Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim
Siz hangisisiniz?
Bir baba ile kızı dertleşiyorlardı. Kızı hayatında çok sıkıntı yaşadığından ve bunlarla nasıl baş edeceğini bilemediğini söylemiş babasına. Hatta sorunlar ardı arkasına devam ediyormuş hayatında.
Babası kızını dinlemiş, dinlemiş ve
"Gel,sana bir şey göstereceğim!" diye kızını mutfağa götürmüş.
Baba ünlü bir aşcı imiş. Ocağa 3 tane eşit büyüklükte kap koymuş, üçüne de eşit su koymuş ve üçünün de altını aynı miktarda yakmış. Ve birinci kaba bir havuç, diğerine bir adet yumurta, diğerine ise de bir avuç çekilmemiş kahve çekirdeği koymuş.
Ve her üçünü de tam 20 dakika pişirmiş. Daha sonra ateşi kesmiş.
Masaya iki tane tabak ve bir tane boş bardak koymuş ve ilk önce haşlanmış havucu alıp bir tabağa koymuş. Daha sonra artık epey pişmiş olan yumurtayı alıp bir tabağa koymuş. En sonunda da artık suya iyice sinmiş ve tam kıvamında kahve görüntüsü olan kahveyi de alıp bir bardağa boşaltmış.
Kızına şu soruyu sormuş:
"Kızım ne görüyorsun? "
Kızı demiş ki:
"Havuç, yumurta ve kahve."
Kızını elinden tutup masaya yaklaştırıp daha yakından bakmasını ve hissetmesini istemiş.
Kızı demiş ki:
"Ne görüyorum.. Haşlanmış yumuşak bir havuç (Bunu yaparken çatalı havuca batırmış ve yumuşaklığını hissetmiş), artık pişmekten içi katılaşmış bir yumurta( yumurtayı eline almış, hatta bir tarafından masaya vurup, çatlatmış ve içini görmüş) ve bir bardak kahve. (Biraz içmiş) "Hatta tadı oldukça iyi""
"Baba, bunu niçin bana gösteriyorsun?" diye sormuş.
"Bak demiş, hepsi aynı şekil kapta , aynı sıcaklıkta , aynı dakika pişti. Fakat hepsi bu etkiye farklı tepki verdiler. Havuç ilk başta sertti, güçlü idi. Ama kaynatılınca yumuşadı hatta güçsüzleşti.
Yumurta çok kırılgandı, hafifçe dokunsan çatlayabilirdi, ama kaynatılınca içi sertleşti, hatta katılaştı.
Bir avuç çekilmemiş kahve ise yine sertti, hepsi birbirine benziyordu, ama ısıtılınca ne oldu, bu kahve çekirdekleri, ısındılar,gevşediler, ve içinde oldukları suya yayıldılar. Koku yaydılar, tat yaydılar ve suyu eşsiz tatta bir kahveye çevirdiler."
"Kızım sen hangisisin? diye sordu adam.
Zorluklarla karşılaştığın zaman nasıl tepki gösteriyorsun?
Sen havuç musun, yumurta mısın, yoksa kahve misin?
Siz hangisisiniz ?
Havuç gibi sert bir kişi misiniz, ama sorunlar yaşayınca yumuşuyor ve güçsüzleşiyor musunuz?
Yumurta gibi içi yumuşak, her an kırılabilir bir kişi misiniz? Sorunlar karşısında (ölüm, ayrılık, krizler,vs. ) , güçleniyor ve sertleşiyor musunuz?
Yoksa bir kahve çekirdeği gibi misiniz? Kahve sıcak suyu değiştirir, hatta suyun sıcaklığı en üst dereceye çıktığında,en lezzetli kahve ortamı hazır olur. Lezzet maksimuma ulaşır. Eğer sen bu kahve çekirdeği gibi isen, çevrende ne kadar sorun olursa olsun, bunları olumluya çevirebilirsin. Çevrene güzel tatlar, duygular katarsın. Kendini ve çevreni daha iyi yapmak için çalışırsın.
Siz hangisisiniz?
çok güzel anlatılmış kardeşim misal süper kahve çekirdeği olmak için elimizden geleni yapıyoruz
Teşekkürler, güzel bir öğüt demek istiyorum buna.Bu üçünü de yaşarken görüyoruz,bazen bir musibetle karşılaşınca kendini bırkıp aylarca kendine gelemeyenler"yani havuç gibi"ve bazısının çevresindekilere saldırıp çok insanın kalbini kırdığını"yani yumurta gibi"ve bazısının'da herşeyi olgunlukla karşılayıp,kaza ve kadere imanına şahit oluyoruz"ayın kahve çekirdeği gibi"Ahirim kardeşimizin söylediği gibi bizde kahve çekirdeği gibi olmaya çalışıyoruz.
