Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Neyi arıyorsan o 'sun sen...

ilk defa duyuyorum harika tesk paylasimin icin

Neyi arıyorsan sen, O’sundur” der Mevlana.

''Can konağını aramadaysan, cansın; bir lokma ekmek arıyorsan, ekmeksin.
şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir: neyi arıyorsan O’sun sen."

Ve neyi aradığını bilmekteysen kendini biliyorsun demektir diye tamamlayıverdi gönlüm bu cümleyi.

Bana doğru mu söyledi bilmiyorum ama ben inandım ona sonra “ilim kendin bilmektir” dedi ve ben neyi aradığımı düşünmeye başladım…

Sonuçta paylaşmak istemediğim şeyler çıktı ortaya küstüm kendime…İçimde başka bir ses beni savundu ve “ama….” diye başlayan cümleler kurdu,içime su serpmeye çalıştı .Ben iki arada kaldım, birileri içimde “iyi polis- kötü polis” i oynuyordu sanki…

Zor,bir yerlere kaçma isteği doğuran bir his;kaçacak yer olsa tabi… Gördün mü gönül kabı nelerle dolu ve ne kadar boş! İçine alemleri sığdıracak kadar geniş olan bu kabı boş bırakmak ne büyük avarelik!!

Neyi aradığını bilmeyen zamanın bereketini yitiriyor olsa gerek ki herkes ömrün su gibi aktığını,rüzgar gibi geçtiğini söylüyor…İnsan zaman geçmesin diye kum saatinden ince ince akan kumları durdurmak, geldikleri yere geri döndürmek istiyor,fakat bunun tek yolu o kum saatini ters çevirmek ki bu da ancak güneş batıdan doğunca gerçekleşecek bir şey.Kumlar ters tarafa akmaya başlayınca da bir bir dökülecek ne getirmiş zaman bize,ve neler götürmüş bizden…

Gideceği yeri bilmeyen gemiye hiçbir rüzgar yardımcı olamaz;neyi aradığını bilmeyen insana zaman çare değil.Herkes kendi rotasını kendi çizecek,gidilen yer tek, ancak oraya giden yollar gönüller sayısınca.

Bu sebeple ben sadece o yolda ilerlerken kaçırmamamız gerekenlere dikkat çekebilirim: Geçtiğimiz gün bir mezarlık ziyaretine gitmiştim. Aramızdan ayrılan yediden yetmişe çok sayıda insan sessizce yatıyordu. Burada yatanlar sadece bedenler değildi… Ertelenmiş umutlardı,tutulmamış vaadler, söylenmemiş sözlerdi, yarım bırakılmış işlerdi. Evet evet kim bilir onlar hayata veda ettikleri sırada neleri yarım bırakmışlardı?

Kimisi tamam onu kırdım, nasılsa yarın gönlünü alırım diye düşünmüştü. Kimisi şimdi zamanı değil, daha sonra yaparım söylediklerini demişti, kimisi de haftaya ziyaret edeceğim, hele şu işi de halledeyim diye düşünüyordu ve onların hiçbiri, düşündüklerini yapamadı. Belki bir küçük çocuk babasından gelecek bisikleti bekliyordu. Adamsa bu akşam yorgunum, yarın alır giderim diye düşünmüştü ve o çocuk bisiklete binememişti.

Siz siz olun, bugün aklınızdan geçen güzellikleri asla yarına bırakmayın. Ne yapacaksanız, hemen ama hemen şimdi yapın.Seviyor musunuz,söyleyin.Özlediniz mi,gidin. Çiçek mi yetiştireceksiniz, beklemeyin.Kitap mı okuyacaksınız, okuyun. Çocuğunuzu öpmek mi istiyorsunuz, hemen öpün.Bir yakınınızı aramak mı istiyorsunuz, sarılın telefona hemen arayın. Ne yapacaksanız hemen yapın. Çünkü siz bugünü bugün yaşıyorsunuz ve yarını da yaşayacağınıza dair hiç bir kontratınız yok.

İtiraf etmeliyiz ki bizler belki iyi, belki kötü, ama çok yanlış yaşıyoruz. Hepimizin hayatı, yarınlara bırakılmış işlerle, ertelenmiş umutlarla dolu. Çalışıyoruz, çalışıyoruz. Hayatın tüm güzel renklerini ellerimizle itiyoruz ve de, sanki tüm yarınlar bizimmiş gibi, hayaller kurup duruyoruz. Sorumlulukları,sevinçleri,vaadleri, mutlulukları hep sonraya bırakıyoruz. Bizler var ya bizler,inanın çok yanlış yaşıyoruz…

yanlis yasadigimiz görüsüne kesinlikle katiliyorum...
ve en acisida, yanlis yasamakta israrli olmamizdir...
insaAllah dogrulabilenlerden ve bugününü yarina birakmayanlardan oluruz be cepni-can...

Hep can bilip, tüm vakitlerini sarfettiklerin, ömrünü yoluna adadıkların, başüstüne koyup, üstüne titrediklerin, bir bir terkettiler seni işte..


Gördün mü bak, insanları memnun etmek ne kadar zor..


Ne yapsan beğendiremezsin, ne söylesen dudak büker, eleştirilirsin, illa bir kusur bulurlar..


Uğraşsan tüm gücünle, kendini yeyip bitirsen, kendi öz rahatından tavizler versen..
Hatalarına bile göz yumsan, aldırmasan..
Hep affetsen hoşgörüyle..
Yine de boşuna! Asla memnun edemezsin..


