Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Çoban ve Misafir...

Derler ki ; bir yörede imamın tavuğunu , muhtarın keçisini çalan , yani o derece kötü ahlak sahibi bir adam yaşarmış. İçkiden tutunda , hırsızlığa kadar azgın bir ahlak sahibi olan bu zata , her kulun başına gelicek olan gelmiş , Emr-i Vaki bulunca vefat etmiş.

Zatın eşi , köylüye yalvarmış yakarmış , namazını kıldırtmak , cenazesini yıkatmak için , Lâkin köy halkı , zata kızgın olduğundan ne cenazesini yıkamış , ne de namazını kılmaya yanaşmışlar. Demişler ki , bu zat hayatında bir kere bile camiye uğramamış , çalıp çırpmadığı kalmamış , girmediği külfet kalmamış , biz kılmayız da yıkamayızda.

Çaresiz kalan eşi , almış naaşı , tenha bi yere götürüp yıkamaya ve defnetmeye hazırlanırken , orada sürülerini otlatmakta olan çobana rastgelmiş. Çoban sormuş , zatın eşi anlatmış durumu. Çoban demiş buyur beraber defnedelim. Güzelce bir kuyu açmışlar , zatı defnetmişler ve çoban orda bi dua etmiş. Zatın eşi köye dönmüş.

O gece , köydeki bir kaç kişi aynı rüyayı görmüşler. Rüyada zat cennette imiş. Tabi köylü şaşkın , hemen zatın esşinin yanına gitmişler. Sormuşlar ne yaptın sen diye. Zatın eşi anlatmış durumu , çobanı , defni. Köylü çobanın alim ve veli bir şahıs olduğunu düşünüp çobanın yanına gitmişler hep beraber. Sormuşlar hikmetini durumun. Çoban demiş ki köylülere :
"Ben ne alim bi zatım nede veli. Defnederken zatı bir dua ettim. Duamda dedim ki -Rabbim şimdiye kadar senin gönderdiğin her misafiri hakkınca ağırlamaya çalıştım. Senin rızanı kazanmaktan başka gayem yoktu. Şimdide ben sana bir misafir gönderiyorum. Buyur kabul et."


kıssadan hisse

MollaCami.Com