Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


şöyle birşey

Çobansınız, sürünün karnını doyurup akşam sağ–salim, tas–tamam sahiplerine teslim etmeniz için size emanet etmişler. Fakat sizde henüz adı konulmamış, teşhisi yapılamamış dolayısıyla tedavi yolu da bulunamamış bir hastalık var; tenha bir derede bir dananın kurtlar tarafından parçalanışını seyretmekten acayip zevk alıyorsunuz.

Söz konusu hastalığınız depreştiği, başınıza vurduğu zamanlarda rastgele bir danayı sürüden ayırıp tenha bir derede yalnız kalmasını ve kurtlara yem olmasını sağlıyorsunuz, kurtlar danayı parçalama işlemini yaparken siz de bir taşın arkasında zevkten dört köşe seyrediyorsunuz. Akşam hesap verme zamanı gelince de; heybenizde götürdüğünüz kulağı ve kuyruğu sahibinin önüne koyup, “kurban olam kulağına ve kuyruğuna” diye dananın sahibi ile birlikte gözyaşı döküyorsunuz. Bu türden göz yaşlarına “timsah gözyaşları” denildiğini sürü sahipleri bilmese de siz elbette biliyorsunuz.

Ya da şöyle bir şey…

Bir iş hanının güvenliği dolgun ücret karşılığında size emanet edilmiş. Akşam olup el–etek çekildikten sonra handa bulunan bütün dükkanların, hırsızın–haydutun saldırılarına, soygunlarına maruz kalmadan ertesi sabaha çıkmalarından siz sorumlusunuz. Fakat, güvenliğini üstlendiğiniz iş hanında her gece bir dükkanın kapısı–penceresi kırılıyor, içerde ne var ne yok götürülüyor. Soyguncular sayenizde atlamadan her akşam bir dükkanın içini boşaltıyorlar ve işini bitiriyorlar. Han yönetiminin hesap sormalarını hiç duymuyorsunuz, dükkan sahiplerinin sitemlerine hiç aldırmıyorsunuz ama ellerini dizlerine vurarak “battım–bittim” diye ağlayan mal sahipleri ile oturup “kurban olam kapısına–penceresine–kilidine” tarzında ağlamayı da ihmal etmiyorsunuz.

Veya böyle bir şey…

Son seçimlerde köyünüze muhtar seçilmişsiniz. Aradan aylar geçip koltuğunuza iyice ısındıktan sonra, o güne kadar bu görevi yapan muhtarlardan hiç birinin yapmadığı işleri yapmaya başlamışsınız. Köyün ormanını, meralarını komşu köylere parça parça, parsel parsel satmaya başlamışsınız. Her günün sabahında bir komşu köyün koyun sürüsü–sığır sürüsü sizin köyün meralarında otlamaya başlamış, köylünün müdahalesine karşılık; “sizin muhtardan satın aldık” diyenlerin sayıları her geçen gün çoğalmaya başlamış. Köyün ormanı yavaş yavaş çıplak bir tepeye dönüşmüş.

Olup–bitenlerden uyku uyuyamaz olan köylüler; “hayırdır muhtar bu ne iştir, köyümüzde neler oluyor?” diye kapınıza dayanınca da “kurban olam köyümün taşına–toprağına“ şeklinde komşularınızı yatıştırma yöntemini keşfetmişsiniz

Pişkinliğinize bütün dünya hayran.


Serbest Kürsü

MollaCami.Com