Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


yalan söylememenin mükafatı

Abdülkâdir Geylânî, daha dokuz yaşında iken annesinden izin alıp Bağdat'a ilim tahsiline gitti. Giderken annesi oğlunun beline kırk altın bağlamış ve: "Oğlum, ne olursa olsun yalan söyleme!" diye tembihte bulunmuştu.

Abdülkâdir Geylânî'nin de içinde bulunduğu kervan bir vadiden geçerken önlerini eşkıyalar kesti. Kervanda işlerine yarayan ne varsa aldılar. Ayrılacakları zaman, içlerinden biri Geylânî Hazretleri'ne: "Senin neyin var?" diye sordu. O hiç tereddüt etmeden: "Belimde kırk tane altınım var." Dedi. Eşkıyalar üzerini bile aramaya lüzûm görmedikleri çocuğun öyle söylemesine hayret etmişlerdi. Onu reislerinin yanına götürdüler.

Reis: "Evlâdım, biz seni aramayacaktık. Sen niye bende altın var dedin?" dediğinde, Hz.Geylânî: "Ben dünya malı için anneme ve Allah'a verdiğim sözü bozamam!" diye cevap verdi. Küçük bir çocuktan bu sözleri duyan eşkıya reisinin kalbi yumuşamaya başladı. Bir müddet kendi hâlini sorgulayan reis: "Arkadaşlar! Yaptığım bütün günahlardan dolayı pişman oluyor ve tevbe ediyorum. Bundan sonra da bir daha kötülük işlemeyeceğime söz veriyorum. Eğer siz bu işe devam etmek istiyorsanız, başınıza başka bir reis bulun." Dedi ve bütün alınan malların geri verilmesini emretti. Resilerini dinleyen eşkıyalar da: "Biz bu işe seninle başladık, seninle bitireceğiz. Biz de tevbe ediyoruz." dediler.

İşte ihlas , işte amel, işte meyvesi...
İbret alanlardan kılsın Rabbim cümlemizi...


İşte ihlas , işte amel, işte meyvesi...
İbret alanlardan kılsın Rabbim cümlemizi...


kıssadan hisse

MollaCami.Com