Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


İlâ-yı Kelîmetullah (Hutbe)

استعيذ بالله : انفروا خفافا و ثقالا وجاهدوا باموالكم و انفسكم فى سبيل الله * ذلكم خير لكم ان كنتم تعلمون .

وقال رسول الله صلى الله عليه و سلم : ما اغبرت قدما عبد فى سبيل الله فتمسه النار

Ey şeref-i İman ile müşerref olan ehl-i İman,
Allah-ü Zül-Celâl, zulmet bulutlarının tüm cihanı kaplayıp, hak ve adaletin rağbet görmediği; her türlü zulüm, haksızlık ve çirkinliğin revaç bulduğu bir devirde, Hz. Muhammed (s.a.v.)'i irsal ve Kur'ân-ı Kerîm'i inzal buyurarak, Dîn-i Celîl-i İslam'ı tesis etmiş; İman ve İslam'ın nuru ile, alemi yeniden nurlandırarak, insanlığa dünya ve ahiret saadetinin yolunu göstermiştir. İslam'ın tebliğ edilmeye başlandığı ilk zamanlarda, başta Peygamber Efendimiz (s.a.v.) olmak üzere tüm mü'minler, akla hayale gelmedik eziyetlere maruz kalmışlar; bununla birlikte, başkalarının da imana nail olabilmeleri için, muazzam fedakârlıklar ve büyük gayretler göstermişlerdir. Daha sonra gelen İslam âlimleri ve Allah dostları da, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'n vârisleri olmaları hasebiyle, Dîn-i İslam'ın yayılması ve insanların iman ile müşerref olabilmeleri için, çok büyük hizmetler yapmışlardır. İşte tüm bu fedakârlık, zahmet, gayret ve hizmetler İlâ-yı Kelîmetullah tabiriyle ifade edilir.
Bu tabir lügat olarak "Allah'ın kelimesi'nin yüceltilmesi" manasına gelir. "Allah'ın kelimesi'nin yüceltilmesi" ifadesiyle maksat da "Allah'ın dininin ve tevhid akidesinin yüceltilmesidir. Aslında İslam ve tevhid akidesi bizzat Allah'ın muhafazası altındadır ve zaten yücedir.
Bu hususla alakalı olarak Tevbe Suresi'nin 40. âyet-i kerîmesinde mealen şöyle buyurulmaktadır: "Eğer siz ona (Rasülüllah'a) yardım etmezseniz; (bilin ki) ona Allah yardım etmiştir: Hani kafirler onu iki kişiden biri olarak (Mekke'den) çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; O, arkadaşına : 'Üzülme Allah bizimle beraberdir' diyordu. Bunun üzerine Allah ona sekinesini indirdi, onu sizin görmediğiniz ordularla kuvvetlendirdi ve kâfirlerin sözlerini alçalttı. Allah'ın kelimesi ise zaten yücedir. Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir."
Bu âyet-i kerîme şu şekilde tefsir olunmuştur: "Allah'ın kelimesi en âlî ve en yüksek kelimedir ve Allah azîz ve hakîmdir. Yenilmez, yanılmaz, onunla uğraşılmaz, hükmüne karşı gelinmez. Koruduğu kahredilmez, kahrettiği kurtarılmaz. Esbab ona değil, O esbâba hâkimdir. Hükmü ayn-ı hikmettir. Onun izzet ve celâli başkalarının yardımına muhtaç olmaktan münezzehtir."
Mealini verdiğimiz âyet-i kerîmenin hemen ardından gelen,
Tevbe Suresi'nin 41. âyet-i kerîmesinde ise mealen :"(Ey mü'minler) Gerek hafif, gerek ağır olarak nefer olun; mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda hizmet edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır." buyuruluyor. Âyet-i kerîmede geçen "gerek hafif gerek ağır olarak" ifadesi; gerek kolay olsun, gerek zor olsun; genç ve ihtiyar, bekâr ve evli, işsiz ve meşgul, fakir ve zengin, binekli ve yaya; her ne halde olursa olsun, manasına gelir.
Peki, Allah'ın kelimesi zaten yüce olduğu halde ve Allah başkalarının yardımından münezzeh olduğu halde, neden Allah yolunda hizmet etmek, gayret göstermek, başkalarının iman ve hidâyetine vesile olmaya çalışmak, hulasa İ'lây-ı Kelimetillah için mücadele etmek bu kadar mühimdir ve neden bunlarla emredilmiştir?
Bu süalin cevabı şudur: Çünkü İslâm'a yardım etmek ve İlâ-yı Kelîmetullah için nefer olmak, hem yardım edip nefer olanlar hem de bu vesileyle iman ve hidayete nail olanlar için menfaat ve maslahatı temin eder.
Allah yolunda gayret etmenin ve nefer olmanın faziletini ifade eden bir çok âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîf vardır.Bu hususla alakalı olarak
Sâf Sûresi’nin 10 ila 13. ayeti kerimelerinde mealen şöyle buyuruluyor: “Ey iman edenler! Sizi elim bir azaptan kurtaracak olan ticareti size göstereyim mi? Allah’a ve Rasülüne iman eder, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda hizmet edersiniz. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. İşte bu takdirde Allah, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere yerleştirir. İşte en büyük kurtuluş budur. Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allah’tan büyük bir yardım ve yakın bir fetih. Mü’minleri bunlarla müjdele”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bir hadîs-i şerîflerinde: “Sizden birinizin Allah yolunda çalışıp gayret sarf etmesi, evinde oturup yetmiş sene namaz kılmasından daha faziletlidir. Allah’ın sizi bağışlamasını ve cennete koymasını istemez misiniz? O halde Allah yolunda hizmet ediniz. Kim devenin sağılacağı bir vakit kadar Allah yolunda hizmet ederse, cennet ona vacip olur.” buyurmuşlardır.
Yine başka bir hadîs-i şerîfte "Allah yolunda ayakları tozlanan bir kula cehennem ateşi dokunmaz" buyurulmuştur.
Muhterem Mü'minler,
Tevbe Suresi'nde, 38. ve 39. âyet-i kerîmelerinde şöyle buyuruluyor: "Ey iman edenler! Size ne oldu ki "Allah yolunda nefer olun" denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Ahireti bırakıp dünya hayatına mı razı oldunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır. Eğer nefer olmazsanız, Allah sizi elem verici bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir kavim getirir ve siz (nefer olmamakla) O'na zarar veremezsiniz. Allah her şeye kadirdir."
Görüldüğü üzere Allah yolunda hizmet etmek ve nefer olmak sırf Allah'ın lütfu ile kullara bahşedilen büyük bir nimettir.
Silsile-i Saadetten Ebul Faruk Hazretlerinin ifadesiyle "Bu, istemekle elde edilecek bir devlet değildir. Lakin zaman içinde belli kimselere min indillah tevdî' edilir.
Bu itibarla, kendilerine Allah yolunda hizmet edebilme nimeti bahşedilmiş ve Allah yolunda nefer olma fırsat ve imkanı verilmiş olanlar; bu fırsatı ganimet bilerek, dünyanın neresinde olursa olsun, hangi şartlar altında olursa olsun, Allah rızasından bir an bile ayrılmadan, en güzel şekilde hizmet etmeye gayret göstermelidirler. Bu büyük nimetin şükrü, bir nebze de olsa, ancak bu şekilde eda edilebilir.
O halde Rabbim, hizmet eden ve ettirilen kullarından eylesin
// mollacami.net//ücharfbeşnokta //

