Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Ticaret Ahlakı ( Hutbe )

[size=10pt] Ey şeref-i İman ile müşerref olan ehl-i İman,
Hutbemiz, Ticaret Ahlakı hakkındadır.
Malumdur ki, bütün sebeblerin hâlıkı olan Allâh-ü Teâlâ, Âhireti mükâfat ve cezâ yeri, dünyayı ise sa’y-u gayret ve ebedi saadetimizi kazanmak, bu uğurda sıkıntı, mihnet, meşekkat, imtihan ve belâlara tahammül yeri olarak yaratmıştır.
Dünyada yegâne gâyemiz Âhireti, Mevlâmızın Rızâsını, Cennet ve Cemâl-i İlâhi’yi kazanmak, Allâh (cc)’a hakîki kul olmaya çalışmaktır. Ancak dünyada yaşayan insanlar, Mevlamızın ilahi bir kanun olarak tensib ve takdir buyurduğu, yine kendisine kulluk yapmaya da bir vasıta kıldığı, yeme-içme, giyim-kuşam gibi zarûrî ihtiyaçları temin etmek durumuyla karşı karşıya kalmışlardır. İşte bunu temin edebilmek için muhtelif maişet yollarına tevessül etmek , bu yolda bir miktar gayret etmek, emek sarfetmek durumundadırlar. Bu maişet yollarından bir tanesi ve başlıcası da Ticarettir. İnsanlar, bu yolla maişet temin edip dünyevî zarurî ihtiyaçlarını gidermeye gayret ederler. Mensûbu olmakla şereflerin en yücesine mazhar olduğumuz İslam dini’de, mensublarını ticarete teşvik etmiştir.
Nitekim Âyet-i kerîmesinde Cenâb-ı Hakk: “...Ve gündüzleri, geçiminize elverişli kıldık” buyuruyor.
Diğer bir Âyet-i kerîmede de: “Yerde sizin için maîşetler (geçim yolları) halkettik. Az şükrediyorsunuz” buyuruluyor.
Peygamber Efendimiz de hadîs-i şeriflerinde: “Ticârete devam edin. Çünkü rızkın onda dokuzu ticârettedir” buyuruyorlar.
Diğer bir hadîs-i şerifte de: “Çarşı ve pazarlar, Allah (cc)’ın sofralarıdır. Oralara giden, bu sofralardan faydalanır” buyuruluyor.
İşte Ayet-i kerîme ve Hadîs-i şeriflerden de anlaşılacağı üzere ticaretin taşıdığı ehemmiyet, fazla bir izaha hâcet bırakmayacak derecede açıktır. Esasen üzerinde durulması icab eden husus, bilinmesi ve riâyet edilmesi gereken şey, “Ticaret Ahlâkı” dır. Yüce dinimiz her hususta olduğu gibi bu hususta da çok hassas hareket etmiştir. Zira kul hukuku bahis mevzuu olup, Peygamberler dahi bu hususta Allah (cc)’a sığınmışlardır. Nitekim dinimiz riâyet edilmesi icab eden bazı ölçüler vaz etmiş ve Mevlâmıza kul olma arzusu taşıyanların da bütün bu hususlara azamî derece de riâyet etmelerini emretmiştir. Aksi halde elde edilen maîşete, helâl ve meşrû’ olmayan şeylerin karışma ihtimali olur ki, buda bir mü’min için felâkettir.
Alan yada satan bir tüccarın riâyet etmesi icab eden bazı hususları arz edecek olursak:
1. Aldığı malda bir kusur yoksa o malı tenkîd etmemelidir.
2. Ölçü ve tartılarda hîle yapmamalıdır. Büyüklerimizin de her fırsatta zihinlere nakşetmeye çalıştıkları Rasûlüllah Efendimizin şu hadîs-i şerîfi çok dikkat-i şayandır:
“Kişinin namazına ve orucuna bakmayın. Onun dinar ve dirhemine bakın. (Yani bir kimsenin namaz kılması, oruç tutması sizi aldatmasın. Siz o kimsenin alışverişlerdeki doğruluğuna, dürüstlüğüne, kul hakkı hususundaki hassasiyetine bakın, ona göre değerlendirin)” buyuruyor Fahr-i Kâinât Efendimiz.