Saygı ve hürmetlerimle.
Kahve tadında olmanız dilegiyle...
ÇOK GÜZEL
kahve çekirdeği olmak dileği ile
hiç biri yokmu.................. :)....hikaye güzeldi.
evet hikayeler güzeldir, kahve tadında ;)
Ilk defa duyuyorum (yani okuyorum) bunu. Gerçekten güzel bir kissa, çok güzel ögüt veriyor.
hilm güngör kardesimizin dediklerine katilmakla beraber bir ekleme yapmak, baska bir bakis açisi eklemek istiyorum.
Bence bu durumlarin hepsini çevrede gördügümüz gibi, kendimizde dahi 3 ayri tepkiyi görebiliyoruz bazen. Yani basimiza gelen her kötülüge, her belaya ayni tepkiyi vermiyoruz. Olayina göre tepkimiz farkli oluyor.
Birde olaya karsi degil, bazen her insana karsi tepkilerimiz farkli olabiliyor. Eger sevdigimiz bir kisi ise karsimizdaki, olan olaylar karsisinda kahve gibi eriyoruz, güzel karsilayabiliyoruz.
Eger karsimizdaki kisi bizden zayif birisi ise yumurta gibi sert tepki verip onu ezebiliyoruz, hani gücümüz yetiyor nede olsa degilmi...?!
Eger sinirlendigimiz kisi, kizdigimiz kisi bizden büyük, yüksek derecede birisi ise, tepki vermekten kaçinip, korkup, karsisinda ezilip büzülebiliyoruz.
Rabbim herkese karsi adaletle hükm etmeyi, kimsenin hakkina girmeden karsilik verebilmeyi nasib eylesin cümlemize. Çok güzel bir paylasim olmus melissa kardesim, mutlaka etrafima aktaracagim bir kissa/hisse. Allah razi olsun.
Yaşadıklarımız bizi kimi zaman havuç, kimi zaman yumurta, kimi zaman ise kahve yapıyor.
Biraz yaş birazda yaşanmışlıkların etkisiyle değişkenlik yaşıyoruz.
Yaş küçük akılda beş karış havadayken en ufak olay karşısında savunmasız kalıyor, ne yapacağımızı bilemez olabiliyoruz.
Bakınız: 13-14 yaşındaki hayal kırıklıklarınızı hatırlayın, şimdi gülüp geçersiniz ama o zaman ...
Biraz daha güveniniz artmış hayatta bir yerlere gelme, bir şeyler olma çabasındasınız. İşte o devre yumurta devresi adeta.
Bakınız: İş hayatına yeni atılmışsınız, rakipler dişli kendinizi ezdirmemek için en katı halinizdesiniz.
Ve hayatınızın belkide en güzel devresi, bunca yaşanan şeyden sonra içinizde her zaman var olan kahvenin tadına varma vakti.
Bakınız: Tecrübelerinizden faydalanmak isteyen insanlar çoğalmış, bir zamanlar acı dediğiniz olaylar artık başkalarına öğüt olmuş aynı bu babanın kızına verdiği türden...
Buda benim penceremden baktığımda gördüklerim.
Teşekkürler melissa kardeşim, yeni pencerelerden bakabilmemize vesile oldunuz. :)
kimi havucu sert sever kimide pişmiş!
havuç pişince daha faydalıdır helede 1 kaşık yağla pişirse A vitamini açığa çıkar ve gözlere faydalı olan havuç işte odur !
yorumu baktığınız yere göre değişir...
eğer kalp hastasıysanız kahve öldürebilir ama tansiyon hastasıysanız tansiyonunuzu dengeler...
ve kahve çekirdeği yarım saat pişince kahve olmaz çünkü işlenmemiştir ...
yumurta yarım saat pişince sülfür açığa çıkar ve yumurtayı bozar ...
demir sülfür oluşur etrafında... sarıdaki demirle beyazdaki sülfür birleşir ...
yani........ hastayım ben bu hikayelere....! bide ünlü bir aşçı !
