Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Muslumanin musluman uzerindeki haklari- hutbe

Muhterem Mu`minler!
Bu haftaki hutbemiz Muslumanin musluman uzerindeki haklari hakkinda olacaktir.
Yuce dinimiz Islam "Mu`minler ancak kardestir"(Hucurat) buyurarak muslumanlari kardes ilan etmistir. Muslumanlarin bu kardesliklerini devam ettirebilmeleri icin, yine din-i celil-i Islam bazi vazifeler yuklemistir. Eger muminler birbirlerine karsi bu vazifelere dikkat ederseler, kardes olarak devam edebilirler ve musluman olmanin icabini yerine getirmis olurlar. Muslumanin, musluman uzerindeki haklari diye zikreilen bu vazifeleri Peygamber Efendimiz (s.a.s.) farkli farkli hadis-i seriflerinde haber vermislerdir.Bunlardan bir kismini zikredelim:
Müslümanlar uygun zamanlarda din kardeşlerini, büyüklerini ve yakınlarını ziyâret etmelidirler. Bu bir sevgi ve bağlılık nişânıdır. Ancak bu ziyâret, usandırıcı ve pek sık olmamalıdır. Ziyârete gelen misâfirlere mümkün olduğu kadar ikrâm edilmesi gerekir.
Bir hadîs-i şerîfde: “Sizi ziyârete gelenlere ikram ediniz.” buyurulmuştur.
Müslümanlar hasta olan dostlarını ve komşularını uygun zamanlarda ziyâret etmelidirler ve sihhate kavusmalari icin duâ etmelidirler. Bu da aralarindaki muhabbeti kuvvetlendirmeye ve kalpleri hoşlandırmaya yardım eden bir vazifedir. Bu ziyâretler pek sık yapılmamalı, hastanın yanında çok oturmamalı, hastanın canını sıkacak sözler söylememelidir.
Bir hadis-i şerifde: “Beş şey vardır ki, bunlar kardeşine karşı müslümana vâcip olur: Verilen selâmı almak, aksırana ‘Yerhamukellâh’ diye duâ etmek, davete gitmek, hastayı ziyaret etmek, cenâzelerin arkasından gitmek.” buyurulmuştur

Bir müslüman, dîn kardeşinin dâvetine icabet eder, ziyâfetinde bulunur. Böylece aralarındaki sevgi ve yakınlık artmış olur.
Bir hadîs-i şerîfde: “Sizden birinizi, kardeşi düğün yemeğine veya başka bir şeye çağırırsa gitsin.” buyurulmuştur.
Yeter ki, ziyâfet yerinde harâm bir şey bulunmasın. Çünkü bir müslüman, harâmların işleneceğini bildiği bir yere gidemez

Dâvetlerde, diğer müsâfirleri rahatsız edecek kimseleri çağırmamalıdır. Müsâfirler gitmek isteyince, ev sâhibi ısrar etmeksizin biraz daha oturmalarını istemelidir. Davetler sâde ve külfetsiz olmalıdır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Kim bir müminin dünyâ sıkıntılarından birini giderip ona rahat bir nefes aldırırsa, Allâhü Teâlâ da onun kıyâmet günü sıkıntılarından birini giderir.
Kim zorda kalmış olana kolaylık gösterirse, Allâh da dünya ve âhirette ona kolaylık gösterir.
Kim bir müslümanın ayıbını gizlerse, Allâh da dünyâ ve âhirette onun ayıbını gizler.
Bir kul, din kardeşinin yardımında olduğu müddetçe, Allâh da onun yardımındadır".

Yine Peygamber Efendimiz (s.a.s.) “Allâhü Teâlâ kıyâmet gününde şöyle buyuracak: “Ey ademoğlu, hastalandığımda beni ziyâret etmedin!” Ademoğlu:
“Ben seni nasıl ziyâret edebilirdim ki, sen âlemlerin rabbisin.” diyecek. Allâhü Teâlâ:
“Filân kulum hastalandı da sen onu ziyâret etmedin. Bilesin ki onu ziyâret etmiş olsaydın, beni onun yanında bulurdun"

Hadîs-i kudsîde; “Bir kimse, bir hastayı, yahut uzak bir yerde bulunan din kardeşini ziyârete gittiği zaman; bir melek onun için söyle seslenir;
“Güzel ettin; gidişin güzel oldu; cennet senin için mübârek olsun.”

Hutbemize bir hadis-i serifle nihayet verelim: Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyuruyor:
"Müslümanın, Müslüman kardeşinin üzerinde otuz hakkı vardır ki,
ancak bunları yerine getirmek veya (Müslüman kardeşi tarafından) affedilmekle bu mukellefiyyet ondan kalkar.
Müslüman, Müslüman kardeşinin hatasını bağışlamalı, göz yaşına acımalı, gizli şeylerini ifşa etmemeli, sürçmesini örtmeli, özrünü kabul etmeli, yanında kötülükle anıldığında onu savunmalı, her za­man onun hayrını istemeli, onunla dostluğunu korumalı, ondan bir alacağı varsa durumunu göz önünde bulun­durmalı, hastalandığı zaman ziyaretine gitmeli, öldüğü zaman cenazesinde hazır olmalı, davetine müsbet cevap vermeli, hediyesini kabul etmeli, bağışlarına karşılık vermeli, ihsanına teşekkür etmeli, ona yardım etmeyi becermeli, namusunu (kendi namusu gibi) korumalı, ihtiyacını gidermeli, kendi ihtiyacını ondan istemeli, aksırdığı zaman ona YERHAMÜK ALLAH diye dua etmeli demeli, onu kayıplarına doğru hidayet etmeli (yani kayıplarını bulması için ona yardımcı olmalı), Onu gördüğünde selam vermeli ve selamını almalı, sözünü hoş karşılamalı, yeminlerini doğrulamalı, dostlarıyla dost olup düşmanlık etmemeli, zalim de olsa, mazlum da olsa ona yardım etmeli, zalim olduğu halde ona yar­dımcı olmak demek, onu zulmünden caydırmak demek­tir; mazlumken de ona yardımcı olmak, hakkını geri alabilmesi için ona yardım etmek, onu düşmanına tes­lim etmemek ve onu yalnız bırakmamaktır, kendisi için sevdiği hayrı onun için de sevmeli,kendisi için hoş­lanmadığı şeyden onun için de hoşlanmamahdır."


Hutbe ve Vaazlar

MollaCami.Com