Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


manevi yazlar



ALLAH’IN SEVDİKLERİ



Bir cum‘a vakti cemâat tek tük câmiye girmekte. Meşhur İmam Abdürrezzâk Hoca kürsüde... Girenlerin arasında Hızır (as) da var. Hz. Hızır genç ihtiyâr arasında onlardan biri gibi gidiyor bir köşeye oturuyor. Kürsüde imam sohbete başlıyor, çok feyizli bir sohbet oluyor.Hızır (as)’ın yanına kırklarında bir adam gelip oturuyor.
Câmi‘ yavaş yavaş dolmakta.Adam, bir müddet sonra uyuklar bir vaz‘iyette sallanıyor, ha uyudu ha uyuyacak. Hızır (as) adamı dürtüklüyor:“Bu sohbet kaçmaz uyuyacaksın.” der. Adam:“Uyumam, beni rahat bırak.” diye cevab verir.Hızır (as) ses etmez, ancak, sohbet de çok feyizlidir. Adam ha uyudu ha uyuyacak bir durumdayken Hz. Hızır bir daha dürtükleyerek:“Uyuyacaksın dedim.” Adam:“Ben de sana uyumam, beni rahat bırak dedim.” der ve ekler: “Biz feyzimizi Abdürrezzâk’tan değil Rezzâk olan Allah’dan alıyoruz. Rahat bırak beni. Yoksa, senin Hızır olduğunu bir söylersem, bu cemâatten yakanı zor kurtarırsın.”

Hızır (as) susar ve gözlerini kapar, boynunu büker Allah’a yönelerek:“Yâ Rabbî! Bu nasıl iştir? Bu kulun benim kim olduğumu nereden bildi? Bu nasıl iştir, bendeki listede bu zatın ismi yok!”Cenâb-ı Hak lisân-ı münâsible cevab verir:“Yâ Hızır! Sana verdiğim liste beni sevenlerin listesidir. Bir de bende bir liste var ki, o da benim sevdiklerimin listesidir.”

Evet, doğrudur. Bir Allah’ı sevenler vardır ama bir de Allah’ın sevdikleri. Bir Allah’a yakın olanlar vardır ama bir de Allah’ın yakın oldukları. Bir ihlâsa erenler vardır ama bir de ihlâsa erdirilenler. Bir Allah’dan râzı olanlar vardır ama bir de Allah’ın râzı oldukları.

Rabbimiz bizleri bu ikinci insanlardan eyle...



NÂZ Makamı



Aşk, Âşığı kör eder, sağır eder, dilsiz eder. Kimliğini, kişiliğini değiştirir. Aslanı kedi, kurdu kuzu, Fili karınca yapar. Padişahı köle, komutanı er yapar. Kişiyi, sevdiğinin hatırına her şeye katlanır hale getirir.



Hak âşığı İbrahim bin Ethem, tacı, tahtı bu yüzden fırlatıp atmadı mı? Ferhat ile Şirin, Mecnun ile Leyla ve daha niceleri... bu yüzden dillere düşmedi mi? Cihan Padişahı Koca Yavuzu dize getiren o değil miydi? Kim bilir daha kimleri tacından tahtından etmiştir aşk...? ^



Bir de Hak Âşıkları, yani gerçek Âşıklar var ki, onları ne siz sorun, ne de ben söyleyeyim... Zira onların bir dakika özel hayatları yoktur.



Onlar, sevdiğini razı etmek için yurtlarını, yuvalarını terk etmişler, taşlı yollara, ıssız çöllere düşmüşlerdir. Bulundukları zamana sevdiğinin adını kazımak ve sabitleştirmek adına, girmedikleri zindan, sorguya çekilmedikleri hal, vermedikleri hesap kalmamıştır.



Yine o maksatla gülmedikleri nahoş çehre, secdesiz alın, paslı vicdan da kalmamıştır ve bunları sadece Onun hatırına, Onun rızasını kazanma adına yapmışlardır. Yine bu sebeple onlar, hayatı istihkar edip, her sabah kalktıklarında “hala yaşıyorum diye üzülür” ve “ne zaman Allah’ım vuslat?” diye çırpınır dururlar.



Onların yanında Allah ve Rasülullah anılınca heyecanlanır, kalpleri titrer, yürekleri hoplar, burunlarının kemikleri sızlar da, hop oturup hop kalkarlar. Onları görünce Allah’ı hatırlarsınız, zira onlar da Allah mütecellidir. Onlar, temiz alınları ve mahzun simalarıyla hep Ona ışık tutar, Ona aynalık ederler. Bunların en başında ise, kainatın Medar-ı İftiharı gelir, sonra ondan sonrakiler, sonra ondan sonrakiler, sonra ondan sonrakiler...



Âşıklar, Nâz makâmının insanlarıdır. Diğer insanlar daha çok, niyaz makâmındadırlar. Âşıklar, Allah’tan istedikleri şeyi diğer insanlar gibi istemez. Diğerleri de onlar gibi isteyemez. Biz onları duysak, küfrüne veya saygısızlığına hükmedebiliriz. Ancak iş, göründüğü gibi değildir.



Kâbe’de ve Ravza-i Tahire’de öyle Âşıklar var ki, dilinden dua, gözünden yaş eksik olmaz. Ve onların istekleri geri çevrilmez. Peygamberimiz (sav), böyle kimseler için, “Ümmetimden öyleleri vardır ki, herhangi bir konuda Allah adına söz verip yemin etse, Allah onu yemininde yalan çıkarmaz, (yani, isteğini yerine getirir)” buyurmuştur



Naz ile hareket etmek Cenâb-ı Hakk'ın Sevgililerine mahsustur. Nâz makâmına çıkmıştır, naz ile hareket eder. Tıpkı çok sevilen bir çocuğun nazı gibi Hazret-i Allah'a naz yapar. Gönül hoşnudluğu ile Mevlânın her takdirine razı olmuştur. Bütün arzusunu maksadını, nazını, niyazını herşeyini yalnız O'na döker ve yalnız O'na dökmek ister. Kimseye müracaat etmez. Bu noktaya Hazret-i Allah dilediğini alır, başka kimse çıkamaz...


Selam ve Dua ile...
alıntı


Hz. Allah razi olsun, güzel yazilariniz icin tesekkürler....

Çok sevdigim ve her okudugumda içimi cizlatan bir kissa. Rabbim bize kendisini sevmeyi, onu sevenleri sevmeyi nasib etsin. Hatta muradd kardesimizin dedigi gibi 2. kisimdan olmayi nasib eylesin.

Kissada anlatilan uyuyan, daha dogrusu uyuyormus gibi gözüken veli zatin Muhyiddin-i Ârabî hazretlerinin oldugunu biliyorum. Yanlisim varsa düzeltin lütfen.

Paylasim için Allah razi olsun kardesim.


Hayatın İçinden İslam

MollaCami.Com