çok güzeldi kardeşim.Allah cc razı olsun...

Allah azîz ve hakîmdir....

Koruduğu kahredilmez, kahrettiği kurtarılmaz...Rabbim bizeleride koruduğun kulların'dan

eylesin..

Allah rızasından bir an bile ayrılmadan, en güzel şekilde hizmet etmeye gayret

gösteren'lerden, Bu büyük nimetin şükrü, bir nebze de olsa, ancak bu şekilde eda

edebilenlerden eylesin Amin.Allah razı olsun kardeşim.

Allah razı olsun hocam....

dualara gönülden amin....


Allah razı olsun hocam....

dualara gönülden amin....

Silsile-i Saadetten Ebul Faruk Hazretlerinin ifadesiyle "Bu, istemekle elde edilecek bir devlet değildir. Lakin zaman içinde belli kimselere min indillah tevdî' edilir.
Bu itibarla, kendilerine Allah yolunda hizmet edebilme nimeti bahşedilmiş ve Allah yolunda nefer olma fırsat ve imkanı verilmiş olanlar; bu fırsatı ganimet bilerek, dünyanın neresinde olursa olsun, hangi şartlar altında olursa olsun, Allah rızasından bir an bile ayrılmadan, en güzel şekilde hizmet etmeye gayret göstermelidirler. Bu büyük nimetin şükrü, bir nebze de olsa, ancak bu şekilde eda edilebilir.
O halde Rabbim, hizmet eden ve ettirilen kullarından eylesin amin amin amin


Hutbe ve Vaazlar

MollaCami.Com