Herkesin penceresinden görünenler farklı, sizin ki daha çok mutfağa bakıyor sanırım :)
adam aşçı ve teknikleri bilmesi lazım dimi bu yolla akıl verecekse ...? yoksa nerden bakarsan bak ...
temeli olmayan herşey yıkılır ...
kimi havucu sert sever kimide pişmiş!
havuç pişince daha faydalıdır helede 1 kaşık yağla pişirse A vitamini açığa çıkar ve gözlere faydalı olan havuç işte odur !
yorumu baktığınız yere göre değişir...
eğer kalp hastasıysanız kahve öldürebilir ama tansiyon hastasıysanız tansiyonunuzu dengeler...
ve kahve çekirdeği yarım saat pişince kahve olmaz çünkü işlenmemiştir ...
yumurta yarım saat pişince sülfür açığa çıkar ve yumurtayı bozar ...
demir sülfür oluşur etrafında... sarıdaki demirle beyazdaki sülfür birleşir ...
yani........ hastayım ben bu hikayelere....! bide ünlü bir aşçı !
Sizinkide degisk ve güzel bir yorum olmus. Yani okudugumuz herseyi hemen oldugu gibi kabul etmeyip irdelemek, içerisinde bulunan yanlislari görebilmek. Ben sizin yukarida anlattiklarinizi hiç düsünmedim mesela.
Yorumunuz için tesekkürler..
Bu pişme meselesi tasavvufta başka anlatılır ama aynı manaya gelir.
Mevlana nohutu örnek verir : senin yeşerip , büyümen bu günler için der, yani tencerede pişip, tatlanıp gıda olmak için insanlara,..
Yani çektiğimiz acılar bizi pişirir iyi insan olup yararlı olmak var imanında ama
kabul etmeyip isyana karışırsan Fravun'a dönmek de var kararında ... seç birini ama olsun diyor kahve tadında
insanlara bir tad ver hiçbirşey yapamıyorsan en azından...
Acılar karşısında kimisi siner, ezilir , depresyon, hastalık, kanser , delilik vazgecer yaşamaktan
Kimisi acıları siper eder, güçlenir sıyrılır, erdemli düşünen, bilgeye dönüşür, acıları olanın acısını hafifletir
bilir ki bu acılar gecicidir, asıl olan onlarla başetmeyi bilmek, pişmek demek sonucu görmek
Kimisi bunları anlamaz, kızdıkça kızar, isyanda azar, intikam hırsıyla tüm insanlara kin duyar, suçlu var ise diğer insanlardır, ona kötü davranmışlardır, kini ve isyanı bitmez ... ve kaybeder? Neyi?
Niçin dünyaya geldiğinin bilincini duymak anlamak istemez.
Burda düşünmesi gereken , sen kimsin? ne olmak istersin?
Kabul eden, huzura erer, kabul etmeyen isyana gider..
Seçim elimizde ama ah o duygular bazen bizi yener.
Rabbim doğruyu göstersin bize...
Ve bu hikayeler gerçek kahve tadında (deme diyor şems, aslında bir sır var bu hikayelerde)Rabbim versin kalbinize...
Mevlana Hazretleri nin ve Şems-i Tebrizinin hikayelerinden biri mi bu?
hiç Onların yazdıklarına benzemiyor ve yazdığınız hikayeye yaptığınız yorum ile ,hikayedeki hem dil, hem mana ne kadar birbirinden uzak...!
eğer orjinal hikaye değilse ben orjinalini okumak istiyorum...
aynen Mesnevi yi okuduğum gibi..
ilk 15 yaşında okumuştum bu arada ... o yaşlarda hakikaten anlamıyorsun !
geçen 25 senede yetmez biliyorum Onu anlamaya ama maalesef bikaç kez daha okudum ... ???
Şems-i Tebrizi nin adını hürmeten büyük yazarsak sevinirim...Hz. Mevlana da sınıf arkadaşımız değil Hazreti kullanırsak yazdıkları sırlara daha çabuk erişir ve pişeriz...
Bu hikayenin alıntı bir hikaye olduğu net, açık alınması gerekeni ister alırsın, ister almazsın.
Mevlana ve Şems adına hazret demesemde yüreğimde büyük yer eder bu biline...
Bugün olsaydı Şems hazretleri, nasıl eleştiri okları yerdi , öyle büyük ki sevgileri anlıyamaz bazıları , o günahkar, o kafir, o hrıstiyan, bu filan deyip ALLAH'ın kullarını ayıranlar beğenmeyenler , kendine gelse o efendiler!
Kimin yarattığını beğenmediklerini bir anlasalar?
Saygılar efendim...
Selam ve dua ile...