Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Bir Fincan Kahve

[color=green]
İş yaşamında önemli yerlere gelmiş bir grup eski mezun arkadaş grubu, üniversitedeki hocalarından birini ziyarete gitmişler. Çeşitli konular konuşulduktan sonra sohbet, işin meydana getirdiği strese ve hayatın zorluklarına gelmiş Bu konuda hararetli bir sohbet başlamış. Üniversite hocası ziyaretçilerine kahve ikram etmek üzere mutfağa gitmiş. Değişik boy, renk ve kalitede bir çok fincanın bulunduğu bir tepsiyle geri dönmüş.

Bazısı porselen, bazısı seramik, bazısı cam, bazısı plastik olan fincanları ve kahve termosunu masaya koyup kahvelerini oradan almalarını söylemiş. Tüm eski öğrenciler kahvelerini alıp koltuklarına döndüğünde hocaları onlara şunu söylemiş:
- Farkına vardınız mı bilmem, zarif görünümlü, güzel, pahalı fincanların hepsi alındı. Masada yalnızca ucuz ve basit görünümlü fincanlar kaldı. Elbetteki kendiniz için en güzelini istemek ve onu almak çok normal. İşte bu demin bahsettiğiniz problemlerinizin ve stresin nedeni. Hepinizin istediği fincan değil kahve iken, bilinçli olarak her biriniz birbirinizin aldığı fincanları gözleyerek daha iyi olan fincanları almaya uğraştınız. Yaşam kahve ise, iş para ve mevki fincandır. Bunlar yalnızca Yaşam'ı tutmaya yarayan araçlardır. Yaşam'ın kalitesi bunlara göre değişmez. Bazen yalnızca fincana odaklanarak, içindeki kahvenin zevkini çıkarmayı unutabiliyoruz.Araçlara bir ömür ziyan edersek fincanın içindeki soğuk itici şeyden başka elimizde birşey kalmaz...



or]

paylaşım için teşekkürler ALLAH razı olsun..

amin cümlemizden inşallah sağolasın kardeşim.

Kahvenin Hatırı

Eski bir hikayedir, vaktiyle İstanbul'da Yemiş İskelesi'nde kahvecilik yapan ve başından türlü maceralar geçtikten sonra âmâ düşen bir adamdan naklen Üsküdarlı halk şairi Vasıf, ondan da naklen Reşad Ekrem şöyle kaydediyor (İstanbul Ansiklopedisi V, 2808):


Bu adamın "Bir gün kahvehanesine bir yeniçeri gelip,

- Hey arkadaş!. Hep müşterilerine birer kahve yap, lakin şu kâfire
yapma, demiş. Kâfir dediği de bir köşede oturup nargile içen bir Rum gemi kaptanı imiş. Âmâ, hiç şüphesiz ki o zaman gözü açık, birer kahve yapıp vermiş. En sonra da iki kahve yapıp,

- Kaptan, biz de seninle içelim!.. diye Rum müşterinin yanına oturmuş.
Yeniçeri,
- Heeyy!.. Ben sana o kafire kahve yapma diye tenbih etmedim mi? deyince kahveci de,

- Kaptana yaptığım kahve senden değil, ocaktandır ağa!.. cevabını vermiş.

Aradan zaman geçmiş. Sisam adasında büyük bir isyan baş göstermiş.
Kahveci de yeniçeri ocağında kayıtlı asker olduğu için adaya sevk edilmiş. Askerin arasında şuyû bulduğuna göre Sisam'da asi olan Rumlar, ele geçirdikleri Türk esirleri bir meydanda müzayede ile satarlar, arttırıp alan da hemen boğazlayıp kesermiş. Müzayede ile esir satmaktan kasıtları da, isyan hareketini beslemek için bir nevi yardım toplamakmış. Gün gelmiş, Yemiş İskelesi'nin kahvecisi de Rumların eline esir düşmüş ve diğer
esirlerle birlikte o meydanda satışa çıkarılmış. İstekliler kaç kişi
ise karşılarına dizilmişler, bekleşirler imiş. O sırada tepeden tırnağa
silahlı bir Rum gelmiş. Bunları gözden geçirdikten sonra bir iskemleye oturmuş. Müzayede de başlamış. İlk, bir paradan başlarlarmış. Bir canda beş paraya, on paraya kadar çıkarmış. Sıra kahveciye gelince iskemlede oturan o silahlı adam yekden,

- Beş kuruş!.. diye bağırmış.
Arttıran olmayınca da esiri alıp bir muhafız nezareti altında şehirden çıkarmış. Zavallı kahveci, "Beni beş kuruşa aldığına göre kimbilir ne gibi işkencelerle öldürecek!?.." diye düşünürken, ıssız bir yerde o silahlı Rum,

- Korkma, demiş, sen beni tanımadın ama ben seni tanıdım. Hani bir yeniçeri bana hakaret ettiği zaman sen onu dinlemeyip bana kahve ikram eden Yemiş İskelesi'ndeki kahveci değil misin?!...
Kucaklaşıp öpüşmüşler.

Bir fincan kahvenin hatırını sayanlardır ki asi de olsa, şakî de olsa
mert adamdır.
Doğru söze ne denir!..


Berceste

Nabî bakılsa çeşm–i hakîkatle âleme

Takdîr ile musâlahadan ma’adâ galat

Ey Nabî! Şu dünyaya hakikat gözüyle bakılacak olsa, birisini takdir duygusu ve hoşgörme dışında her şeyin yanlış gittiği görülür.



İSKENDER PALA'DAN


Serbest Kürsü

MollaCami.Com