Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Din âlimi, dünyâ âlimi...

Başlıktanda anlaşılacağa üzere âlimler iki kısımdır. Din âlimi, dünyâ âlimi...
Rasûlullah Hadis-i şeriflerinde:
-Ümmetimin âlimleri, beni isrâilin nebîleri gibidir.
-Âlimler nebîlerin vârisleridir.
-Kıyâmet günü âlimlerin mürekkebi, şehid kanlarından daha itibarlıdır. buyurmuşlardır.
Vâris, mirasın bir kısmına değil, tamamına vâris olur. Nebilerden kalan yegâne miras ise şeriattır.Âlim, o mirasın ihyâsı ile mükellef olan ve mevcudiyeti aranan kişidir.
Şeriât-ı Ahmediyye'nin zâ'fa düştüğü zaman, hazineler harcayarak Allah için yemek yedirmek, islâmî ilimlerden bir mes'ele öğretmeye musavî olamaz. Zirâ bu hal Enbîyâ (A.S.)'a uymaktır. Böylesinin kazancı büyük, din hizmeti için yapılan infak ise, âlîdir.
Hakîkî alimlere dünya ve âhirette yüce itibar verilmişdir: Böylesi bir şehre uğrasa, onun şerefine o beldenin kabir halkından kırk gün, kendisine ikrâm edilirse kırk sene, azap kaldırılır.
Timurlenk, Şeyhülislâm Allâme Teftezânî'den şikâyet edenlere:
-"Benim kılıcımın ulaşamadığı yerlere onun kitabları ve talebeleri ulaşıp hizmet götürüyor. Ona söz söyleyemem," demişdir. Hakîkî âlimlerin meclisleri ganimettir.
Süfyân-ı Sevrî (k.s.) bütün yardım ve hizmetini ulemâya tahsis etmesinin sebebini soranlara:
-"Allah (c.c.) indinde enbiyadan sonra mûteber olan, âlimlerdir," buyurmuşdur.
Dünyâ âlimleri:
İlimleri, gırtlaktan yukarıda ve kafanın içinde kalmış, İblis'in ilmi gibi, kalbe inmemiştir. Bunlar, sadece mevkî ve menfâat düşünürler; dini dünyâya bağlı, madde kulları ve Rasûlullah (s.a.v.)'in buyurduğu gibi küçük şirk olan şehvet-i hafî sahipleridir. Sadece halkı başına toplamaktan zevk alırlar. Riyâkârdırlar; ne yapsalar, gösteriş için yaparlar. Bunlar felâhı felâkete çeviren hased ehlidir.
İbn-i Kemâl; kâğıt üzerine bir nokta koyup ilmine mağrur olan birine:
-Bütün enbiya, evliyâ ve ins-ü cinin ilmi, ilm-i ilâhi yanında şu nokta kadardır. Senin ilmin de bunun içinde!Ayır da al... Der, adamı zelil eder.
Dünya alimleri bu hikmeti de bilmezler ki... Bütün bildikleri, nokta içinde zerreden ibarettir...
Hakiki ilim adamı ağaç misâli, gövdesinden değil, meyvesinden anlaşılır. Allah'ın (c.c.) ve Rasûlu (s.a.v.) 'in rızâsını tahsil etmeden ve icâzet almadan gafletten kurtulup, vuslata erilmez. Hayvanlar otu seçer de, bu gafiller hayrı şerden seçemezler. Hayvan sopadan korkar da, onlar cehennemden korkmazlar. Dünya âlimlerinin hakiki hüvüyetleri her hallerinden zâhir olur. Çocuklarını dahi, dünya istikbâli düşüncesiyle hekim, hâkim yaparlar da onlara kendi ilmini öğretmezler. Rabbim bu sınıf âlimlerden bizleri korusun..! İlmiyle amel edip, hakkı yaşayıp, hakkı tavsiye eden kullarından eylesin..!
Gulurana

emeğine sağlık.ekranlarda dünya alimleri bol,DİN alimi de işlerine gelmiyor,millete sunmak

Şukranlarımı sunuyorum, hoş ve yerinde değerlendirmeniz için. Günümüz de dediğiniz gibi ekranlarda çoğaldı. Ne diyelim Rabbim şerlerinden korusun bizleri...

Amin...

Rabbim sizden razı olsun gulurana kardeşim. Emeğinize, kaleminize sağlık.

Değerli yorumlarınız için şukranlarımı sunuyorum sevgili gözyaşı, fî emanillah..


emeğine sağlık.ekranlarda dünya alimleri bol,DİN alimi de işlerine gelmiyor,millete sunmak
evet kardeşim çok haklısınız...

Teşekkürler kardeşim

Leys'el garib-ü fiş-şâm-i velâ fil Yemen,
İnnem'el garîb'ü fil kabri vel kefen.

Mefhumu: Garip Şam'da, Yemen'de olan değil, kabirde kefende olandır, demiş bir şâir..
İnsan, tuzağa düşmüş arslan gibi, herşeyden mahrum olduğu kabirde, ilmin kerâmeti ona imdat eder.
İmam-ı Rabbânî (k.s.) amelsiz âlimlere:
"Çakmak taşı gibi içi ateş dolu, fakat kendisi ondan menfaat görmez", buyurmuşlar..
Kâinatın efendisi de:
"Menfaat vermeyen ilimden sana sığınırım" duâsıyla bu işin ehemmiyetini bildirmişdir.


Hayatın İçinden İslam

MollaCami.Com