etkilerin yanında fizyolojik ve biyolojik anlamda da etkileri var mı?
Tabii, olmaz mı? Araştırmalarda çıkan sonuçlara göre; televizyonun bebeğin beyin hücrelerinin gelişimini olumsuz yönde etkilemiştir. Sinir hücreleri arasındaki bağlantıların gelişmesi için sağlıklı uyarıcıya ihtiyaç vardır. TV uyarımı tek yönlü sinirsel uyarma olduğu için beyin hacminin küçük kalmasına, bağlantılarda sorun çıkarıp, odaklanma sorununa yol açmaktadır. Anne-babalara sesleniyorum, lütfen bebeğinizin beynini neyle beslediğimize dikkat edin.

TV IŞIĞI 5 ÖNEMLİ SORUNA NEDEN OLUYOR
TV'den gelen ışık çok önemli bir hormon olan melatonin salgılanırını baskılayıp beş önemli sonuca yol açıyor. Birincisi, savunma düzeneğini ve bağışıklık sistemini zayıflatıp hastalıklara yol açıyor. İkincisi hücre yenilenmesi yavaşlıyor. Çünkü bu hormon bir antioksidan. Üçüncüsü melatoninin azalmasıyla uzun vadede DNA hücrelerinin kanser hücrelerine dönüşmesi için gereken ortam hazırlanıyor. Dördüncüsü de depresyona yol açıyor. Gerçekten de son yıllarda bebeklerde ve çocuklarda depresyon oranında ciddi bir artış gözlemlenmektedir. Televizyon izlemek ikinci tip şeker hastalıklarını da artırıyor. Çünkü televizyon şeker ihtiyacını artırıyor ve uyku hormonunu baskılıyor. Bedendeki yağ miktarını artırıyor. Ekrandan yayılan ışınlar leptin ve ghrelin adlı hormonlarda dengesizliğe neden olup yağ birikmesine yol açıyor.

TV DİKKATİ DAĞITAN BİR SERİ KATİL

—Peki, iki yaşından büyük çocukları nasıl etkiliyor?
Bakınız, konuştuğum her üç aileden biri çocuklarının çok zeki olduğunu ama dikkatini toplayamadığı için mevcut potansiyelini kullanamadığından şikâyet etmektedir. Bir öğretmen arkadaşım da çocukların dikkatini çekmek için 'Bir takla atmadığım kaldı sınıfta' diye yakındı. Neredeyse dikkat dağınıklığının da domuz gribi gibi bulaşıcı bir hastalık olduğunu düşünme noktasındayım. Bulaştıran ve bu virüsün hızla yayılmasına neden olan başta TV ve onun ahbapları olan bilgisayar, playstation, vb. Yani dedektif filmlerindeki gibi suçluyu dışarıda değil içerde aramak gerekiyor. Başınızda, hatta evin başköşesinde. Televizyon dikkati, konsantrasyonu, odaklanabilme becerisini katleden bir seri katil... Araştırmalara göre TV izleyen çocukların dikkat bozukluğu tanısı alma ihtimali yüzde 4o.

'ÜFFF SIKILDIM NESLİ' GELİYOR

—Televizyon nasıl konsantrasyon bozukluğuna yol açıyor. Biraz açıklar mısınız?
Çizgi filmlerdeki akışı gözünüzün önüne getirir misiniz? Sahneler, kuvvetli sesler, ışık eşliğinde ne kadar hızlı akıyor değil mi? Bir saniyede 25 resim. Bazen takip etmekte bile zorluk çekiyor insan. İşte çocuk zihnini de küçücük yaştan itibaren bu hızlı akışa alıştırıyoruz maalesef. Çocuk, doğal olmayan beynin aşırı uyarılmasıyla öğrenme faaliyetini gerçekleştirmeye çalışıyor. Buraya kadar her şey güzel! Sonra okul hayatı başlıyor. Sorunda tam bu noktada ortaya çıkıyor. Sizce, hangi öğretmen, hangi kitap beyni bu şekilde uyarabilir? Dolayısıyla dersler cazibesini kısa zamanda yitiriyor. Çocuk sıkılıyor, dalgınlaşıyor, üfleyip püflüyor, sabredemiyor, tahammülsüzleşiyor. İşte bu yüzden 'Üfffff sıkıldım nesli' geliyor. Hazır olun.

—Üff sıkıldım' nesli derken neyi kastettiniz?
Farklı yaş gruplarından çocuklarla beraberken şunu fark ettim. Televizyon ve bilgisayar müptelaları ilk beş dakikada kendine ele veriyor. "Üfff, sıkıldım Berrin Abla. Başka oyun var mı? Yeni oyuna ne zaman başlayacağız?'' 5 dakika sonra aynı serenat. Oyundan sıkılıyorlar, kitaptan sıkılıyorlar, resim yapmaktan sıkılıyorlar, okuldan sıkılıyorlar. Büyüyorlar. Bu seferde işlerinden sıkılıyorlar, evliliklerinden sıkılıyorlar, sohbetlerden sıkılıyorlar, çocuklarıyla oynamaktan sıkılıyorlar. İşte bu 'Üff sıkıldım' nesli.

