Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Molla Cami hz'lerinin mesnevi üzerine söyledikleri

Hindistan Kültürel İlişkiler Konseyi Başkan Yardımcısı ve Jamia Milliye İslamiye Üniversitesi eski Rektörü Seyid Şahid Mehdi, Mesnevi'nin Farça yazılmış bir ikinci Kur'an gibi olduğu şeklindeki ifadelerin Mevlana hazretlerinin ruhunu inciteceğini söyledi.

Mevlana Hazretlerinin Mesnevi'sinin, Kur'an'ı en samimi bir şekilde anlaması ve yaşamasından sonra çıkan bir güzel ürün olduğunu belirten Mehdi, Molla Cami'nin "Mesnevi-yi Mevlevi-yi Manevi est kuran der zuban-ı Pehlevi" (Mâna aleminin efendisinin Mesnevisi Farsça olarak yazılmış Kur'an'dır)" ifadesinin iyi anlaşılması gerektiğine dikkat çekti. Mehdi, Mesnevi'nin Farsça dilinde yazılmış en iyi tefsir olduğunu kaydetti.

UNESCO'nun 2007 yılını Mevlana'yı anma yılı olarak ilan etmesinden sonra dünyanın dört bir yanında Mevlana hazretlerinin 800. Doğum yılını kutlama programları ve birçok seminer, panel, konferans, sempozyum düzenlendi. Belki de bu programların ek akademik olanlarından biri olan Hindistan'ın Başkenti Yeni Delhi'deki "Mevlana'yı yeniden keşfetme" konferansı katılımcıların ve sundukları metinlerin kalitesi ile dikkat çekti. Konferansta sunulan metinler kadar ilgi çeken bir diğer nokta ise 2 gün boyunca konuşulan konular, sorulan sorulara verilen cevaplar oldu.

8-9 Aralık tarihleri arasında Yeni Delhi'deki Galip Enstitüsünde yapılan Mevlana'yı yeniden keşfetme konferanslarının ardından akıllarda Mevlana'nın İslam'a, Peygambere ve Kur'an'a bağlılığını anlatan (Men bende-i Kur'anem, ta can darem /Men hâk-i reh-i Ahmed Muhtarem /Ger nakl künet cüz in kes ez güftarem /Bizarem ez o vü zan suhen bizarem." )("Yaşadığım müddetçe Kur'an'ın bendesiyim/Hz. Muhammed'in (sav) yolunun toprağıyım ben /Birisi benim sözümden bundan başka bir söz /Naklederse, ondan da o sözden de bizarım.) dizeleri kaldı.

Bugün halen ABD ve batı dünyasında en çok satan kitaplar arasında bulunan Mevlana'nın Mesnevi'si İslam'ın yumuşak yüzü olarak batı dünyasına kendini sevdirmiş durumda. Mevlana'yı anma programlarına katılan kalabalıkların büyük bir bölümünün gayri-müslim olması ise dikkate şayan. Bunun da tabanında elbette Mevlana hazretlerinin barış, sevgi ve hoşgörü mesajı yatmakta ve Batı buna kapılarını hemen açmayı tercih ediyor.

"Mevlana'NIN DİNİ NEYDİ?"

İslam dünyasındaki bir çok Müslüman'ı rahatsız eden "Mevlana'nın dini ne?" gibi soruların sorulmasına sebep olan aşırı Batı ilgisi, konferanslarda verilen cevaplar sayesinde açıklığa kavuşturuldu.

Yeni Delhi'deki Konferansta da gündeme gelen bu soruyla ilgili açıklamalarda bulunan eski Rektör Mehdi, günümüzde Mevlana hazretlerinin batıda özellikle popüler olmasının sebebinin İslam karşıtlığı ve alternatif oluşturma çabasının olduğundan geçtiğini dile getirdi.

Mehdi'ye göre burada çok dikkat edilmesi gereken bir nokta vardı ve o da Mevlana Hazretlerinin kendi yaşantısı içinde İslam'ın gerçek ruhunu yaşaması, Kur'an'ın özünü anlayarak Mesnevisini yazmaya çalışması ve Peygamberimizin sünnetini en iyi şekilde yaşayarak çevresindekilere sevgi, diyalog ve hoşgörüyü öğretmeye çalışmasıydı.

Mehdi, bu tezini Mevlana Hazretlerinin "Men bende-i Kur'anem, ta can darem /Men hâk-i reh-i Ahmed Muhtarem /Ger nakl künet cüz in kes ez güftarem /Bizarem ez o vü zan suhen bizarem." dizelerine bağladı. Mevlana bu dizelerinde "Yaşadığım müddetçe Kur'an'ın bendesiyim/Hz. Muhammed'in (sav) yolunun toprağıyım ben /Birisi benim sözümden bundan başka bir söz /Naklederse, ondan da o sözden de bizarım." diyordu.

Bazı batılı mihrakların kökte karşı oldukları İslam, Kur'an ve Hz. Muhammed (sav) gibi figürler Mevlana sayesinde, onlar tarafından da kabul görmekteydi.

"MEDENİYETLER GERÇEKTEN ÇATIŞIYOR MU?"

Konferansların hiç kuşkusuz bir diğer tartışma odağı da bu soruydu. Herkesin sevgi ve diyalogdan bahsettiği bu günlerde medeniyetler gerçekten çatışıyor muydu?

Bombay Üniversitesi profesörlerinden Asgar Ali Engineer konferanstaki metnini sunarken bu soruya da açıklık getirdi.

Engineer'e göre medeniyetler çatışmasından bahsetmek medeniyet diye bahsettiğimiz topluluklara hakaret olmakta. Oysa medeni olan çatışmaz, barbar olan, kavgacı olan, çatışmacı olan çatışır.

Usta akademisyen, medeniyetlerin karakterinde iletişime girme, monotonluktan kurtulup birbirinden bir şeyler alıp verme olduğunu ve bunu da medeni yollarla yapma eğiliminden kaynaklandığını söyledi.

Medeniyetler çatışması tezini ileri sürenlerin şiddet isteyen cenahlar olduğunu iddia eden Engineer, bunun bir güç aşkı yüzünden yapıldığına işaret etti.

Mevlana hazretlerinin ise aşkın gücüne inanlardan olduğunu belirten profesör Engineer, aşkın gücüne inananların medeniyetleri harmoni içinde yaşatacaklarını, güç aşkı ile yananların ise her zaman diğer medeniyetleri kendilerinin altında görmek isteyeceklerini vurguladı. (Cihan Haber Ajansı)

allah razı olsun paylaşım için teşekkürler...

Güzel bir izah olmuş.

Aklıma gelmişken, bazıları diyorlar ya ben onun zamanında olsam mesnevi yazardım o benim zamanımda olsa benim kitabı yazar. Ahirette görülecek tabiki kim kimin zamanında olsa neden pişmanlık duyacağını..


allah razı olsun paylaşım için teşekkürler...


allah razı olsun paylaşım için teşekkürler...


allah razı olsun paylaşım için teşekkürler...


Güzel bir izah olmuş.

Aklıma gelmişken, bazıları diyorlar ya ben onun zamanında olsam mesnevi yazardım o benim zamanımda olsa benim kitabı yazar. Ahirette görülecek tabiki kim kimin zamanında olsa neden pişmanlık duyacağını..


nasipsiz olunca kurban bayraminda daga cikarlarmis...

ya da kendilerini allemei cihan sanip varisi rasülün feyzinden mahrum kalirlar..

her neyse

teşekkürler reis..

RAHMAN razı olsun teşekkürler.


RAHMAN razı olsun teşekkürler.


Hayatın İçinden İslam

MollaCami.Com