3. Satışa arz edilen bir malın kusurlu tarafı varsa , onu gizlemeye çalışmamalıdır. Bu hususta Rasûlüllah (sav) Efendimiz: “Kim bir aybı (bulunan malı), o (kusuru) nu açıklamadan satarsa, Allah’ın dâimî gadabı içinde kalır ve melekler durmadan ona la’net eder” buyuruyorlar. Asr-ı Saadette Rasûlüllah Efendimiz, halka hîle yoluyla yaş buğday satan bir kimseye rastladığında, ona icab eden ikazı yaparak “İnsanların görebilmesi için onu açığa koymalı değilmiydin?” buyurdular ve şöyle devam ettiler: “(Bizi) aldatan, bizden değildir”
4. Mala sürüm sağlayıp iyi satış yapmak için yemin etmemelidir.
5. Başka bir kimsenin müşterisine kendi malını satmaya kalkışmamalıdır.
6. Müşteri, dükkan veya tezgâhın önüne gelmeden onu çağırmamalıdır.
7. Ticârî hayatında diğergâm olmalıdır. Yani komşularının da kazanmasını temin için müşterisinin bir kısmını onlara göndermelidir.
8. Birde eğer iki kişi ortaklık yoluyla, beraberce ticaret yapıyorlarsa, birbirlerinin haklarını her zaman için gözetmeliler, birbirlerine asla ihânet etmemelidirler.
Nitekim âyet-i kerîmesinde Mevlâmız: “(Davud) dedi: Yemin olsun ki, o senin dişi koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana zulmetmiştir. Hakikaten ortaklardan birçoğu birbirlerine haksızlık eder, yalnız iman edip salih amel işleyenler müstesna. Ama onlar da pek azdır!” buyuruyor.
Muhterem Mü’minler!
Yapılacak bir işte muvaffak olmanın sırrı; ahde vefâ, akde sadakat, kârda kanaat ve imâlâtta dürüstlük gibi ahlâk ölçülerine bağlı hareket etmekte gizlenmiştir. Bu sebepledir ki, bir mü’min her işinde olduğu gibi, yaptığı ticârette de dinimizin koyduğu ölçüler istikâmetinde hareket etmelidir. Kâr uğrunda utanmayı, manfaat temin edeceğim diye merhameti, servet yolunda şeref ve haysiyeti asla fedâ etmemelidir. Ticaret ahlâkını ayaklar altına atarak kazanç elde etmeye kalkışan kimse, cevheri verip cam kırığı satın alan şahıs kadar müflistir.
Rasûlüllah (sav) Efendimiz hadîs-i şeriflerinde buyuruyorlar ki: “Doğru, güven duyulan bir tâcir, (kıyâmet günü) peygamberlerle, sıddıklar ve şehidlerle beraber (haşr) olacaktır”

// mollacami.net // Hadimül Kuran //
[font=Verdana]

Allah razı olsun degerli kardeşim

Alan razi satan razi, kim olur bundan davaci,
Alis veriste kalplerde O varsa , kisi odur kazancli,
Hani o pazarlar, Rabbimin seyrine doyulmaz sofrasi
Iste hak pazari, niyet, hersey O'nun rizasi
ömür sermayesi ,O'nun yolunda bilmem ki kaça carpasi

Rabbim alis verisimiz seninle, en iyisini SEN verirsin
Söyle bu ömüre ne bicersin?
Acizligimize göre mi ölcersin?
öyleyse SEnden baska veren yok
Hazinenden ne istersen verirsin
Ufak bir bah§i§, yüregime dokun ne dersin?
A§igin derdi ne dersin,?
cemalin yeter ne dersin?
En guzel kazanc SENsin.

Rabbim bol kazanclar versin.
Allah razi olsun, Gönlünuze göre versin.


Hutbe ve Vaazlar

MollaCami.Com