—Aileler çocuklarının bu duruma düşmemesi için ne yapmalı?
Televizyon çocuğu oyalar, meşgul eder. Ama diğer taraftan da zehrini yavaş yavaş tazecik beyinlere enjekte eder. Aileler çocuklarına TV olmadan da eğlenilebileceğini göstermelidir. Beraber oyun oynamanın, spor yapmanın, bir hobiyle uğraşmanın, kitap okumanın, sohbet etmenin, beraberce sanal değil reel etkinlikler yapmanın tadını çıkartmalıdırlar. Bu tadı alan çocuk ailesiyle yapacağı aktiviteleri televizyona tercih edecektir. Çocuğumuzun yaşına ve kişiliğine uygun seçenekler geliştirebilmeliyiz.

AİLELER ÖNCE KENDİSİNİ TELEVİZYONDAN KORUMALI
—Televizyon o kadar çok hayatımıza girdi ki; neredeyse televizyonsuz ev kalmadı. Ve dünya ortalamasına baktığımızda televizyon bağımlılığı olan bir toplumuz. Şimdi tüm bunları göz önünde bulundurursak bir aile çocuklarını televizyonun etkisinden nasıl koruyabilir?
RTÜK araştırmasına göre Türkiye'de günlük TV izleme oranı ortalama 5 saat. Korkunç bir rakam değil mi? Bir de zamansızlıktan yakınıyoruz. Anne-baba olarak zamanı değerlendirme noktasından bilinçli bir yaşam sürmezsek çocuktan da bunu beklememiz haksızlık olur. Samimi olarak çocuğunu TV'den korumak isteyen anne-baba önce kendisini televizyondan koruyabilmelidir. Eğer sizin düzenli olarak takip ettiğiniz diziler varsa ve 'Dur, dizim başladı, beni rahatsız etme.' diyorsanız; çocuktan bu konuda duyarlılık beklemezsiniz. Bir evde bir kural varsa o kural evdeki herkesi bağlamalıdır. Yoksa kural, kural olmaktan çıkar 'Sen seyredemezsin, git odana ders çalış, ama ben seyredebilirim' cümlesi çocuğun öfkesini daha da fazla artırır. Çocuğunuza şu mesajı verirsiniz: 'TV senin için zararlı; benin için yararlı'

—Bu tutum çocukların algılamasını nasıl etkiler?
Çocuklarda mutlakıyetçilik vardır, kuralcıdırlar. Bir şey ya doğrudur ya yanlıştır. Ya siyahtır ya beyazdır. Gri yoktur, 0,3–0,7 yoktur. Çoğu zaman niyeti kavrayamaz, sonuca odaklanırlar. Filmin verdiği mesaj iyi ama bu mesaja olumsuz sahneler sonucunda ulaşılıyorsa, çocuk mesajı değil, olayları kıstas alır ve yine olumsuz etkilenir. Bütün araştırmalara rağmen TV izlememe konusunda bilimle ve benimle hemfikir değilseniz en azından evinizdeki kanallar arasında ayıklama yapınız.

—Şimdi siz 'Çocuklar hiç televizyon seyretmesin.' mi diyorsunuz? Yoksa bir sınırı var mı? Bu konuyu açıklar mısınız?
Çocuklar 3 yaşını geçtikten sonra günde yarım saati, 5 yaşından sonra 45 dakikayı, 7 yaşından sonra dersleri bittikten sonra maksimum bir saati aşmamak kaydıyla, ailesiyle beraber gelişimine katkısı olacağı düşünülen, eğlendirirken, eğiten şeyleri izlemelidir. Fakat bu sadece bir ruhsattır. Bu ruhsatı kullanmazsanız ya da ne kadar az kullanırsanız o kadar iyidir. Siz kumanda ortadayken TV açmama bilincini yerleştirmeye çalışırsanız daha kazançlı çıkarsınız. Canı sıkılınca TV dışında yapabileceği, kendini oyalayabileceği şeyler olmalıdır. Yani 'Üff ne yapsam' diye düşündüğünde aklına TV en son gelmelidir.

—Televizyondaki yanlış görüntüler konusunda aileler çocukla nasıl konuşmalı?
Çocuk yanlış bir görüntüye maruz kalırsa konuyla ilgili düşüncelerinizi paylaşın, gördüklerinizi eleştirin. 'Gördüklerinle ilgili ne düşünüyorsun?' gibi yaşına uygun sorularla onu da eleştiri sürecine katın. Başka bir tavsiyem de, seçilecek programların TV programlarından değil de; VCD ya da DVD formatında olmasıdır. Sizin denetiminizde bir VCD koleksiyonu olabilir. (Tabi ortalarda gezinmemesi kaydıyla) Böylelikle zaping yapmanın, reklamlara maruz kalmanın önüne geçilebilir. Yalnız, ailelerin VCD satın alırken, özenle seçmelerini, çocuklarından önce mutlaka izlenmelidir...


Serbest Kürsü

MollaCami.Com