Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Boyacı Küpüne Düşen Çakal

Bir çakal boyacı küpüne düşmüştü. Küpten postu boyanmış olarak çıktı hemde ne boya rengarenk olmuştu. Çakal kendisini yeşil, kırmızı, pembe ve san renklerde görünce şöyle dedi:
– "Ben artık mana aleminin tavusum."
Üstübaşı rengarenk olmuş, postu boyalı ve parlaktı, hele güneş de daha güzel gösteriyordu. Diğer çakallar ona dediler ki:
–"Ey çakal, bu ululuğa nasıl ulaştın"
Çakallardan bir başkası ise şöyle dedi:
–"Sen ya hile yapıyorsun ya da hakikaten bir manevi hal ve zevke eriştin." Boyacı küpüne düşen çakal iyice havaya kapılmıştı, kendisine iltifat eden diğer çakallara dedi ki:
–"Şu rengime bir baksanıza. Gül bahçesi gibi bir hale geldim. Allah'ın lütfüne mahzar oldum. Basit bir çakal hiç böyle güzel olabilir mi?"
–"Peki sana çakal demeyeceksek ne diyeceğiz?"
–"Yıldıza benzeyen erkek aslan deyin." Bunun üzerine çakallar dediler ki:
–"Tavuslar gül bahçelerinde salınırlar, sen de öyle yapabiliyor musun?"
–"Olur mu öyle şey, çöle düşmeden nasıl Mina'ya vardım diyebilirim?"
–"O halde tavus kuşları gibi bağırabilir misin?"
– "Ne gezer!"
–"Tavusun güzellik elbisesi doğuştandır. Hileyle, iddia ile hiç o güzelliğe sahip olabilir misin?!"
Pek çok çakal minber ve kürsülere çıkıp halkı kendine meftun etmeye çalışır. Fakat iç yüzleri boştur. Kürsülerdeki çakallardan müminler sakınsınlar…

Mesnevî'den


Hikayeler

MollaCami.Com