Tüm varlığınla ölesiye yoruluyor ama ücretini alamıyorsun hep, değil mi?


Ama O, öyle mi ya?


Kim mi?


O işte..


Hani pek o kadar önemsemediğin..


Emrine "evet" ama "nasıl olsa olur" diyerek, itaat ederken hiç özenmediğin O..


Hani O, sen yürüyerek gitsen, sana koşarak gelenin..


Adını yürekten bir ansan, bin dünya bedel cennetler bağışlayanın..


Kötülüğe niyet edip, yapmayınca bile seni Onurlandıranın..


Ücretlerini, hem peşin hem de kat kat Ödeyenin..


O işte O..


Sana en Yakının..


Farketmesen de, hep kucağında uyuduğun..


En kritik anlarında, düşecekken seni Tutanın..


Daim yüreklere nazar eden, kapısı hiç kapanmayanın..


Seni hep iştiyakla Bekleyenin..


Hiç ama hiç Darılmayanın..


O işte, Rabbin..



Sana hep Dost hep YÂR olanın, hep YÂR Kalanın..


O zaman neden kendini paralıyorsun ki boşuna?


Kıymet bilmeyene kölelik edeceğine, gel O Aziz'e bende ol! Ki Aziz olasın..


Ol ki, dünya dolu belalardan kurtula, SULTAN olasın..


Ve bil ki;


O'nu memnun ettiğinde, yarattığı herşeyi musahhar edecek sana..


Memnun olduğunu, memnun edecek..


Sevdiğini, dünyaya sevdirecek..


İşte bu sırrı anladınsa ÖLdün demek,


Yani OLdun demek..


Mubarek ola SULTANLIĞIN.


" Neyi Arıyorsan, O'sun Sen! "

[color=purple]

İnsanoğlunun yaptığı iş, görünüşten çok taşıdığı niyeti ile değer bulur.

Onun içindir ki Yüce Peygamberimiz(SAV); “Ameller niyetlere göredir.” Buyurmuştur.



Çocukluğumuzdan bu yana memleketimizde cereyan eden hadiselere ibret nazarıyla bakmış, yapılan doğru ve yanlış işleri tahlil etmiş, acaba bu aziz millete biz ne verebiliriz, kim ne verebilir,onların dertlerine kim ne kadar derman olabilir, diye düşünmüşüzdür.


Neticede de Şehit kanlarıyla sulanan, Enbiya ve Evliyanın nefesiyle hayat bulan topraklarımızın; “mutlaka gönül bağı ile bu topraklara bağlı insanlar tarafından idare edilmesi gerektiğine inanmışımdır.”
Ne yazık ki bu emelimize şimdiye kadar istenilen derecede erişemedik.


Bu emelimize bu güne kadar gerçek manada ulaşamama nedeni; çoğunluğun tercihinin bu yönde olmamasıdır. İnsanların nefsani duygularının ifsat edildiği zamanımızda, maalesef toplumsal çıkarlardan çok, kişisel çıkarlar öne çıkmıştır. Bunun da topluma yansıması; gönül bağıyla değil de başka şahsi menfaat bağlarıyla bağlı olanların idareleriyle ve muameleleriyle karşı karşıya kalmışızdır.

Bizi idare edenler uzaydan gelmediğine göre, toplumun fertleri tarafından seçildiğine göre, bu durumu; toplumun tercihi olarak değerlendirmek gerekmektedir.


Toplumsal yaşantının istenilen düzeyde iyileşmesi için o toplumun fertlerinin aradıkları şeylerin şeklinin doğru olmasını sağlamak şarttır. Eğer yaşanılan toplumda işler iyi gitmiyorsa, bu toplumda yaşayan insanların tercihlerinin ortalamasının iyi olmadığını gösterir.

Aslında biz millet olarak çok necip bir milletiz. Milletimizin büyüklüğü oranında da düşmanlarımız da büyük olmuş, onlarda bizi dünya sahnesinden silmek için her türlü yolu denemişlerdir. İşte o düşmanlarımız, sinsi oyunlarla milletimizin dini ve milli bütünlüğünü bozmak suretiyle düşünce ve inanç sistemimizi bozmuştur.

Bozuk bir düşünce yapısı neticesinde; niyet ve tercihlerin(arayışların) düzgün olmasını beklemek zaten imkansızdır.


Toplumsal yaşantının düzelmesi için önce; toplumdaki vatandaşların tercihlerine etki edecek en önemli unsur olan niyetlerinin düzeltilmesi şarttır. İşte onun içindir ki, gönüller sultanı Hazreti Mevlana’nın sözünü makalemize baş tacı ettik.

Şu an toplum, bulmuş olduklarını niyet etti, aradı, tercih etti ve neticesinde de yaşadığı hali buldu! Öğleyse güzellikler bulmak için güzellikler aramak lazımdır.

Çünkü; ;“Can konağını aramadaysan, cansın; bir lokma ekmek arıyorsan, ekmeksin. Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir: Neyi arıyorsan O’sun sen."

yazılar alıntıdır....

allah razı olsun

dünyalıklar peşine dalmış gidiyoruz lüzümsuz fani ne varsa arayıp duruyoruz ???
işimiz konumuz ne olursa olsun
rabbimizin rızası olmalı öncelikli aradığımız

Uzun zamandır hatta yanlış hatırlamıyorsam üye olduğunuzdan beri imzanızda yazıyordu ve merak ediyordum,öğrenmiş oldum teşekkürler..
Güzellikler bulmak için güzellikler aramak lazımdır.
İşte bu kadar..


Serbest Kürsü

MollaCami.Com